❝Yüzün bir melodi gibi, aklımdan çıkmayacak.
Ruhun bırakmıyor peşimi ve diyor ki:
"Her şey yolunda."❞❅
"Yine mi dayak yedin?" Babamın alay dolu sesi zaten bozuk olan sinirlerimi tamamen yerinden oynatmıştı. Şu aptal akşam yemeğine olan tahammülüm en aza inmişti. "Neredeyse yirmi ikisine gelmiş koca adamsın ama hala birkaç sokak serserisinden dayak yiyorsun." Yumruklarımı öyle sıkıyordum ki, neredeyse elimdeki çubuklar kırılacaktı. Annemin elini elime koyduğunu hissettim. Sakin olmaya çalışıyordum, sırf ben işe gittiğimde onunla sinirli babamı yalnız bırakmamak için sakin olup ortamı alevlendirmemeyi deniyordum. Ama bu çabam da duyduğum son kelimelerle toz olup uçup gitmişti. "Bu sefer niye dövdüler? Paranı vermediğin için mi yoksa kıçı-"
Sandalyeden öyle hiddetle kalktım ki, gerisin geri düşen sandalye evin içinde büyük bir gürültü patlattı. Ağzımı açıp konuşmak istedim. Bir kelime de olsa konuşmak istedim. Bağırmak çağırmak, bazen de yüzüne haykırmak istedim. Ama yine yapamadım. Çünkü korkağın tekiydim. Bu yaşıma kadar sesimi çıkaramamıştım. Şimdi mi çıkaracaktım?
Sert bakışları beklentiyle yüzümde geziniyordu. Ona karşılık vermemi, bir kavga başlatmamı istiyordu. Yapabildiğim tek şey dün yediğim yumruk yüzünden dudağımda oluşan yarayı kemirmekti.
Daha fazla oyalanmadan mutfaktan kendimi dışarı attığımda annemin arkamdan seslendiğini işittim. Ona da hiç olmadığım kadar sinirliydim. Bunca yıl bu adamı yanımızda tutan oydu.
Montumu hızla elime alıp üstüme giymeden dışarı çıktım. Buz gibi esen rüzgar suratıma vurdukça hızlanıyordum ama bir yere kadar dayanabilmiştim. Durup montu giyerken titriyordum. "Sikik herif..." Kendimi tutamayıp sesli küfürler etmeye başladığımda uzaktan durağa yaklaşan otobüsü gördüm. Koşar adım durağa ulaştığımda yetişmiştim.
Yol boyunca düşündüm. Kafamın içi çok fazla doluydu. Ağır geldi, başım ağrımaya başladı. Doğduğum andan beri babamdan gördüğüm zorbalığı başkasından görmemiştim. Dayak yemeye babam sayesinde alışıktım. Şimdi yediğim yumruklar bu yüzden çok sarsmıyordu beni. Bundan nefret ediyorum, kötü olan her şeye aşina olmaktan...
Daldığım yerden gözlerimi kırpıştırarak ayrıldığımda son anda düğmeye basmayı akıl edebilmiştim. Bir de durağı kaçırıp işe geç kalsaydım, yaşlı patronumdan azar işitmek iyice kafayı yememe sebep olacaktı.
Koşturarak çalıştığım markete girdim ve içeride hiç müşteri olmadığını gördüm. Soğuktan hissizleşen ellerimi birbirine sürterken kasada oturup telefonuyla oynayan Changbin'e yaklaştım. "Patron yok mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
born to die ❅ yoonmin
Fiksi Penggemar"ʙɪʟɪʏᴏʀᴜᴍ ɢᴜ̈ᴢᴇʟɪᴍ, ᴀsʟᴀ ᴠᴀᴢɢᴇᴄ̧ᴇᴍᴇʏᴇᴄᴇɢ̆ɪɴ sᴇᴠɢɪʟɪɴ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜᴍᴜ." ×× [𝐘𝐨𝐨𝐧𝐦𝐢𝐧 𝐟𝐚𝐧𝐟𝐢𝐜.] !!𝐒𝐦𝐮𝐭!!