-1.BÖLÜM- Okulun ilk günü

60 5 2
                                    

Gözlerimi açtığım gibi telefonuma baktım saat 7.50'ydi. Ve okulum sekizde başlıyordu. Yani okula on dakika içinde gitmem gerekiyor. Düşünmek yerine hemen yataktan kalktım. Gardrobu açtım. Gözüme ilk çarpan beyaz gömleğimi ve siyah eteğimi aldım. Hızla giyindim. Masamda duran çantamı aldım. Yanında duran not defterimi ve kalemliğimi aldım. Hemen komodinimin üzerinden de telefonumu aldım. Hızla odamdan çıkıp merdivenlerden inmeye başladım. Merdivenden inerken elimdeki not defterimi, kalemliğimi ve telefonumu çanta koydum. Dış kapıya giderken annemin sesini duydum."Kızım sen daha çıkmadın mı?" ayakkabılarımı giymeye çalışırken cevap verdim."Çıkıyorum." ayakkabılarımı giydim, doğruldum. Kapıyı kapatırken annemin sesine tekrar duydum. "Kızımın çabuk ol. Beş dakika kalmış." Kapıyı kapatıp çıktım. Evimiz ana caddede olduğu için her saniye araba geçiyor ve fazlasıyla trafik ışığı vardı. Şu an tek dileğim bir arabanın bana çarpmaması ve bütün trafik ışıklarının yayalar için yeşil yanmasıydı.

O kadar hızlı koşuyorum ki koşu yarışında birinci olabilirdim.

Okulun bahçesinde iki adım attım. Ve buumm!! Birine çarptım. Ben yerdeydim,çantam ve eşyalarım yerdeydi. Elimle başımı tuttum ve başımı çocuğa çevirdim. Çocuk başımda dikilmişti ve kitapları yerdeydi. Yavaş yavaş kalkmaya çalışırken çocuk kolumdan tutup beni kaldırmaya başladı. Yavaş kaldırıyordu sanırım bana bir şey olmaması için. O sırada çocuğun yüzüne net bir şekilde baktım. Sakal ve bıyığı yoktu. Gözleri... Gözleri YEŞİLDİ!! Öyle güzel bakıyorduki anlatamam. O güzel dudağını araladı. "Nasılsın. Başın mı ağrıyor? Başını tuttun." Onun çok güzel bir ses tonu vardı. Onun ses tonunu duyunca bütün ağrılarım geçti. Onu bekletmeden cevap verdim. "İyiyim. Sana birşey olmadı değil mi?"dedim. "Bende birşey yok. Gerçekten birşeyin yok demi?" O konuştukça içimde birşey oluyordu. Onun ses tonu ve gözleri beni o kadar etkiledi ki. Bir anda elini kaldırdı. Başıma dokundu. "Başın şişmiş buz koyalım." Bir anda yer eğildim. Kitaplarını toplamaya başladım. "Ne yapıyorsun?"dedi. "Sana çarptım ve eşyaların yere düştü. Şimdi onları topluyorum."dedim. O da yere eğildi ve eşyalarımı toplamaya başladı. Kaşlarımı çattım ve sordum. "Ne yapıyorsun?" Hafifçe güldü."Sana çarptım ve eşyaların yere düştü. Şimdi onları topluyorum."dedi. Bir an da gülmeye başladım. BENİ TEKRAR ETTİ!!! O kadar garip hissediyordum ki ve garip bir şekilde mutluydum. Birbirimizin eşyalarını topladık ve birbirimize verdik.

"Gel, hadi. Eşyaları toplamaya daldık. Başını unuttuk. Fazla şişme den revire gidelim."dedi. Başımı sallayarak onayladım.
"Şey... Ben okula yeni geldim revirin yerini bilmiyorum."dedi. "Tamam gel. Revirin yerini öğrenirsin."diye cevap verdim. Yürümeye başladım. O da peşimden geliyordu. Arkamdan gelirken yavaş yavaş yanıma geldi. "Bu olayda iyi birşey konuşamadık. Selam! Ben Eren. Senin adın ne?"dedi. Onun adı öğrenmiştim. Onun adı Eren'di. Şu an "ONUN ADI EREN"diye bağırmak istiyordum."Selam! Ben Aleyna. Tanıştığımıza memnun oldum Eren."dedim. "İsmin güzelmiş,Aleyna"dedi. Adımı çok söylemişti. Şu an adımı çok sevdim.

Revire geldik ve okulumuzun hemşiresi Ayşe abla ilgili gözlerle bize bakıyordu."Ne oldu çocuklar."dedi. Tam ağzımı açıp konuşmaya başlayacağım zaman Eren konuşmaya başladı. "Merhaba. Arkadaşım düştü ve başını çarptı. Başı hafif şişti. Şimdi bir daha şişmesin diye buz tutabilir miyiz?". Ayşe abla kaşı çatık bir şekilde bana baktı. "Hayır. Gel kızım şuraya otur bakayım. Düşmüşsün bir de başı çarpmışsın. Bakayım şu başına. Ayşe ablanın gösterdiği sedyeye oturdum. O sırada Eren'e baktım. Ayşe ablanın tepkisi onu etkilemişti. Bana öyle bir bakıyordu ki ne düşündüğü anlıyordum. Bana bir şey olmasından korkuyordu. Ayşe abla başıma baktıktan sonra. Rahatlamış bir şekilde."Korkulacak birşey yok. Haklısın evladım. Biraz buz tutalım.". İlerledi ve odadanın köşesinde ki dolaptan buz kalıbı verdi. Eren hemen Ayşe abla'nın elinden aldı."Teşekkür ederiz."dedi ve bana döndü. "Hadi gel"dedi. Bir eliyle kolumu bir eliyle kafamdaki buzu tuttu. Revir den çıktığımız an zil çaldı. O an şoka girdim. Çünkü derse yetişebilmek için bütün gücümle buraya geldim ve yine geç kaldım. Bu nasıl olabilir. "Zil çaldı. Şansa bak. Hazır zil çalmışken bahçeye çıkalım mı?" dedi. Yanımda duran sesin sahibi Eren. "Evet, olur çıkalım."dedim. Aslında bahçe yerine sınıfa gitmek istiyordum ama onunla biraz daha zaman geçirmek istiyordum.

Bahçeye çıktık. Bahçeye çıktığımız an herkes bize bakıyordu. Eren bunları umursamadan bir banka oturduk. "Eee, biraz kendinden bahset sene. İyi tanışamadık." dedim. Sanki biraz utandım. "Evet haklısın. Ben Eren. 19 yaşındayım. Bu okula yeni geldim."dedi. Utanma halinden çıkıp kendimi tanıtmaya başladım. "Ben Aleyna. 18 yaşındayım. Liseyi burda başladım. Burada bırakmayı düşünüyorum."dedim. O sadece bana güldü. Sevinmelimiyim yoksa sevinmemelimiyim? Bilmiyorum. Öyle birbirimize gülerken zil çaldı.

KLASİK AŞK HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin