0.4

164 9 3
                                    

"Leya. Leya burada mısın?"

Aniden kendime gelip Yağıza bakmıştım tekrar.

"Ha! Efendim?"

"Çok tatlısın dememin üzerinden sekiz dakika geçti ve sekiz dakikadır daldın gittin bir yerlere."

"Ben şey..Dalmışım"

Gülerek,

"Onu ben de farkettim."

Dedi.

"Pilavlarımız da bitti zaten. Eve mi dönsek?" diye sordum. Sorduğum soru üzerine bir iki saniyelik bir bakışma geçti aramızda. Yağız gülümsedi, ve beni onayladı.

"Haklısın, daha fazla geç olmadan dönelim biz. Gel hadi eve bırakayım seni."

"Aslında ben kendim gidebilirim Yağız. Hadi sen evine dön." dedim gülümseyerek.

"Yalnız gitmemiş olursun. Merak etme zaten seni bıraktıktan sonra hemen geçeceğim evime."

Sevinçle, "O zaman, sen nasıl istersen!" dedim ve birlikte eve doğru yürümeye başladık. Yol boyunca güldük, şakalar yaptık kısacası eğlendik ve ben bir şey farkettim.

Donuk kalbim, Onun sayesinde uzun zaman sonra ritmini değiştirdi.

Eve vardığımızda ise Yağıza "Her şey için teşekkürler. Seninle geçen zamanın her saniyesi çok güzeldi." dedim ve eve geçtim.

Üstümdeki Yağızın olan deri ceketi farkettim ve gülümsedim tekrar.

Babamlara yakalanmamak için dualar ediyordum içimden. Kolumdan düşen çantamı düzelterek parmak uçlarımda odama çıkmaya çalıştım ama arkamdan gelen sesle olduğum yerde donakaldım.

"Leya!"

Babam her zaman ki gibi fazla abartacaktı bu konuyu, emindim. Gözlerimi bir iki saniyeliğine kapatıp açtım ve babama döndüm.

"Efendim?"

Gözleri şevkatle bakmıyordu, öfkeyle bakmıyordu hatta hiç bir duyguyu barındırmıyordu.

"Neredeydin sen?"

"Dediğim gibi, Yağızlaydım."

"Ne işin var ki elin cerrahıyla?" babamın arkasından gelen üvey annemi farkettim. Bana karşı ne tür bir düşmanlığı vardı anlayamıyordum fakat bana istediği gibi karışmasına izin vermeyecektim.

"Anlamadım? Babamı anladım da, siz ne zamandan beri hesap sorar oldunuz bana?"

Ellerini önünde birleştirdi ve öfkeyle bana baktı tekrar.

"Neden sormayacakmışım? Buna sen mi karar veriyorsun?"

Sinirle elimi saçıma geçirip arkaya yatırdım ve dalga geçer gibi göz devirip gülümsedim. Ona karşı bir adım attım.

"Pardon da..benimle ilgili konularda sizin bir söz hakkınız yok. Bunu böyle de anlayın tamam mı?"

Babam her zaman ki gibi o kadının önüne geçti ve bir parmağını kaldırıp bana doğru sallamaya başladı. "Bana bak. Kendine gel Leya. Onunla böyle konuşamazsın!"

Birden üvey annem kahkaha attı ve konuşmaya başladı.

"Görünüşe göre daha beş yaşındayken annesinin ölüsü ile 24 saat aynı odada kalan Leya yargı dağıtmayı öğrenmiş ha.."

Annemin ismini ağzına alarak son hamleyi de vurmuştu bana. Ona doğru gelip kolunu tuttum ve sıktım.

"Haddini bil ve annem hakkında konuşmayı kes! Unuttun galiba, sen babamın annemin yerine tercih ettiği bir zavallısın."

Un Espoir | LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin