0.2

190 13 22
                                    

Şu an benim ona acıdığımı, hatta bu yüzden ona yardım etmek istediğimi düşündüğünü biliyordum.

"Leya gerek yok gerçekten. Ben kendim idare edebil-"

Tam devam edecekken sözünü kesmiştim.

"Hayır. Edemiyorsun, yapamıyorsun. Ve ben sana yardım etmekte kararlıyım."

Gülmüştü.

"Peki o zaman. Belli zaten sana karşı koyamayacağım."

Daha sonra ise odadan çıkmıştı.

Onun ardından kapıya gülümseyerek bakıyordum. Bir anda ne yaptığımı sorgulayarak kendime geldim.

Birden odanın içinde çalan telefon sesiyle masanın üzerinde duran telefona dönüp onu elime almış ve kimin aradığına bakmıştım.

Telefonu kulağıma yaslayarak konuşmaya başlamıştım.

"Efendim Efe?"

"Leya! Diyorum ki ne zamandır seni görmüyorum hem özledim. Geleyim mi?"

"Sorman hata. Gel tabi ki bekliyorum."

"Oradan cafeye geçer miyiz?"

"Geçeriz geçeriz gel."

Arama sonlandığında telefonu tekrar masaya bırakmıştım. Efe'yi bekleyeceğim zaman içerisinde de aşağıya inip bir şeyler içmeye karar vermiştim.

Odadan çıkıp merdivenlere yöneldim ve sonunda aşağıya inmiştim. Bir kahve alıp başka bir masaya geçmiştim. Tam o sırada tam karşımdaki masada gülüşerek konuşan Yağız ve en yakın arkadaşım olan Hilal'i görmüştüm.

İçim anlamdıramadığım bir kıskançlıkla dolmuştu, ama istek dışıydı bu.

Tırnaklarımı avuç içlerime geçiriyordum, bu kadar komik ne konuşuyor olabilirlerdi?

Saçmalama Leya. Sen bir psikologsun.

Yine de dayanamadım ve yanlarına gitmek istedim. Tam gidecektim ki yarıda durdum vazgeçtim. Tamam hadi yanlarına gittim diyelim ne cevap verecektim ki?

O yüzden bekledim, oturup sadece onları izledim Yağızın arkası bana dönüktü. Ama Hilal bile görüş alanına girebildiğim hâlde beni göremiyordu.

Onları biraz daha izledikten sonra beni arayan Efe'yi farkettim. Hemen yanına ilerledim.

"Hey! Ben buradayım gerizekalı."

"Boyun küçük olduğundan görmemişimdir. Pardon."

Gülmüştük.

"Efe tamam ya! Allah Allah, hem ben kısa değilim sen uzunsun o kadar."

"Onu bunu boşver. Naber yeşil? bayadır görüşmüyoruz."

"Siz de bir tutturmuşsunuz yeşil de yeşil diye. Hilal yeşilim diyor sen yeşil. İsmim Leya."

"Bu benim zevkim. Hem ben derim ne olacak. Neyse hadi gel de gidelim cafeye."

Gülümseyip "Odama geçelim önce bir çantamı ve telefonumu alalım daha sonra gideriz." Demiştim. O ise bunu kabul etmişti.

Tam biz yukarı kata çıkacakken arkamdan birisi seslenmişti. Efeyle ikimizde gelen sesle arkaya döndüğümüzde Yağızın yanıma geldiğini gördüm.

"Efendim Yağız?"

Gözleri kısılmıştı, sinirliydi biraz sanırım. Daha az önce Hilalle aralarında komik sohbet geçtiği için gülen adam.

Bir bana bir Efe'ye bakıp duruyordu.

"Ne yapıyorsun?"

"Hiç, arkadaşımla cafeye gideceğim."

"Ha öyle mi?"

"Evet, neyse biz gidelim"

Tam gidecekken tekrar seslendi.

"Leya"

"Efendim?"

Elini ensesine götürüp biraz düşünüp daha sonra tekrar konuşmuştu.

"Şey ben..Görüşürüz diyecektim yani."

"Görüşürüz."

Efe'yle hastaneden çıkıp cafeye geçmiştik. Konuşuyorduk, ve tabi ki soruları Yağız hakkındaydı çünkü yeni yeni tanıyordu.

"O çocuk kimdi? Flört, sevgili falan mı?"

"Hayır tabi ki! Saçmalama. Hastanemize yeni gelen bir cerrah sadece."

"Bilmem, pek "sadece yeni cerrah" gibi gelmedi bana açıkcası. Farketmedin mi? Basbaya kıskandı seni benden."

"Efe iyice saçma bir hâl almaya başladı bu konu. Hem o benim hastam."

"Hastan? Hem cerrah hem de hastan? O nasıl bir şey."

"Sinir hastası. Cerrah olması kötü bir şey yaşamadığı anlamına gelmiyor ki."

"Hm, anladım peki öyle olsun yeşil ama onun boyu senden baya uzunmuş." Diyerek kahkaha attığında gülerek çantayı ona vurmuştum.

"Bana bak döverim seni çocuk"

"Güzel güldük ama. Benim gitmem gerekiyor şimdi. Gece de olmuş iyice kendin gidebilir misin? Yoksa bırakmamı ister misin?"

"Hayır hayır," çantamı ve telefonumu aldığımda kapıya yöneliyorduk. "Ben kendim giderim zaten hava almak istiyordum."

"Öyleyse görüşürüz. Arayı açma Yeşil."

"Görüşürüz Efe."

Cafenin önünde ikimizde ayrılmıştık. Bana en güzel sahilin iyi gelebileceğini düşünüyordum. O yüzden adımlarımı o tarafa geçirmiştim.

Gelip sahile vardığımda bir banka geçip oturmuştum. Soğuk rüzgar esiyordu, rüzgar sayesinde saçlarım havada uçuşuyordu ve en önemlisi yalnızdım.

Ama bir dakika.

Sözümü geri alıyorum.

Yalnız değildim. Siyah bir görüntünün geldiğini hissediyordum, hatta görüyordum.

Bu saatte kim çıkmıştır ki?

"Yalnız değilmişim sanırım."

Ses tanıdık geliyordu.

___♤♤♤___

Bu hikayeyi sevdim.

Umarim begenirsiniz.

Bolum, hatta kurgu hakkinda dusunceleriniz neler?

Sizi seviyorum<3








Un Espoir | LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin