0.7

38 6 0
                                    

Diğerleri gittikten sonra Jisung ile odada yalnız kalmıştık. Bir şey söylemek istiyor gibi bir hali vardı. "Jisung,istediğin gibi kızabilirsin bana. Haklısın." Jisung'un gözleri anında beni bulurken kafasını iki yana salladı. Elimi tutarak konuşmaya başladı:

"Sana kızmak istesem bile kızamıyorum. Bir suçun yok ki! Ama bana anlatmaman ya da söylememen çok koyuyor. Bırak biraz da ben üzüleyim. Bırak biraz da ben endişeleneyim. Arkadaşız biz. Öyle değil mi?" anında onayladım. Gözlerim dolmuştu yine.

"O zaman bundan sonra ne olursa olsun bana anlatacaksın söz mü?"

Her zaman böyle diyordu ve ben her zaman söz veriyordum. Tutuyor muyum orası tartışılır...

Yine onayladım.

Jisung, bir tur aileme saydırdıktan sonra bir tur da bana saydırdı.Ve ders bitene kadar uzun bir nutuk çekti.

Zil çalınca ikimizde revirden çıktık. Tabi ben Jisung'un yardımıyla çıkmıştım. Sınıfa varır varmaz klasik yerimize geçtik. "Yorgun musun? Aç mısın? Aşağı inelim mi? Hm? Ya da istersen buraya da getirebilirim? Hangisini istersin? Kantin daha güv-" gülerek Jisung'un sözünü kestim. "Kantine inelim. Hem Hyunjinler de merak etmiştir." gülümseyerek başıyla onaylamış,koluma girmişti.

Jisung'un yardımıyla kantine indik. Herkes yine bize bakıyordu. Yeonjun ile karşılaşmamız bir mucizeydi.

Yine her zamanki masada oturuyorlardı. Jisung anında adımlarını oraya yönlendirmişti. İkimizde oturduktan sonra hepsinin meraklı ve endişeli gözleri üstündeydi.

Benim için mi endişeleniyorlar?
Saçmalama Felix kim senin için enedişelenir?

Doğru... Kim benim için enedişelenir ki? Jisung hariç canım.

"Daha iyi misin?" dedi Hyunjin endişeyle. "E-evet." Neden yine kekeledim ben??? OFFF! "Ben sana yiyecek bir şeyler almaya gidiyorum. Dün yemedin zaten." ve ben bir şey diyemeden gitmişti.

"Jisung'un günlük rutini bu galiba." dedi Chan gülerek. Canımın acımasını umursamadam gülümseyerek onayladım. Garip bir şekilde güven veriyorlardı. Ya da ben öyle hissediyorum. Bilmiyorum. Belki de insanlara çok çabuk güvendiğim için de olabilir.

Ben düşüncelere dalmışken Jisung hemen yanıma gelmişti. Yine sanki kahvaltı sofrası kuruyormuş gibi aldığı şeyleri görünce 'Ciddi misin?' temalı bakışımı atmıştım. Bakışlarımı umursamdan meyve suyu kutusuna pipeti geçirip bana uzattı. "Bu sefer bitirmezsen bi daha senin idare etmem haberin olsun." dedi tehditkâr bir ses tonuyla.

"Ama ya!" diye sızlandım küçük bir çocuk gibi. "İtiraz yok. Onlar bitecek." ağzıma tıkıştırdığı simit ile susmak zorunda kalmıştım. Jisung ise zafer dolu gülümsemesini yüzüne yerleştirmişti.

"Eee sizden naber?" diyerek masadakilere döndü Jisung. "Öyle işte ne olsun." dedi Chan. "Aşk meşk yok mu yani?" Jisung bazen seni boğmak istiyorum canım arkadaşım. Ama bu soruyu bende merak ediyordum. Ehe-

"Ya talip çokta işte biz bakmıyoruz." Changbin egolu egolu konuşması gülmeme neden olmuştu. Ve bu da canımın acımasına. Cidden...

"Ya siz?" neden doğrudan oklar bize döndü şimdi? "Yani... Bende birileri var gibi..." Jisung bunu söylerken doğrudan Minho'ya bakıyordu cesurca. DOĞRUDAN NASIL BAKABİLİR YA???

Minho'nun yüzündeki mutluluk gözle görülür bir şekilde kendini belli ediyordu. Eğer ikisi sevgili olursa Jisung zorbalardan kurtulurdu. Çünkü Minho onu korurudu.

Hyunjin de beni sever mi böyle?
Seni kim sever Felix? Ailen sevmemiş.

Aklıma dolan düşünceler yüzümün düşmesine neden oldu. Ailem beni sevmezken Hyunjin neden sevsin ki? Belki Jisung bile bana acıdığı için arkadaş gibi davranıyordu.

you are my savior angelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin