7

179 31 13
                                    

minho.

"hocam, uzak ülkenin prensesi için belirlediğiniz isimleri değerlendirmedik."

bay jeon, yanında büyük harflerle "runaway" yazan mavi dosyaya sırasıyla müzikal kağıtlarını yerleştirirken yaptığı işi durdurup bana döndü.

"şaka mı yapıyorsun?"

gözden kaçırdığı bu ayrıntı benim hatırlatmam ile aklına gelmiş olmalı ki hemen elindeki kağıtlara dönüp bahsettiğim karakterin kağıdını aldı.

"nasıl gözden kaçırırım ya..."

kendi kendine mırıldanırken yanına oturdum ve isimlere baktım. dört isim, her ismin yanında ufak notlar ve bay jeon'un kendince değerlendirmeleri yazılıydı.

"yunjin." ilk ismi gösterip bana döndü. "sahne yeteneği var, doğru fakat bu rol için uygun olduğunu düşünmüyorum. daha farklı bir yüz lazım bize..."

tekrar kağıda döndü, bana anlattığı düşünceleri aslında kendi kendine konuşması ile aynı şeydi, ben sadece dinleyip onaylıyordum.

biraz kağıdı inceledi, yüzlerini hatırlamak için öğrenci listesinden fotoğraflarına baktı ve en sonunda parmağı listenin en sonundaki isimde durdu.

"haewon. bence rol onun olmalı."

bana dönüp kaşlarını kaldırdı sonra. "sence?"

bay jeon'u az çok tanıdığımdan, ne düşündüğünü tahmin edebiliyordum. seçtiği kişinin her anlamıyla sahneye ve canlandırdığı karaktere uyması lazım. yeteneği, zekası, yüzü, mimikleri... biraz düşününce, haewon bence de iyi bir seçim.

başımı sallayıp onayladım bay jeon'u, "bence de, çok uygun prenses mai rolüne."

ismi yuvarlak içine alıp gülümsedi, tam bir şey söyleyecekken kapının tıklatıldığını duyduk.

kapıya döndüğümüzde jisung'ı gördüm. yavaşça kapıyı açıp içeri eğildi ve sadece omuzlarından üstü görünürken konuştu.

"hocam? müsait misiniz?"

bay jeon, elindeki kağıdı dosyalarken gülümseyerek onayladı. "tabii, gel jisung."

jisung da gülümsedi ve içeri girip kapıyı kapattı. sonra göz göze geldik ve o gülüşünü düşürmeden minik adımlarıyla yanıma geldi.

bu tatlı, minik hareketlerine eriyorum desem hiç de abartı olmaz. utandığında dudaklarını birbirine bastırıyor ve yanakları pembeleşiyor mesela, yanımdayken her zaman gülümsüyor ve bazı anlarda böyle minik ve hızlı adımlarla yanıma geliyor. dudak büzüp tatlılığından dolayı sızlanmak ve yüzünü ellerim arasına alıp sevmek istiyorum.

yanıma gelip bir elini omzuma koydu ve dosyalara baktı.

"çalışmalara pazartesi başlayacağız, değil mi? ve karakterler cuma günü açıklanacak."

yani yarın.

heyecanlı ve meraklı sesi ile gülümseyip başımı kaldırarak ona baktım, sonra bay jeon'a döndüm.

dosyayı tamamlayıp kapattı ve jisung'ın tatlı heyecanına gülerek bize döndü.

"evet, yarın çıkışta öğreneceksiniz karakterleri. heyecanlısın anladığım kadarıyla."

başını salladı jisung. "evet."

"rol alacağını düşünüyor musun?"

dudak büzdü bu sefer. evet, gözümü ayrımadan onu izliyorum.

greenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin