Bilgisayarı kapatmadan çıktım odadan. Üstüme ceketimi alıp dışarı attım kendimi. Bi' yandan koşuyor bi' yandan da anneme ulaşmaya çalışıyordum. Telefonu kapalıdıydı. Kahretsin! Hepsi benim suçumdu. Orada bişiler olacağını hissetmistim. Kafama takmayacağım demiştim ama olay çok ciddiydi. Otobüsle kermesin yapıldığı alana geldim. Bi an iliklerim buz kesti. Neler olmuştu burada? Etrafıma bakindim. Etrafta konuşan insanlardan bölük pörçük duyduğum kadariyla fabrikanin güç kaynağı infilak etmiş ve büyük bir bir patlama yaşanmış. Fabrikanin yanındaki is makineleri kermes alanına devrilmisti. Yerde kanlar içinde yatan , ortadan ayrılmış insanlar. Biraz ilerde yerde annemi gördüm. Çekilen emniyet şeridinin üstünden atlayıp yanına kostum. Artık burada değildi... Bedenim kilitlenmisti sanki. Hareket edemiyordum. Benim suçum! diye bağırdım. Polisler beni şeridinin diğer ucuna götürmek için yanıma koşmaya başladı. Şeridinin arkasında fabrikanin denetim sorumlusunu bekleyen kalabaliktan bir kişi fırladı. Ben polislere "Hayır anlamıyorsunuz o benim annem bırakı..." derken yere yığıldim. Kalabaliktan buraya koşan adam elindeki bıçağı gözüme saplamisti.
Irkildim ve kanepede gözlerimi açtım.
"Bugün görme engelliler için büyük bir kermes yapılacak. Kermesin duzenlenmesine maddi yardımda bulunan bir markanın fabrikasinin yanında kuruldu. Bu tür organizasyonları ülkemizde görmek mutluluk verici! "
Ne! Sanki zamanda geriye gitmiştim. Hayır. Birden bayılmisim. Aynı televizyon haberi. Kalktım. Evet annemin notu da ordaydi. Neler olduğunu düşünecek zamanım yoktu hemen annemi aradım.
-Anne!
-Jacob notu okumadin mi?
-Hayır okudum hemde İKİ KERE!
-Nasıl 2 kere?
- Yok bir şey. Neredesin suan?
-Notu okumuşsun. Kermes alanına gidiyorum.
-Anne hemen geri dönmen lazım !
-Bir şey mi oldu?
-Hayır ama olacak! Anne zaman yok geri dön nolur! Bak lütfen
-Pekii pekii. Eve geliyorum. Gelince anlatirsin.
Kermesin başlamasına az kalmıştı. Olacakları biliyordum . Ama suan anlatsam bana kimse inanmaz ve deli derdi. O yüzden koltuğa oturup annemi beklemeye başladım. Hem belki hiçbir şey olmaz ? Televizyon haberini görmem bir tesadüftu belki. Saçma rüyalar işte. Ama yinede annemin gitmesini istemedim. Kapı kilidinin döndüğünü duydum . Annem gelmişti. Aslında hiç kimse sebepsiz yere planını iptal etmez fakat babamın ölümünden sonra üzerime titremeye başlamıştı annem. Ve tabiiki bende...
-Jacob yine hastalandın mı? Eger öyleyse hastaneye gidebiliriz.
-Hayır iyiyim. Ben sadece kötü bir rüy...
-Küçük bi bebek gibi her korktuğunda beni yanına çağıramazsin tatlım unutma. Saate bak kermes başlamış bile. Orda olmalıydim Jacob.
-Anne bak anlatacaklarim uçuk gelebilir ama insanlar vardı sonra bi kaza old...
-Yeter tamam geldim işte. İlaçlarını içmedin mi?
-O iğrenç şeyleri içmek istemiyorum bi yararları yok.
-Icmedigin sürece daha kötü olacak biliyorsun
O sırada saate baktım. Annem konuşmaya devam ederken hemen haberleri açtım.
"Böyle bir sorumsuzluk örneği hakikaten kabul edilemez. Yakınlarına baş sağlığı diliyoruz."Annem televizyona baktı . Kermes alanından kareler gösteriliyordu.
Dondu kaldı ve bana baktı. Gözleri fal taşı gibi açıktı. İlk defa bana bu şekilde bakıyordu. Bu bakışın anlamını kavrayabiliyordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklımdaki Facia
Science FictionBabasını kaybetmiş olan Jacob annesi ile beraber evlerinde yaşıyor. Okula gidip geliyor fakat gördüğü kabuslar aslında geleceği ona gösteriyor. Peki ya bu yaşamını nasıl etkileyecek?