❝İnsan,
bir damla kan ve bin endişe.❞❅
Salondaki geniş koltukta oturup endişeyle tırnaklarımı yerken, gözlerim karşı duvarda asılı saatteydi. Gece üçü gösteriyordu. Yoongi'nin aniden gelen telefonla evden çıkıp gitmesinin üstünden iki saatten fazla olmuştu. Mutfakta onu onaylamıştım ve yakınlaşmaya başlamıştık. Sonra o kasvetli telefon çağrısını almıştı. Hızla üstüne bir şeyler geçirip kapıya giderken ne olduğunu sormuştum. Yarım yamalak bir şeyler söylemiş ve çıkıp gitmişti. Çok telaşlıydı, gözlerinden bile anlaşılıyordu. Anladığım kadarıyla Hoseok bir kaza geçirmişti ve Jungkook arayıp ona haber vermişti. Bana evde kalmamı ve onu beklememi söyledi. Söylemeseydi de gitmezdim zaten.
Gömleğimin kol düğmeleriyle oynarken sıkıntılı bir nefes çektim içime. Kötü bir şey olmaması için saatlerdir sayıklıyordum kendi kendime.
Zil sesini duymamla saniyeler içinde kapıya gitmem bir oldu. Hızla kapıyı açtım ve çökmüş bir şekilde dikilen Yoongi'ye baktım. Gözleri kızarmıştı. Onu yavaşça içeri çekip kapıyı kapattım. Sorular sorup sık boğaz etmek istemiyordum. "Seni bir anda bırakıp gittiğim için üzg-"
"Saçmalama." Kaşlarımı çatıp homurdandım suratına bakarken. Böyle bir şey için özür beklemiyordum elbette.
Ayakkabılarını çıkartıp salona geçerken takip ettim onu. Koltuğa kendini attı ve akşam yemeğinden beri üstünde olan siyah gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Yorgun ve bıkkın görünüyordu. Usulca yanına oturdum ve koltukta ona döndüm tamamen. Düğmeleri yarısına kadar açıp uzun siyah saçlarını elleriyle geriye taradı. "Durumu iyiydi. Alkollüyken araç kullanmış." Anlatmaya başladığında bacaklarımı kendime çekip dikkat kesildim. "Normalde hiç yapmadığı bir şeydir, dışarı onun arabasıyla çıktığımızda bir yudum bile alkol almaz dönüşte araba kullanacağı için." Gözleri karşıdaki duvar saatine dalıp gitti onun da. "Ne derdi vardı da içti ki o kadar?" Kendi kendine mırıldanmaya başladı.
"Bunu uyandığında ona sorarsın." Sesimi duyduğunda varlığımı unutmuş gibi gözleri beni buldu. "Neyse ki durumu iyiymiş."
Başını aşağı yukarı salladı yavaşça ve sesli bir iç çekti. Koltukta bana yaklaştı iyice ve bedenini benimkine yasladı. Başını eğip alnını omzuma koyduğunda hala teninde olan parfümünün kokusu burnuma değdi. Hiç beklemeden kolumu omzuna sardım ve saçlarıyla oynamaya başladım. "Gece mahvoldu, üzgünüm."
"Özür dilemeyi bırak, Yoongi." Çenemi başının üstüne yasladım. "Önemli olan arkadaşın." Bir kolu sırtım ve koltuk arasına kayıp belime dolandı. Yüzünü iyice boynuma yaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
born to die ❅ yoonmin
Fanfic"ʙɪʟɪʏᴏʀᴜᴍ ɢᴜ̈ᴢᴇʟɪᴍ, ᴀsʟᴀ ᴠᴀᴢɢᴇᴄ̧ᴇᴍᴇʏᴇᴄᴇɢ̆ɪɴ sᴇᴠɢɪʟɪɴ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜᴍᴜ." ×× [𝐘𝐨𝐨𝐧𝐦𝐢𝐧 𝐟𝐚𝐧𝐟𝐢𝐜.] !!𝐒𝐦𝐮𝐭!!