15★

256 19 4
                                    

"NE?!" hepsi bir ağızdan bağırmıştı.

"cidden inanılacak gibi değil sadece ondan hoşlandığımı söyledim ve... ve öpüştük ananı satayım çok güzel bir his bu!" chan'in jeongin'i yakasından tutup kendisine çekmesiyle sevinci çokta uzun sürmedi sağolsun.
"nasıl bu kadar çabuk olabiliyorsunuz amına koyayım ayrıca çıkar çıkmaz öpüşmek nedir dalga mı geçiyorsun"

biraz duraksayıp nefes aldı, son cümlelerini tamamlarken bağırmasıyla korkmuştum. "SEUNGMİN'E AÇILSAM BU KADAR KOLAY KABUL ETMEZ AMINA KOYAYIM" cümlesinin sonuna kadar dinleyen seungmin'e hepimiz chan hariç kafamızı çevirdik.

"chan?" tanrım öğlen molası neden hâlâ bitmedi? *zil sesi* sanırım bir meleğim şu dakikadan sonra. herkes yerine geçmiş hocanın gelmesini bekliyordu, sonunda geldi dersimiz kimyaydı ve hocamız direkt derse başlayan tiplerdendi seungmin ve chan hariç herkes hocayı pür dikkat dinliyordu.

tabi bunları söylediğim için ben de pür dikkat dinlemiyordum.

...

beynim bir tost makinesinde basılmış gibi dümdüz. kimya dersi çok yorucu ama eğlenceli anlayamıyorum!!!! ben chan'ın kulağına eğilmiş yaptığı şeyden utanmasını bastırmaya sakinleştirmeye çalışıyordum o sırada ise yanımıza seungmin geldi ve bir kağıt bırakıp yanımızdan uzaklaştı. iki kere arkadasından bakmasını da aksatmamıştı

"chan kaldır kafanı seung-" hemen kafasını kaldırıp bana baktı. "amına koyayım sakin ol daha yeni seung dedim seungmin şuraya kağ-" ve daha bitirmeden masanın üzerindeki kağıt'a uzandı bi daha ağzımı açarsam orospuyum.

"derslerin bitmesine ne kadar kaldı?" chan'ın sorusuna chang cevap vermişti yerime. "2" derin bir nefes almıştı ne yazıyordu ki kağıtta? "kağıtta ne yazıyor chan" jeongin'e döndü ve "okulun alt sokağındaki kafeye davet etti özellikle yalnız gelmem gerektiği yazıyor tanrım her şeyi söyleyerek mahvettim"

tekrardan başını deve kuşu gibi gömdü sıraya. changbin onu sakinleştirmeye çalışırken bende etrafa bakıyor dediklerini onaylıyordum gözüm kapıyı süzerken bir anda minho'nun çıkıp eliyle gelmemi söylemesini tabi ki beklemiyordum ama gidecektim.

"noldu minho?" kulağıma eğildi ve "seungmin ona mutsuz edecek şeyler söylemeyecek ama ne diyecek onu da bilmiyorum ama korkmasına gerek olmadığını söylemeye geldim" dedi.
bu güzel haberi chan'e söylemeye gidecek iken beni durdurdu.

"insan en azından bir teşekkür eder" trip atması çok tatlıydı ve onu gözümde daha minik ve şirin yapıyordu. izin vermesine şaşırarak yanağını sıkıp "teşekkür ederim" dedim. yaptığımın farkına vararak uzaklaştı benden ve "rica" diyip gitti.

YİCEM ÇOK MİNİK VE TATLI!
ah doğru ya seungmin olayı. chan'ın yanına gitmeliyim.

"Chaannn canım arkadaşım mükemmel haberler duydum beeenn" hemen kafasını kaldırıp bana baktı. "bu sefer sözümü kesmez dinler isen çok istediğin t-shirt'ü alırım" dedim. "of tamaam iyi be" dedi.

"seungmin kötü şeyler demek için davet etmiyormuş seni kafeye gerçekten ne diyecek bilmiyorum ama mutsuz edecek şeyler demeyecekmiş" jeongin şüpheli gözler ile bana bakıyordu. "sen bunu nerden biliyorsun" dedi.

"kuşlar doğanın dostları onları bu hayvanları anlayan kulağıma fısıldadı, gerçekten onlarla aramda kuvvetli bir bağ var bu... bu paha biçilemez canım dostlarım"

"direkt minho de kurtul" dedi. "tamam tamam bunları minho söyledi bana"

"böyle daha iyi" dedi changbin. "yani gitmekten korkmamam gerektiğini mi söylüyorsun sung" dedi chan masum bir ses tonuyla. "tabi ki koca adam korkma endişelenecek bir şey olmayacak güven bana" dedim kendimden emin minho'ya güvenerek.

"peki güveniyorum sana dostum" bende minho'ya güveniyorum dostum.

bölüm sonu.

ı watch you sleep//minsung☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin