Sonunda evime döndüm. Ailemin bana karşı davranışları değişti. Geceleri hiç bir şekilde uyuyamıyorum. Her an garip yaratıkların beni götürdüğü gibi kabuslar görüyorum ve gündüzleriminde bundan hiç bir farkı yok. Tüm gün evin kapısını kilitliyor ve olabildiğince hizmetçilerin yanında duruyorum. Yanlız kalmaktan korkuyorum.
"Hazal hanım çok değiştiniz."
Oturduğum mutfak sandalyesinde başımı salladım.
"Hmm, öyle mi."
Gözlerim camdan gözüken denizin dalgalarında dolanıyordu.
"Ve Hazal hanım, sizin için endişeleniyoru. Gözlerinizin altı mosmor. Acaba uyuyamıyor olabilir misiniz?"
Nereden anlamıştı? Gözaltlarımı kapatmak için soratıma fondoten banyosu aldırmıştım resmen.
"Oh, bıçaklandığım günden beri kabus görüyorum. Yakında geçer. Endişelenme Esma abla."
Esma abla evimizin hizmetçisiydi. Ailemizden biri gibi olmuştu aslında. Benim için ise bir anne olmuştu.
"Yarın okulunuza devam edeceğinizi duydum. Valizinizi hazırladım. İçinde götürmek isteyeceğiniz her şey var."
Demek o yüzden odamda koca koca üç bavul duruyordu. Esma abla gerkeli gereksiz ne varsa doldurmuş olmalıydı.
"Evet bavulları gördüm ama bence üç bavul biraz fazla, ben onları ayıklayıp tekrar hazırlarım. Sen endişelenme eline sağlık."
~
Okulun kapısındaydım. Herkes içeriye gülen yüzler ile adım atıyordu fakat benim için aynısı geçerli değildi. Alt dudağımı ısrdım ve hızlı adımlar atmaya başladım.
"Hazal!"
Azra. Azra'nın iğrenç sesi kulaklarımı doldurdu. Sağ çaprazımda duran alımlı kıza bakarken gözlerim yaş ile doldu. Yanlarında ise hepsi birbirine benzeyen ve eskiden yakın arkadaşlarım olarak adlandırdığım şahsiyetler vardı.
Hayır Hazal. Korkmana luzum yok. Zaten muhtemelen kısa süre sonra artık burada olmayacaksın. Hepsinin önünde çöküp sana yalvarmasına izin ver.
Taburcu olduktan sonra üvey annem, babam ve diğerlerine sorduğumda kimsenin beni bıçaklayanın Azra olduğuna dair bir bilgisi yoktu. Muhtememelen tıpkı tekrar hayata dönerken yaşadıklarım gibi mucizevi şeyler gerçekleşmiş ve tüm bu bıçaklama olayı ortadan kalkmıştı.
Başımı yana eğip gülümsedim.
"Merhaba, Azra."
Ona doğru yürümemi bekliyor gibiydi ama yerimde dikildiğimi görünce bana doğru yürüdü ve suratını ekşitti.
"Üzüldüm. Tam doğum günümde bıçaklanmışsın. Senden hediye bekliyordum oysa."
Arkasındaki kızlı erkekli grup kendi arasında fısıldaştı. Onlara biraz yaklaştım ve herkesin duyabileceği şekilde fısıldadım.
"Biliyor musun. Benece bunu hak etmiyordun zaten."
Ortam birden sessizliğe büründü. Bazıları kıkırdarken bazıları ayıplıyordu.
Azranın yüzü ise kesinlikle kayda değerdi. Anlında bir damar belirginleşti.
"Şükret ki şuan başka işlerim var. Seninle görüşeceğiz Hazalcığım."
Gülümsedim.
"Onur duyarım Azracığım"
Onlar ayrılmadan ben ayrıldım ve odamın olduğu yere doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEVİNDE
Romance"Eğer, o kolyeyi hiç bulmamış olsaydın, gözlerini, gözlerini asla görememiş olsaydım, saçlarına hiç dokunamamış, uyurkenki mucizevi güzelliğine hiç bakamamış olsaydım, nasıl yaşayabilirdim ki?"