GERÇEKLER

91 12 1
                                    

Multimedya da Kayra

O gece ki kurtuluşumu hiç olmadığı kadar çok düşünmeye başladım. Kayra herşey olabilirdi ama bir kahraman? Asla!

'Kayra sen kızı al.'

Bayılmadan önce ki son duyduğum cümleler bunlardı. Kayra? Ama aslında Kayra dediğinden emin değildim ki zaten. Babamın o gereksiz avukatı sorduğunda bile Kerem ya da Kaan demiştim. Kayra da nereden çıktı şimdi? Resmen beni kurtarınanın o olması için can atıyordum. Zilin çalmasıyla düşüncelerime veda etmek zorunda kaldım.

"Arkadaşım gel şimdi. Seni harika bir yere götüreceğim" Arkadaş ve harika kelimelerine özellikle vurgu yapmıştı. İçimden dualar okuyarak beni sertçe okuldan çıkarmasına izin verdi. Ne yapabilirdim ki? Onun gibi kaslı biriyle mücadele etmem manyakça olurdu. Benim arabamın siyahı olan bir Mercedes'in önüne geldiğimizde beni sertçe içine attı. Böyle pahalı bir arabayı nasıl almıştı? Kesin yasa dışı şeyler yaparak. Gaza basıp bana doğru tembelce baktı.

"Cesur kızımız nereye gitti?" Ona bakmamalıydım. Hatta cevapta vermemeliydim. Elimde olsa arabada da olmamalıydım.

"Sana diyorum. Cevap versene. Bana karşı çıkmanın hesapını ödemeden hiç bir yere gitmeyeceksin. Aslında işim bitince gidecek durumda olur musun onuda bilemem." diye tıslayınca içime bir ağrı girdi.

"Arkadaş oluruz sanmıştım."dedim ürkekçe.

"Benim arkadaşım olmaz."

*

Bir tane deponun önünde duruyorduk. İçeride Kayra yerine Yaman olsa o lanet dolu günün aynısı olacaktı. Benim depolara karşı olan şeyim ne anlayamıyorum. Kapımı açıp beni kolumdan tutarak sertçe deponun duvarına attı. Sırtım duvara yapışınca inanılmaz bir ağrı hissettim. Bende onun beni kurtaracağını sanacak kadar saftım. Acı içinde inlerken Kayra arabayı kilitleyip bana doğru yürüdü ve kalbimin durmasını sağlayacak bir şey vardı elinde. Bıçak. Artık sadece aramızda bir adım kalmıştı ve Kayra o adımı da kapattı. Arkam duvara dayılı bir biçimde korkuyla yere bakıyordum.

"Büyük hata ettin benle uğraşarak." Bencede! Allah beni kahretsin, ne düşünüyordum bende bunun gibi birine meydan okurken.

"Bana bak!" diye bağırdı. Güçsüz bir şekilde gözlerimi onun karamel ve çikolata karışımı gözlerine çevirdim. Bana nedense şaşkınlıkla bakıyordu. Bıçağa yere düşürüp beni incelemeye başladı.

"Sen.." diye başlayarak cümle kurmaya çalıştı. Bana öyle yoğun bakıyordu ki... Sanki kim olduğumu çözmeye çalışır bir hali vardı. Kalbimin sesini duyduğundan emindim. Gözlerim onun karamel ve çikolata karşımı gözlerine kenetlenmişti. Bakışlarından kurtulamıyordum. Birkaç dakika öyle durduktan sonra bıçağı yerden alıp arabaya doğru yöneldi. Motoru çalıştırdı. Olamaz! Beni burada bırakamazdı.
" Heyy bekle. Beni burada bırakmazsın! Lütfen bırakma beni." Diye arkasından çaresizce koşarak yalvarmaya başladım. Dövüp beni hırpalamasına bile razıydım ama böyle anlamsızca davranması kafamı karıştırıyordu. Hani beni dövecekti? Hani atacak bir kalbim olmayacaktı? Ne değişti? Beni şimdi bırakırsa burada 2 gün içinde açlıktan ölürdüm herhalde. Telefon desem şarzımın bittiğinden emindim. Issız bir depoya da birinin uğrayacağına ihtimal bile vermiyordum. Beni dinlemeyeceğine emindim ama yinede arabaya doğru koştum.
" Ne var?" dedi arabanın camını indirerek.
" Lütfen beni burada bırakma. Lütfen. " diye fısıldadım. O mükemmel gözlerini bana çevirdi. Tembel bir şekilde elleriyle saçlarını karıştırdı.
"Bin başbelası."
Arabanın kapısını açarak oturmam gaza basmasıyla aynı anda gerçekleşti.
"Teşekkür ederim. "
"Teşekkür etme" Teşekkür etmekte suç oldu.
"Neden? " diye sordum.
"Konuşman canımı sıkıyor. Sana acıdığım için arabama aldım."
"Bana acıma!" diye bağırdım. Zavallı kız olarak bilinmekten nefret ediyorum.
"Annen öldü. Evden kaçtın. Çaresizsin. Daha ne dememi bekliyorsun? "
" Sen... Sen nereden biliyorsun?" İnanamıyordum. Bunları nereden biliyor? Kahraman o muydu yoksa? Asla!
"Ölüm ve yaşam. Aralarında ince bir çizgi var. Sen az kalsın annenin olduğu tarafa gidecektin. Çok safsın. Yaman Polat'ın seni bulamayacağını mı düşünüyorsun?" Sorumu umursamamıştı bile. Yaman'ı nereden tanıyor? Bilmediğim o kadar çok şey var ki. Ama yinede bana saf demesi beni sinirlendirmişti.
" Ben saf değilim."
"Hemde öyle safsın ki. Mert'i çok mu seviyorsun? Sana okul buldu, iş ayarları ve abin gibi davrandı. Ama sence de onun müdür olması biraz garip değil mi?" Yapboz çözerken bile bu kadar zorlanmıyordum. Resmen bilmece gibiydi.
"Nasıl yani?"
"Yaman sen evden kaçtıktan sonra seni aramaya başladı. En sonunda telefonun daki sinyallerden senin nerede olduğunu öğrendi. İstanbul'da oturan kuzenini hemen aradı ve seni bulmasını istedi. Tabii ki bu o kadar da zor olmadı. Çünkü sen bula bula gittin Mert 'in kafesinde iş istedin."
"Mert..."
" Evet, Mert. Yaman'ın kuzeni. Yaman senin bir tane fotoğrafını Mert'e yolladı. Amacı Yaman gelene kadar seni orada tutmaktı. Yaman Mert'e senin bir okulun olmadığını ve kalacak bir yer arayacağını söyledi. Bundan dolayı Mert sana kalacak bir yer söyledi ve kafeye en yakın olan lise de müdür oldu."
"Yani Mert aslında orada müdür değil miydi? Sadece ben geldiğim için mi orada müdür oldu? Bu imkansız, o kadar kısa sürede müdür olamaz. Daha öğretmen bile değil."
" Parayla herşey olur güzelim, ve Yaman'da fazlasıyla var. Yaman şuanda Istanbul'da ve seni bulmadan hiç bir yere gitmez. O kafeye bir daha asla gidemezsin. Kalacak bir yerin yok. Bu yüzden sana acıyorum."
Gözlerim dolmaya başladı. Bu kadarını kaldıramıyordum. Evet ben acınacak biriyim. Zavallı, çaresiz ufak bir kızım.
" Seni kimse koruyamaz. Yaman'ın heryerde adamları var. Köpekler kemiklerini arar ve bulurlar. Kemiklerini bulunca ise toprağa gömerler. O köpek ve sende onun kemiğisin." Yeter! Susmasını istiyordum. Bana acı çektiriyordu. Evet gerçekler gerçekten acı.
"Sen.. Sen beni koruyamaz mısın?"
" Neden böyle bir şey yapayım?" Onun o alaylı ses tonundan nefret ediyorum. Gözlerinin içine baktım.
"Beni bir kez kurtardın. Bir daha yapamaz mısın?" Kayra'nın beni kurtardığından eminim. Adımın Asya olduğu kadar.
" Kurtardım? "
"Beni o gece depodan senin kurtardığını biliyorum. Sendin dime o?"
" Buna kurtarmak diyorsan."
" Içinde boğulduğum karanlık kuyudan beni kurtaran ipim olur musun?"
"İpin olurum ama seni aydınlığa değil karanlığın iyice derinliğine doğru çekerim."

*OY VERMEYİ UNUTMAYIN!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SahtekarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin