13

53 8 0
                                    

"hyunjin, hallettin mi valizleri?"

jeongin'in seslenmesiyle ve sorusuyla ona doğru adımlayıp "hallettim jeongin" diyebildim.

şu an neler oluyor, ne ara italya'ya geldik ve evimize ne çabuk yerleşiyorduk... bunların hepsi sadece kısa bir sürede gerçekleşen, hayalinin bile içimizi kıpır kıpır ettirdiği şeylerdi.

jeongin de elimi tuttuktan sonra konuşmaya başladı, "yoruldum ama değdi, baksana salonumuz ne kadar da güzel oldu hyune."

konuşmasıyla etrafıma bakındım. gerçekten de çok güzel olmuştu, birlikte harika şeyler yapıyorduk.

"harika olmuş..."

cam kenarındaki çiçekleri, kocaman kitaplığımızı, mutfağı salona bağlayan sürgülü kapıyı, balkonumuzdaki oturma köşesi bana harika hissettirmişti.

"harika olan sensin," diyerek kafasını boynuma koymuş, küçük öpücükleriyle beni huylandırmaya başlamıştı. dayanamayıp ağzımdan birkaç kıkırtı çıkınca o da gülmüştü.

"hadi gel benimle."

"ne, nereye şimdi?"

"italya sokaklarını hemen keşfetmeye başlamalıyız hyunjin!"

inanılmaz bir heyecanla konuşuyordu ve bu da benim kahkaha atmamı sağlamıştı. ben ayakkabılarımı giyerken heyecanla yerinde kıpırdayarak beni bekliyordu. bağcıklarımı bağladığım gibi elimden tutmuş ve merdivenlerden hızlıca inmeye başlamıştık. sesli kahkahalarımız da bize eşlik eden arkadaşlarımızdı.

"jeongin! düşeceğim, hatta düşeceğiz!"

"izin vermem! tutarım!"

apartmandan çıktığımızda da deli gibi koşmaya devam ediyorduk. çiçekçilerin önünden, kitapçıların arasından, gazetecilerin yanından... en sonunda yavaşladık ve soluklanmaya başladık. ellerim dizlerimin üstünde nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken jeongin duvara yaslanmış bir şekilde bana bakıyordu.

"ne oldu?"

"hiç, hiçbir şey sadece ne kadar güzel olduğuna bakıyorum."

"jeongin, beni bari dışarıda utandırmayı kes!" saçlarını elimle dağıtırken kızar bir tonda konuşuyordum. ama yang jeongin, elbette ki bunu takmıyordu bile.

"hayır, kesemem." arada bana sırnaşıyor, şımarık bir şekilde konuşuyordu. sırıtmamı engelleyemiyordum.

"bak!" dediğinde kafamı onun da baktığı yere doğru çevirdim. bir kadın ve yanındaki adam birlikte müzik çalıyorlardı ve gençler etraflarında dans ediyorlardı.

"bizde dans edelim." elimden tutup çekiştirince duraksadım.

"jeongin... bir şey derlerse moralimiz bozulu," diyebildim.

"eğer kafaya taktığın şey buysa, ben kimsenin ne dediğiyle ilgilenmiyorum hyune."

şimdi rahatlamıştım çünkü bir şey olursa o da üzülür diye çekiniyordum.

"gidelim o zaman!"

bu sefer onu beklemeden ben onun elini tutup müziğin geldiği yere doğru ilerlediğimde gülmüştü.

saçma ama benim için bir o kadar da güzel dans ediyorduk. çevremizdeki gülüşler, insanların da kendi halinde takılıyor oluşuyla çok daha rahattık. hafiften yağmur yağdığında insanlar bunu da hiç umursamadan dans etmeye devam ediyordu.

jeongin belimden tutup kulağıma, "yağmurda ıslanmayı seviyoruz ama hasta olmanı istemiyorum, gidelim mi şimdilik?" diye sorduğunda kafamı sallayıp onaylamıştım onu. üstündeki ceketi çıkarıp kafamızın üstüne tutmuş ve koşmaya başlamıştık.

film sahnesinde gibi hissediyordum ya da jeongin ile kendimize bir film çekiyorduk.

kuytu bir yere girdiğimizde önümüzde duran tiyatro binası ilgimi çekti.  kapıdaki asılı olan broşürden anladığım kadarıyla william shakespeare'in hamlet oyununu sergileyeceklerdi. yağmurun geçmesini bekleyen jeongin'i kolumla dürttüğümde bana baktı.

"ne oldu hyune?"

"yarın seni tiyatroya götüreceğim," demiştim gururlu bir şekilde.

"italyada ilk buluşmamızı ayarladın demek ki," demişti gülerek.

dudaklarına uzanmadan önce, "aynen öyle." diye fısıldamıştım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ben ne zaman,öyle durup dururken,öyle damdan düşer gibiaçıp seni okumaya başlasam anlıyorum ki, bahar gelmiş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ben ne zaman,
öyle durup dururken,
öyle damdan düşer gibi
açıp seni okumaya başlasam
anlıyorum ki,
bahar gelmiş

generation why Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin