𝟓.

104 16 18
                                    

❝Sesin tek başınagözyaşlarına boğuyor beni

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❝Sesin tek başına
gözyaşlarına boğuyor beni.❞

Yol boyunca Yoongi'yi buraya getirmekle hata ettiğimi düşünmüştüm. Ne diye ailevi bir duruma dahil etmiştim onu aklım almıyordu. Eve vardığımızda, arabadan inmeden önce onu kesin bir dille uyarmıştım. Ne olursa olsun içeri gelmeyecek ve beni arabada bekleyecekti. Bana kalsa beni bırakıp gitmeliydi ama ısrarla bekleyeceğini söylemişti.

Hiçbir şey planladığım gibi olmamıştı.

Yoongi'yi arabada bırakıp iki katlı müstakil eve girdiğimde, kesinlikle annemi yara bere içinde görmeyi beklemiyordum. Evde yalnızdı. Yerde cam kırıkları ve etrafa dağılmış eşyalar vardı. Kendi yaralarını temizlemeye çalışıyordu.

Başta bana olanları anlatmak istemedi. Ama beni mesaj atıp kendi çağırmıştı. Anlatmak zorundaydı. Etrafı toparlamasına yardım ederken anlattı. O anlattıkça sinirden deliye dönmüştüm. Kanım öyle kaynıyordu ki, o adam şu an evde olsa onu öldürebilirdim. Benden neden nefret ettiğini, neden sanki onun oğlu değilmişim gibi davrandığını bilmiyordum. Bu çocukluğumdan beri böyleydi. Hiçbir zaman bana acıması olmazdı. Vururdu, kırardı. On altımda beni bir erkekle el ele gördüğünde, hayatım daha ne kadar mahvolabilirdi hiçbir fikrim yoktu. Beni öldüresiye dövdüğünü hatırlıyorum. Hastaneye gitmeme bile izin vermeyişini, tam iyileşiyorum dediğimde yeni yaralar açışını... Bunların hiçbiri aklımdan çıkmıyordu. Bunca şeye rağmen annemin hiçbir şey yapmayışı da hatırımdaydı. Bu yüzden anneme de hep mesafeliydim. Ona hiçbir zaman güvenemedim.

Şimdi bunca kargaşanın nedeni yine bendim. Beni şık kıyafetlerle, lüks bir arabada, zengin bir tiple görmüştü. Muhtemelen Yoongi bizi eve bırakırken denk gelmişti. Kim bilir nerede ne yapıyordu. Bu kadar kısa sürede eve dönüp annemi bu hale getirmiş, evi dağıtmıştı. Çünkü hayatımın yolunda gitmesine tahammül edemiyordu. Onun gözünde yaşamayı bile hak etmeyen oğlu; eğleniyor, para kazanıyor, lüks bir hayat yaşıyordu. Tam da bu yüzden annemi cezalandırmıştı. Çünkü beni doğuran oydu. Bana dokunamadığı her an anneme dokunuyordu. Annem de yıllardır gitme imkanı olmasına rağmen onun yanında kalıyordu.

Bir yandan annemi dinleyip bir yandan sinirimi yaşarken evin kapısının çarpıldığını duydum. Gelmişti. Yüzleşme vakti gelmişti.

Salonun kapısından bize bakıyordu. Olduğu yerde sabit duramıyordu bile, sallanıyordu. Anason kokusu burnuma kadar geliyordu. Her zamanki gibi sarhoştu. "Bakın kimler buradaymış." Salonun ortasında ona doğru döndüm ve yüzündeki iğrenç sırıtışı gördüm. Yüzümü buruşturdum, ondan sahiden iğreniyordum. "Ensesi kalın arkadaşlarından ayrılıp fakir aileni ziyarete mi geldin?"

Ufak bir nida bırakıp güldüm. "Sen fakir değilsin. Fakir insanlar bu kadar içemezler."

Salonun ortasına, bana, doğru birkaç adım attı. Yüzündeki eğlenir ifade tamamen silinmişti. "Sen kim oluyorsun da yorum yapıyorsun?" Dibime kadar girip konuşmaya devam ettiğinde sahiden kokudan kusacaktım. Annem endişeyle kenarda durup izliyordu, her zamanki gibi. "Sana yakışanı yapmaya başlamışsın." Üstümdeki ceketin yakasını itip içimdeki transparan tişörte baktı. "Zengin adamların altına girip bir de arabalarına biniyorsun. Yoksa böyle lüks şeyleri nereden bulacak senin gibisi?"

born to die ❅ yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin