-6.BÖLÜM- Güzel düştün

8 2 0
                                    

Hızla markete girdim. Dondurulmuş yemek bölümüne geldim. Dondurulmuş tavuk, köfte, sigara böreği, soğan halkası aldım. İki paket cips aldım. Makarna reyonundan bir paket spagetti aldım. Dört paket bisküvi aldım. Kasa giderken içecek almadığımı fark ettim. Hızla içecek reyonuna gittim. Elime iki tane 1L'lik meyve suyu aldım. Tam giderken arkama içki şişelerine takıldı. Elime 3 tane içki aldım. Bunu neden aldım? Bilmiyorum. Belki seviyordur. O içerse bile ben hayatta içmeyeceğim. Bildiğim kadarıyla bir tanesi adamı fena sarhoş yapıyordu. Hızla aldıklarımın parasını ödeyip, eve geldim. Mutfağa girdim. Elimi yıkadım. Dondurulmuş yiyecekleri fırına attım. Spagettiyi tencereye koydum. Dolaptan patatesi çıkardım. Doğradım, yıkadım. Tencereye attım.

(1 saat sonra)
Bütün yemekleri hazırladım. Annemin çeyiz tabaklarını çıkarttım. İçine yemekleri yerleştirdim. Salondaki yemek masasına koydum. Annemin odasına girerek uzun mumları aldım. Mumları masanın tam ortasına yerleştirdim. Odama çıktım. Üzerime Siyah tüllü , kolumdan düşen kolları olan bir elbise giydim. Ayağıma siyah topuklu ayakkabı giydim. O sırada kapının çalma sesini duydum. Hızla aşağıya indim. Kapıyı açtım. Gözlerimin neler gördüğüne inanamıyorum. Kahverengi saçlarının bir kısmı önde diğer kalanı arkaya doğru taranmış. Üzerinde siyah bir gömlek altında siyah bir pantolon vardı. Yakışıklılık ne diye sorsalar Eren'in bu halini önlerine atarım. Bu siyahlar arasında yeşil gözleri ben bur dayım diyor. Gözlerine baktığımda beni sürdüğünü anladım. Sonra elindeki çiçek buketini bana uzattı. Eren'in burnuma gelen kokusu bütün çiçeklerden daha güzeldi. "Ço...çok güzel olmuşsun" gözünde utanma ve hayranlık vardı. Yüzümde içten bir gülümseme oluştu. "Sen benden daha güzelsin" ne diyorum ben, erkekler yakışıklı olur. Eren büyük bir kahkaha attı. "Ben güzel miyim?"
"Hayır"
"Aaa, hani güzeldim."
"Sen yakışıklısın"
"Öyle mi?"
"Öyle" bana fark ettirmeden yanı başıma gelmiş. "Buyur içeriye" elimle salonu gösterdim. Kapıyı kapatıp Eren'in yanına gittim. Elimdeki çakmakla mumları yaktım. "Bunları sen mi yaptın?"
"Evet, şaşırdın mı?"
"Soğan halkasını nasıl yaptın?"
"Tek onu hazır aldım" külliyen yalan. Hepsi hazır, sadece spagetti ve patates kızartmasını ben yaptım. "Şaşırdım"
"Şaşırsın, senin karşında Aleyna Bal var" dedim. Kıkırdamaya başladı.

(2 saat sonra)
"Erik dalı gevrektir. Amanın basmaya gelmez..." alkış yaparak bu şarkıyı söylüyoruz. NEDEN Mİ? Aldığım içkilerin hepsini içtik. Kafayı yedik. Vücudum benden bağımsız oturduğum yerden kalktım. Eren'in kolunu tuttum. "Gel, odama gidelim. Orda hoparlör var" Eren hiç söylenmeden benle geldi.

Odamdaki hoparlörü bir tane açtım. Birbirimize bakıp kahkaha atıyorduk. "Ben sana bir şey söyliycem" dedi. "Ne?" dedim. Biraz bekledi ama bir şey söylemedi. Kendimi yatağıma yaktım. "Benim uykum geldi" dedim. "İyi geceler, kraliçem"
"Kraliçem mı?"
"Evet" gözümü kaptım. Hemen uykuya daldım.

Bilincim yerine geliyordu. Yattığım yerden döndüm. Kolumu attım, bir sertlik hissettim. Gözümü yavaş yavaş açtım. Bir siyahlık gördüm. Yataktan oturur pozisyona geldim. Saçımı kaşırken gözlerimi kocaman açtım. Yanımda duran Eren'di. Ağzımdan bir çığlık çıktı. Eren'in uykulu sesi "Ne oldu?" dedi. Doğruldu gözlerini avuşturdu. Kendine geldiği an gözleri yerinden çıkıcak gibi açtı. İkimizde birbirimize bakıyorduk. Biz bu küçücük yatağa nasıl sığdık. Ayağımı kaldırdım. Eren'i ayağımla ittim. Yere düştü. Eren, "Ne yapıyorsun?" dedi kaşlarını çatarak. Kıkırdadım, "Ne? Güzel düştün"
"Aleyna!"
"Efendim"
"Yok bir şey" dedi. Yataktan kalktım, tuvalete doğru yürüdüm. Tuvaletin kapısının ordan Eren'e seslendim. "Kahvaltıyı hazırla"
"Niye?"
"Öğrenmiş olursun. Bak sakın bizi zehirleme!"
"Tamam"

Aşağıya indiğimde Eren'in yanına geldim. Ve evet hâla geceki kıyafetlerimizle duruyorduk. Eren tavada yumurta yapıyordu. Yanına geldim. Kolumu omzuna attım. "Naber şef" ikimizde birbirimize bakarken kahkaha attık. Eren'in telefonun çalama sesini duyunca arkamı dönüm. Masanın üzerinde duran telefona baktım. Can arıyordu. Telefonu açtım. "Alo. Eren bomba bir haberim var. Aleyna bunu duyarsa sevinir" dediği an yüzümü buruşturdum. "Bak abi bu çok güzel, bizde Sema ile gidicez. Sizde Aleyna ile gidersiniz. Bombam tiyatro. Yenge sever. Sema'dan öğrendim. Abi çabuk Aleyna'yı ara" aradan birinin sesini duydum. "Eren, Aleyna tiyatroları sever. Biz Can'la dördümüz için yer aldık. Aleyna hemen 'evet' der" bu Sema'nın sesiydi. Kaşlarımı açtım. "Sema?" dedim şaşkın bir şekilde. Dediğim an telefondakiler sustu. Eren elindeki işi bırakıp bana döndü. "Alo! Eren, Aleyna'yı aldatıyor musun?" dedi Can. Bun ne saçmalıyorlar. "Ne ne? Can ne saçmalıyorsun sen, ver şu telefonu bana!" dedi Sema, sonra devam etti, bu sever bana sesleniyordu. "Kızım baksana bana, sen kimsin?
"Siz ne saçmalıyorsunuz acaba? Ne aldatması? Eren'le aramda ne var ki beni aldatsın? Ben yenge miyim? Ben nerden yengen oluyorum?" dediğim sırada karşımdaki Eren kaşlarını çattı. "Eee, Aleyna bu"
"Nasıl yani?"
"Biz Aleyna ile konuşuyormuşuz"
"Eren beni gebertecek"
"Can gene ne saçmalıyorsun?"
"Sonra anlatırım" dediler kulağımdaki telefonun içinden gelen sesler. "Yeter" dedim sesleri susturabilmek için. "Bir, siz niye nerdesiniz? İki, siz niye aynı ortamdasınız? Üç, siz ne zaman bu kadar kaynaştınız? Dört, Sema'ya anlatacağın şeyi bende dinleyeceğim." dedim. Karşımdaki Eren şaşkınlıkla beni izliyordu. "Bizde sana aynısını size size soruyorum" dedi Can.
"Bunu sonra konuşucaz" dedim, telefonu kapattım. "Ne oldu?" diye sordu Eren.
"Bunlar kafayı yemiş"
"Onu biliyoruz"
"Bizi tiyatroya çağırıyorlar, dördümüze bilet almışlar"
"Gidicek misin"
"Gidelim mi"
"Sen istiyorsan, evet." Biraz düşündükten sonra "Olur, tamam gidelim"
"Kahvaltı?"
"Ne kahvaltı?"
"Kahvaltı yapmıycaz mı?"
"Bilmiyorum"
"Ama o kadar yapmıştım, aman neyse"
"Şaka , şaka üzülme. Acıktım." Büyük kahkahanın ardından yanağını okşadım. "Hadi a zaman" dedi.

  (1 saat sonra)
Eren'le kapıda vedalaşıyorduk. "Hadi hazırlanmaya" dedim gülerek.
"Tamam, kahvaltı nasıldı?"
"Süperdi"
"Yalancıı"
"Yoo" dedim ardından ikimizde büyük bir kahkaha attık. "Geç kalmadan hadi"
"Tamam, tamam"
"Güle güle"
"Hoşçakal" dedi ve gitti, kapıyı kapattım.

Odama çıktım. Dolabımı açtım. İçini karıştırdım. İçinden beyaz bir tişört ve siyah bir kumaş pantolon aldım. Hızlıca üstümü değiştirdim. Komodinimin çekmesini açtım, içinden takı kutumu aldım ve içine baktım. İçinden kelebekli kolyemi ve kelebekli bilekliğimi altım, taktım. Komodinimin içinden kırmızı rujumu ve eyelinerimi aldım. Güzelce dolgun dudaklarıma ruju sürdüm. Eyelineri güzelce çektim. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 10, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KLASİK AŞK HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin