Shí'èr

469 65 120
                                    

Umarım hem bölümü hem de sondaki sürprizimi beğenirsiniz 🫶🏻 Bu arada yorum yapmanız beni çok mutlu ediyor o yüzden lütfen yorum yapmadan geçmeyin olur mu 🥺 Şimdiden iyi bayramlar dilerim 🍬 

Sır saklamak insanları birbirine duygusal açıdan yaklaştırır mı?

Sır, sözlükte "kimseye söylenmemesi, gizli tutulması gereken şey" olarak geçer. Yani sırlar, insanların başkaları tarafından bilinmesini istemediği bilgiler içerir. Bu nedenle onları sadece güvendiğimiz insanlara söyleriz.

Sanırım bu yüzdendir ki iki kişinin arasında bir sır olduğunda o kişiler duygusal olarak daha yakın hale geliyorlar.

Evet, konumuz Park Jimin'in bacağını hüpletmem ve ardından bunu bir ömür boyu bir sır olarak saklamaya karar vermemiz.

Bu sır bizi daha çok yakınlaştırdı mı diye sorarsanız... Ne eskisinden daha yakın ne şimdikinden daha uzağız diyebilirim sanırım. Yani pek açıklayıcı olmadı, evet, biliyorum. Savaşları çıkaran nedenleri düşünürsek, altında yatan birçok sebep vardır ama gidip en saçma sebebi birincil olarak seçerler ve savaşı böyle başlatırlar. Bizim için de yakın olmamız için birçok neden vardı; ortak arkadaşımız Jungkook olsun, babaannemin ona duyduğu yakınlık olsun, karakter olarak birbirimize ne kadar benzediğimiz olsun... Ama biz bunları her zaman bir kenara atmıştık ve şimdi de en saçma sebepten yakın olmaya başlamıştık. Kısaca, biz duygusal olarak içten içe birbirimize bir şekilde hep yakın hissediyorduk fakat bunu kabul etmiyorduk diyebiliriz sanırım. Çünkü birbirimizi hep düşman olarak görmüştük. Şimdiyse bu sır, bunu ortaya çıkaran bir kapı olmuştu bir nevi.

Bu sır saklama olayı yaklaşık bir buçuk ay önce gerçekleşmişti ve biz bu süreçte duygusal açıdan birbirimize yaklaşmış, artık birbirimize katlanma kat sayımız artmıştı. Son zamanlarda güzel de vakit geçiriyoruz doğrusu... Bana tuhaf gelen bir diğer şeyse bu duygusal yakınlaşmaya fiziksel yakınlığın da eklenmesi. El şakaları veya samimi duruşlardan bahsediyorum. Evet, ben ve o. Zamanında bana dokunmaktan kaçınan, beni sopayla dürten Park Jimin, voleybol antrenmanlarımızda ne zaman aynı takımda olsak illa benimle ya beşlik çakıyor ya sırtımı sıvazlıyor ya da popoma vuruyordu.

Ve kabul etmem gerekiyor ki bu fiziksel yakınlık, bana kendimi istemsiz bir şekilde heyecanlı hissettiriyordu. Bunun ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini ve geleceğini, bu konu hakkında ne yapmam gerektiğini inanın bilmiyorum. O, bu konuda nasıl hissediyor onu da bilmiyorum. Ama sanırım ikimiz de bir çeşit inkâr döneminde olabiliriz.

Özellikle de dünkü olaydan sonra.

Biz, yanlışlıkla biraz fazla yakınlaşmış olabiliriz.

Birazcık.

Pekâlâ, asıl tuhaf olan şeye gelecek olursam (sanki yukarıda anlattıklarım çok normalmiş gibi), bir hafta önce edebiyat dersimizde bir ödev yapmamız istenmişti. Tahmin edersiniz ki bu bir grup ödevi olacaktı, hayatım klişelerle dolu değil mi zaten? Her neyse, bu hiç hoşuma gitmeyen bir durumdu çünkü sınıfta birçok kişiyle konuşuyor olsam da onlarla bir proje ödevi yapacak kadar yakın olduğumu düşünmüyordum. Üstelik yapacağım hataları da düşününce bence bana katlanamazdı hiçbiri. Ama sonra bir şey oldu...

Öğretmen bize hangi konuları seçebileceğimizi söyleyip gruplarımızı oluşturmamız için bizi beş dakikalığına serbest bıraktığında Jimin, yanıma geldi.

"Ödevi birlikte yapmak ister misin?" diye sordu.

"Olur." Kabul ettim. Yabancıya gitmekten iyiydi, öyle değil mi?

520 ℘ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin