jisung.
okulun bahçe kapısını iterek dışarı çıktım ve arkadaşlarımın da açtığım kapıdan geçmesini bekleyip tuttuğum demiri bıraktım. dersler çoktan bitmiş, okul boşalmıştı. biz ise dört yakın arkadaş olarak yeni çıkıyoruz, neredeyse iki saat geç.
okul klüpleri, sorumlu öğretmenlerle toplantı yapmaya başlamıştı bu hafta. bizim klüplerimiz ise bu toplantıyı okul sonrasına ertelemişti.
jeongin ve seungmin müzik klübündeler, felix ve ben ise dans. okul sonrasına bırakılan 3 klüpten ikisi bizim klüplerimiz olarak denk gelmişti. bu yüzden yine beraberiz.
caddede ilerlerken ayağımın önündeki taşı tekmeleyerek yürüyordum. bir yandan da çocuklarla konuşuyorduk.
"sanırım ortak bir proje olacakmış, toplantı diye çağırıp hiçbir şey söylemeyen bay kim yüzünden bir bok anlamadım."
seungmin toplantıda neler konuştuklarından bahsediyordu. daha doğrusu neleri eksik konuştuklarından. o pek tahammül edemez sorumsuz davranışlara, eksik yapılan işlere.
toplantı denildiyse tam anlamıyla bir toplantı yapılsın ister. onu anlayabiliyorum. belirsizlik bence de can sıkıcı.
"sanırım bir müzikal olacak." elindeki kağıtlardan başını kaldırıp konuşan felix'in sesiyle ona döndük.
"dans, müzik ve tiyatro klübü bir araya gelip bir müzikal hazırlayacak. tiyatro klübünden emin değilim fakat dans ve müzik klüplerinden eminim."
"sen nereden biliyorsun?" jeongin ikimize bakarak sormuştu sorusunu. muhtemelen toplantıda söylendiğini düşünüyordu.
ben omuz silkerken felix tek omzundan çıkarttığı çantasına kağıtları tıkıştırmaya başladı. "toplantıda konuşuldu. müzikalden bahsedildi ve ortak projeden. klüpler söylenmedi, sadece tahmin."
sonra bana döndü. "dinlemedin mi jisung?"
üçünün gözü üstüme dönerken, jeongin sırıttı. sarı saçlarının arasından parmaklarını geçirip ileri baktı.
bunu biliyorum. bu sırıtış ve bu hareket birazdan söyleyeceği şeyle beni yakalayacağını gösteriyordu.
gözlerimi kaçırıp göz göze gelmemeye çalışsam da konuştu.
"kendisi toplantı saatinde telefonla uğraşıyordu. mesaj atmak için gruba girdiğimde online olduğunu gördüm. hmm... acaba neden?"
hepsi bu soruyla tekrar bana bakınca "ya!" diye karşı çıktım. "neden böyle bakıyorsunuz? beni germeden sorsanız da söylerdim ki."
felix gülerek koluma girdi. "neyle uğraşıyordun da toplantıyı dinlemedin ji?"
"minho mesaj atmıştı..."
bir diğer yanımda duran seungmin omzuyla omzumu dürttü. "konuşamadık, nasıldı kahve dateiniz."
"ne datei seungmin? hem sadece 15 dakika sürdü."
jeongin seungmin'in yanından kafasını uzatıp sordu. "daha uzun sürsün ister miydin?"
felix yanımda kıkırdayıp koluma daha sıkı sarıldı. onların beni utandırmak istemese de uğraşmayı sevdiklerini bildiğimden önüme dönüp düşündüm.
"isterdim sanırım."
"hadi ji, anlat. neler yaptınız ilk teneffüs?"
"dediğim gibi, sadece 15 dakikaydı. yani pek bir şey yapamadık."
seungmin sordu bu sefer. "neler konuştunuz?"
"dersin ne kadar sıkıcı olduğundan, yaklaşan sınavlardan... kolunun durumunu sordum iyi olduğunu söyledi. bu kadar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
green
Fanfictionstray kids ff. green, minsung. lee minho x han jisung. [ duzyazi + texting ] [ soft. ]