●1●

252 10 2
                                    


"Omuzumdan düşen çantayı düzeltip koşmaya devam ettim. Bir yandan cebimdeki telefonu çıkarıp saate bakmaya çalışıyordum. Ani fren sesiyle ayaklarım olduğu yere mıhlanırken kafamı kaldırıp atladığım yola baktım.

"Afferim Hare, bir arabayla burun buruna gelmediğin kalmıştı." Camı aralayıp arkamdan söylenen adamı geçiştirip koşmaya devam ettim. Gece bir türlü uyuyamamış haliyle sabah da uyanamamıştım.

Okulun kapısından girerken güvenliğimiz olan Mehmet amcaya kafamla selam verdim. Hızlı adımlarla anaokuluna giriş yaparken saati kontrol ettim.

Tam zamanında yetişmiştim.

"Hayırlı sabahlar Ayfer abla, nasılsın?" Montumu askılığa asıp kapıya yöneldim. Aylardan Mart, haliyle hava fazlasıyla soğuktu. "Hayırlı sabahlar Hare, iyiyim sen nasılsın?" Koridoru kontrol ederken kafamı salladım. "Çok şükür Ayfer abla. Ben derse kaçıyorum, öğle arasında konuşuruz." Panduflarımı giyip kendimi sınıfa attım.

"Günaydın çocuklar" oyun zamanında olan çocuklar içeri girmemle etrafımı sarmış, bana karşılık veriyorlardı. Telefonumu öğretmen masasına bırakıp çocukların arasına karıştım.

                                  **

"Yorgun gözüküyorsun." Kafamı yasladığım masadan kaldırıp Ayfer Ablaya baktım. "Uykusuzum." Etrafta yankılanan zil sesiyle Ayfer abla çocukları karşılamaya kalkarken geriye yaslandım. Telefonuma uzanırken öğlenci tayfanın sesleri okula doluşmuştu bile. Bildirimlere tıklarken dün gece cevap vermediğim mesaja baktım.

Kaşlarım benden habersiz havaya kalkarken gözlerimi mesajda birkaç defa daha gezdirdim. Hiçbir şey kanıtlamak zorunda değildim ki.

Siz: Bir şey kanıtlamak zorunda değilim.

Siz: İnanıp inanmamak sizin sorununuz benim değil.(12:30)

Çok geçmeden telefonum titredi.

0535****: Zehra sen olduğunu biliyorum neden zorluyorsun hala ?

0535****: Neden böyle oyunlara girdiğini anlamış değilim  (12:33)

"Hare, çocuklar sınıfa girdi."  Mesajı okuduktan sonra telefonumu cebime tıkıştırıp koridora çıktım.  Sınıfın her yerine dağılmış çocukları görünce içim ısındı. Gülümseyerek "Tünaydın çocuklar!" dedim.

Küçük kollarıyla belime sarılan Melisanur'a eğildim. "Merhaba öğretmenim!" dedi ve poğaça gibi yanaklarıyla beni daha da mutlu etti. Ona sarıldım ve "Nasılsın kuşum?" diye sordum. Poğaça yanaklarını sıkmayı da ihmal etmedim tabii. "İyiyim öğretmenim, bugün annem bana prenses elbisemi giydirdi, bakın!" dedi. Sarı tüllü elbisesine baktım ve "Çok güzel olmuşsun!" dedim. Utanarak saçlarıyla oynayan küçük kızı öperek arkadaşlarının yanına gönderdim. Birazdan ders başlayacak ve bir ton etkinliğimiz vardı.

Telefonumun titrediğini hissettim yeni bir bildirim gözüküyordu.

0535****: Bir cevap vermeyecek misin gerçekten?
(12:45)

Mesajı üstten okuyup telefonu masanın üzerine bıraktım. Ard arda titreyen telefon dikkatimi dağıtıncaya denk oyun oynayan çocukları izledim.

0535****: Kaçıyorsun (13:05)

0535****: Neden bilmiyorum ama benden Kaçıyorsun (13:06)

Siz: Zehra değilim (13:06)

Siz: Ve kimseden kaçtığım yok  (13:06)

0535****: Kanıtla (13:07)

Siz: Nasıl ? (13:07)

SİYAH ŞAKAYIK (YARI TEXTING)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin