9

58 15 11
                                    

minho

birkaç adım önümde sekerek ilerleyen jisung, sesinden bile belli olan mutluluğuyla ismimi bağırdı.

"minho!"

"efendim?"

aslında bağırması gerekecek kadar uzağında değildim, bunu farkedince durdu ve arkasını dönüp ona yetişmemi bekledi.

"ben çok heyecanlıyım."

"ilk günümüz olduğu için mi?"

hızla başını salladı. "bir anda oldu sanki her şey, bir anda kendimi bir müzikalin baş kahramanı olarak buldum."

tekrar önümüze dönüp yürürken iki eliyle kolumu tuttu ve bana yaklaştı. az önceki coşkusu biraz söndü, "üstesinden gelebilirim, değil mi?"

"tabii ki! bu rolün hakkını senden iyi verebilecek kimse yok, emin ol."

"ay minho ya..."

biraz ileride, okulun bizim için kiraladığı stüdyo görünüyordu. jisung tuttuğu kolumu bırakıp bu sefer koluma girdi ve heyecanını kontrol altına almaya çalışarak stüdyoya vardık.

bay jeon ve birkaç arkadaşımız buradaydı. hafta içi iki gün ve hafta sonu iki gün olmak üzere dört gün çalışmalarımız olacaktı. bugün pazartesi, ilk günümüzdü. henüz bir düzenimiz olmadığından pazartesi başlamaya karar vermiştik. günleri daha sonra değiştirebilirdik.

provanın başlamasına yaklaşık yirmi dakika vardı. boş stüdyoda jisung ile ezberimizdek replikleri çalıştık. okulda, dans salonunu çokça meşgul edip danslara çalışmıştık zaten.

jisung tüm duyguyu yaşamak, inandırıcı oynamak için gerçekten çaba sarf ediyordu. henüz bu işin başındayız fakat böyle giderse baya iyi ilerleyeceğini şimdiden görebiliyorum.

herkesin gelmesiyle provalar başladı. zaten ilk sahneleri çalışıyorduk henüz, tüm oyunculara gerek yoktu. kalabalık değildik.

sahneleri birkaç defa tekrarladık, bay jeon ufak düzeltmeler yaptıkça baştan başlattı. yorucuydu, bazen kafa karıştırıyordu ama keyif alıyorduk. herkes oldukça mutluydu ve sürekli gülüyorduk.

tekrarlanan sahneler sonunda bay jeon'un beğenisini kazanınca ilk dans sahnemizi gerçekleştirdik. bu sahne, aşçı ve prens'in tanışmasından sonra, aşçı'nın restoranının mutfağında gerçekleşiyordu.

tabii şimdiden ortam ve sahne dekorlarını kullanmıyoruz fakat jisung elimi bırakıp bir tur dönerken ve onu tutup dansa devam ederken kendimizi o mutfağın içinde çok net hayal edebiliyorum.

neredeyse üç saatlik bir çalışmanın ardından bay jeon günü bitirdi, hepimiz çok iyiydik ve bunun mutluluğuyla grup sarılması yaptık. fikir tabii ki jisung'dan çıktı.

eve dönerken, hava kararmıştı. sahil yolunda jisung ile sakin adımlarla ilerliyorduk. yorgunduk bu yüzden adımlarımız yavaş ve uyumluydu.

sahilin serin esintisi ile üşüdüğümü hissettim. stüdyodan ayrılırken sıcakladığımdan dolayı çıkarttığım kapüşonlumu çantamın kolundan aldım ve giymek için çantamı bir kolumdan çıkarttım.

"jisung."

"hm?" dedi bana dönüp. yorgundu, konuşmaya hali kalmamıştı belki de ama mutlu olduğu parlayan gözlerinden okunuyordu.

hafif bir tebessümle kıvrılan dudaklarında dolanan gözlerim saniyeler içinde tekrar gözlerine döndü. "hırkanı giy." dedim. "hafif esinti var. çok terledik, üşütürsün."

"ama çok sıcak." kapüşonlumun önünü kapatırkan başımı iki yana salladım.

"değil aslında. çok hareket ettiğimiz için öyle geliyor. esinti serin, terin üzerinde kurumasın."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

greenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin