Hoca bir şeyler anlatmaya başlamıştı ama odaklanamıyordum. Yanıma oturalı daha iki dakika olmamıştı ki Chase kapanmayan çenesini açtı.
"Sıkıldım Aster."
Tüm ders boyunca onun ne kadar sıkıldığını dinlemekle yetindim. Artık beynim patlama aşamasına gelmişti. Yanımda üç yaşında bir çocukla dolanıyordum sanki. En son daynamadım ve bir kaçış yolu buldum.
"Hocam tuvalete gidebilir miyim?"
İzin aldıktan sonra çıkıp sınıftan uzaklaştım. İşe bak ki tam ben çıkınca tenefüs zili çaldı ve sınıflar dağılmaya başladı. Bizim sınıf hariç. Sınıfa girince sınıfın ortasında dev bir insan yığını, yığının ortasında ise zavallı Chase vardı.
"Chase, nereden geliyorsun söyle lütfennn!"
"Gözlerin halis mi?"
"Nelerden hoşlanırsın Chase?"
"Çıkışta nereye gidelim Chasee!"
Sağıma bakınca ise sabahtan beri üzerimde olan gözleri fark ettim. Azra, Mert ve diğer gereksizlerden oluşan ekip. Fark şuydu ki, bu sefer Azra'nın gözleri benim üzerimde değil Chase'nin üzerindeydi. Chase'e doğru yürüdü ve insan yığınını aşıp içeri girdi. Yığın gevşeyince Chase beni görmüş ve bana doğru adımlamıştı ama Azra onun kolunu tutarak kendisine bakmasını sağladı.
"Chase, ismin çok güzelmiş. Hadi öğlen birlikte bahçeye inelim ve kaynaşalım. İsmim Azra."
Cevap beklemeden kıvırtarak ekibinin yanına yürüdü.
Chase yanıma geldi.
"Ne kadar boktan."
Şaşırdım. Neyden bahsediyordu?
"Anlamadım?"
Kafasıyla Azra'yı işaret etti.
"Şu kız."
Nasıl, Azra'yı herkes severdi, neden böyle bir tepki verdi?
"Evet, onu sevmem. O da beni sevmez zaten. Aslında beni kimse sevmez."
Ağzını açmıştı ki sınıfa hoca girdi ve bizde sıramıza geçtik. Uyumayı sevdiğim için arka cam kenarında oturuyordum. Derslerim iyi olduğundan hocalar pek karışmazlardı. Kafamı sıraya yatırmış dışarıyı izlerken Chase yumuşak bir sesle konuştu.
"O acizler seni neden sevmiyorlar Aster? Onlara acı çektirebilirim. Sadece söylemen yeterli."
Yine başına bela açmasın bu?
"Onlara acı falan çektirmeni istemiyorum, çektireceksem kendim çektiririm."
"Seni neden sevmiyorlar?"
"Bana başta saçlarımdan dolayı havuç derlerdi, sonrasında ses çıkarmadığımı fark edince farklı lakaplar taktılar, zorbalık yaptılar.. Her neyse, bu konuda konuşmayalım."
Ben hâla yüzüm dönğk yatark n bir anda arkamdan gelen hocanın sesi ile irkildim.
"Ne konuşuyorsunuz siz burada, dersimden daha önemli olan mesele nedir?"
Utançla hocaya döndüm. Chase fazlasıyla sinirliydi ve hocayı hiçte takıyora benzemiyordu.
"Özür dilerim hocam, arkadaş ülkeye yeni geldiğinden ona ülkemizden bahsediyordum. Bir daha dersinizi bölmeyeceğiz."
Hoca biraz dırdır ettikten sonra yanımızdan ayrıldı. Elimi çenemin altına koymuş hocayı dinlerken Chase'nin eli saçıma gitti ve saçlarımı toplayarak sırtıma sarkıttı.
"Sen, hayatımda gördüğüm ve görebileceğim en güzel saçlara sahip varlıksın."
Ufak bir şok geçirdim ve ona baktım. Gerçekten böyle mi düşünüyordu. Uatndığım için onunla öğlene kadar pek konuşmadık fakat sonrasında kendimi saçma bir olaya dahil edilmiş buldum.
"O olmadan kıpırdamam."
"Neden ki?"
O sırada araya girme ihtiyacı hissettim.
"Benim, benim onun yanında durmam gerekiyor."
Azra bana döndü, kollarını kavuşturmuş, böceğe bakar gibi bakıyordu.
"D-dedesi öyle söyledi."
Chase gülmemek için kendini zor tutuyordu.
"Dedesinden bana ne?"
"Uzun hikaye ama özet olarak onun yanından ayrılmamam gerektiğini çıkarmanız lazım."
Azra göz devirip Chase'in koluna girdi. Neden o Chase'e dokununca bu kadar sinirleniyordum? Chase kolunu sonunda Azra'dan ayırdı. Azra bana bakıp iğrendiğini daha çok belli eden bir ses tonu ile konuştu.
"Tamam, gelsin."
Eh, çok istiyorduk zaten bizde gelmeyi.
"Hazal, ben, ben üzgünüm. Yaptığımdan pişmanım."
Ah, Mert. Onu affetmemin imkanı yok. Kendime bir daha böyle bir kötülük yapamam.
"Yürü git Mert."
Adımlarımı hızlandırarak yürüdüğümüz yönün öbür tarafına geçtim. Chase yanından ayrıldığımı fark edince tekrardan benim yanıma geldi ve peşindekilerde onu takip etti.
"Bak. Vallaha pişmanım. Lütfen Hazal lütfen."
Bu sefer fısıldamamıştı. Ben ağzımı açmıştım ki Chase öne atıldı.
"Neden ondan özür diliyorsun? Ona zarar verecek bir şey mi yaptın?"
Mert yavaş yavaş yere çökmeye başladı.
"B-be-ben onun-"
Dilek öne geçti ve baklayı çıkardı.
"Onun başından aşağı çorba döktü. Sence de bunu hak etmiyor muydu Chase? Haha, yakında fark edersin zaten. Tek kelimeyle ah-ma-ğın teki."
Chase bana döndü. İlk olarak ürktüm. Gözleri alev almıştı sanki, sonrasında ise kolumu tuttu ve hızlı adımlarla yürümeye başladı.
"Chase"
Ona yetişemiyordum.
"Chase yavaşla."
Durmasını bekledim fakat bu sefer beni kucağına aldı. Utançtan suratımı ellerim ile kapattım.
"Chase, birisi görecek indir beni hemen!"
Kokusu burnumu ve sonrasında ciğerimi dolduruyordu. Hayatımda hiç almadığım bir koku beni neredeyse sarhoş edecekti.
"Bizi göremezler, ben görünmezim ve sende benimle temastasın, yani görünmezsin."
Ona baktım.
"Ama geçen gün elimi tutmuştun?"
"İstemediğim sürece kimseyi görünmez yapamam."
Şuan konuşmak istmediği çok belliydi. Sesi çok sinirli geliyordu. Beni nereye götürüyordu?
"Nereye gidiyoruz? Dersleri kaçıramam."
Okulun dışına varmıştık.
"Zaten dersleri dinlemiyorsun n-"
Konuşması bir anda durması ile kesildi. Kafasını sağa çevirmişti, benden kaçınıyordu. Bedeni titriyordu ve kasları gerilmişti.
"Chase iyi mis- Ah!"
Bir anda beni yere bıraktı. Yüksekten düştüğüm için kemiklerim sızlıyordu.
Yere oturdu ve elini cebine attı.
Kolye?
Cebinden çıkan kolye ile kaşlarımı çattım. Bana ihanet mi edecekti? Oysa ki ona güvenmiştim. Sesim titreyerekte olsa çıkmayı başardı.
"Neden Chase?"
Chase? Chase'nin olduğu yer boştu. Tekrar mı görünmez olmuştu? Olduğu yere elimi attım fakat ona ulaşamadım. Kolyeyi olduğu yerden alarak boynums astım. Uzun bir süre yerde oturmaya devam ettim ve yardımları reddettim. Gözlerim dolmuştu. Belkide çoktan ağlamışımdır?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEVİNDE
Romance"Eğer, o kolyeyi hiç bulmamış olsaydın, gözlerini, gözlerini asla görememiş olsaydım, saçlarına hiç dokunamamış, uyurkenki mucizevi güzelliğine hiç bakamamış olsaydım, nasıl yaşayabilirdim ki?"