...Kapıyı çalan kişi her kimse acelesi vardı sanırım. Alacaklı gibi kapıyı kırarcasına çalıyordu. Derin bir nefes alıp açtım kafayı. O da ne? Annem...
-Oğlum iyimisin neyin var? Kustun mu noldu?
'-Anne sakin olur musun! Neler oluyor neden şimdi geldin? Aksam döneceğini sanıyordum?
-Tecla hanım beni aradı dün. Senin eve nerdeyse uçarak geldiğini ve kötü olduğunu söyledi bende ilk uçakla hemen geldim.
Ah meraklı komşumuz Tecla'yı tamamen unutmuştum. Sırf o kadın Yüzünden terasa çıkmak istemiyorum.
'-İyiyim bir şeyim yok. Ama neden beni aramak yerine atladın uçağa geldin?
-Aramadim mi saniyorsun?
***FLASHBACK***
...acı bir korna sesi. Direksiyonu sağa kırdım. (Ve telefon cebinden firlayip koltuğun altına düşer) Biraz ilerledikten sonra sağa çekip durdum. Tanrı aşkına! Az önce ne olmuştu?
***
-Aramadim mi sanıyorsun? Defalarca aradım ama cevap vermedin. Nerdeyse çıldıracaktım. Biliyorsun babanı kaybettiğimizden beri seni gerçekten yalnız bırakmak istemiyorum. Kalk hadi hastahaneye gidiyoruz.
Her ne kadar hastahaneye gitmek istemesem de annemin gözünün doldugunu görüyordum. Onu üzmek istediğim söylenemezdi açıkçası.
Arabayı benim kullanmami istemedi. Hastane çok Uzak sayılmazdi. Kısa sürede vardık. Danışmanın önünde bekliyorduk. Sıra bize geldiğinde sinirli bir kadın bana hastalığımın ne olduğunu sordu. O sırada annem atıldı ve
-Doktor Black'e geldik. Sey için... Muayene.
Kadın nüfus cüzdanıni istedi. Yavaşça çıkarıp masaya bıraktım. Serçe aldı ve bize bir fiş verdi. Siramizi beklememizi söyledi. Sırada beklerken küçük bir kız sürekli bana bakıyordu. Kıza bakıp gülümsedim. Fakat tam o sırada sağ bacağının olmadığını farkettim. Tanrım nasıl bir yerdi burası? Kendimi suçlu hissettim. Hiçbir şeyim yoktu benim. Fakat gerçekten bakıma ihtiyacı olan insanların sırasını alıyordum. Kiza bir kez daha gülümsedim . Mutlu olmuş gibiydi. Daha yaşı çok küçüktü. Fakat yaşadığı bir anlık kaza ömür boyu bacağını almıştı ondan. O sırada sıramizin geldiğini gördüm. Annemin kolundan tutup odaya girdik. Bayan Black annemin arkadaşıydı. Benim de çocuklugumu bilirdi. Annemle selamlaştilar. Ben de Selam verdim. Bana neyim olduğunu sordu bende biraz başımın agridigini bu yüzden de dün bütün gün uyudugumu söyledim. Fakat şimdi iyiyim dememe rağmen bana bir uyku duzenleyici hap yazdı...
Eve gittiğim de hap vaktinin geldiğini söyledi. Hapı hızlıca attım ağzıma. Hap içmeyi sevmezdim ben. Göz kapaklarim ağırlaşti...
*Etraf karanlık ve önünden kareler geçiriyor. Korkudan ağlarcasina Tanrıya yalvariyorum. Şehir merkezi. Kurulmuş bir pazar ve hemen yanında fabrika . Kan ve vahşet. İnsanların her tarafı doğraniyor. Tam kacacakken gözüme bir bıçak saplaniyor.
Oyle şiddetli uyandim ki bu sefer. Boynum citladi resmen. Uyandığımda yatağımda değildim. Üst katın merdivenlerinde buldum kendimi. Lanet olsun düşüp gebermekten son anda kurtuldum. Demek ki yatağıma gitmeden yolda uyumusum. Bana saatler gibi gelen şey ise sadece bir kaç dakikalik bir uykuymus çünkü saat hala 8 di. Tam hersey yolunda derken şu lanet hap yüzünden hersey başa sardı. Duşa girip kapıyı kapattım. Çok Fena terlemistim. Gördüğüm görüntüler o kadar keskin ve iğrençti ki... lavaboya midem boşalana kadar Kustum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklımdaki Facia
Science FictionBabasını kaybetmiş olan Jacob annesi ile beraber evlerinde yaşıyor. Okula gidip geliyor fakat gördüğü kabuslar aslında geleceği ona gösteriyor. Peki ya bu yaşamını nasıl etkileyecek?