0.2

66 12 3
                                    

Hyunjin ve arkadaşları sınıftan çıktıktan sonra biz de sıraya geçtik. Test kitabını nasıl düzeltebiliriz diye düşünmeye başladık. Eğer düzeltemezsek kesinlikle sicardim üstüne kendimi açıklayayım derken sıvardım. Hoş kendimi açıklamama da izin vermezlerdi ama olsun...

Jisung sürekli bir şeyler öneriyor ben ise ağlamamak için zor duruyordum. Hiç bir öneri bu test kitabını eskisi gibi yapmayacaktı. Yani bundan kurtuluşum yoktu...

"Ji..." titrek sesim jisung'un endişelenmesine neden oldu. "Dur,dur ağlama! Bulacağız bir yolunu."
"Bulmayacağız..." diye mırıldandım. Sesim çok az çıkıyordu. Çünkü ağlamanın eşiğindeyim! Sabah sabah uğraştığım şeye bak! Cidden...

"O zaman... Ne yapacağız?" dedi korkak bir tavırla. Cevabını biliyordu oysa...
Yüzümde oluşan buruk tebessüm ile yanıtladım;
"Cezamı çekeceğim."
Jisung'un anında yüzü düştü. Benim yüzümden üzülüyordu. Yine,yeniden ve tekrar...

Anında gözlerimi sildim. Neşeli bir ses tonuyla "Aman boş ver! Daha sonra düşünürüz!"
Eve gidene kadar bunu düşüneceğim...

Jisung her ne kadar ikna olmasa da benim test kitabını kapatmam ile birlikte onaylamak zorunda kaldı.

Sessiz sessiz durmaya devam ederken zilin çalması ile ikimizde kendimize gelmek zorunda kaldık.

Dersi her zamanki gibi pür dikkat dinlemiştim. Kafamı meşgul etmenin en iyi yolu buydu çünkü...

Ders biter bitmez test kitabını çantama atmış,bir miktar para aldıktan sonra da Jisung ile sınıftan çıkmıştık.

Keşke çıkmasaydık.

Yeonjun ve onun iki aptal arkadaşı önümüzü kesmişti. Jisung her ne kadar korkmuyor gibi gözükse de en az o da benim kadar korkuyordu.
"Nereye böyle? Yeni arkadaşlarınızın yanına mı yoksa?" dedi alayla. Keşke yumruk atabilecek cesaretim olsaydı.
"Derdin ne?" Jisung buz gibi sesiyle konuşmuştu. Şu an hem cool hem hot görünüyordu.

"Vay vay... Küçük sincap cesaretlenmiş bakıyorum." yine alayla konuşmuştu. "Hım, cesaretlendim napıcaksın?" Jisung biraz fazla cesaretlendin sanki...
"Bak bakalım ne yapıyorum." bunu demesinin hemen ardına da Jisung'un saçlarından tuttuğu gibi havaya kaldırmıştı. Çok fazla yüksek değildi ama olsun. Canı açıyordu ve ben hiç bir şey yapamıyordum. Çünkü iki aptal arkadaşı beni engelliyordu. Ve ben yine ağlıyorum. Her zamanki gibi...

"Fazla cesaretin zararlı olduğunu hala bilmiyor musun Ji?" Yeonjun o iğrenç ifadesi ile konuştuğunda Jisung görmüyordu onu. Sadece çırpınıyor ve göz yaşı döküyordu. Benim gibi...

Yeonjun, Jisung'u sertçe yere bıraktığında Jisung acıyla inledi. Benim tek yaptığım ise göz yaşı dönmekti.

Zayıf olmaktan nefret ediyorum.

Beni tutan arkadaşları beni adeta fırlatmıştı. Gram umrumda değildi canımın yanması. Şu an tek odağım Jisung.

Etraftaki gözler durmadan bizi izliyordu. Tiyatro oynuyoruz sanki amk.

Yeonjun'un gidip gitmemesini umursamadan kalkıp Jisung'un yanına gittim. " Çok acıyor mu?" dedim endişeyle. Sesim titremişti yine...

Jisung, olumsuz anlamda kafasını sallayıp ayağa kalktı. Bende onunla birlikte ayağa kalkıp koluna girdim. Ne olur ne olmaz canım.

"Felix yürüyebiliyorum. Abartma." Jisung'un dediğini görmezden gelerek kantine ulaştım. Tanıdık bedenler ile beklemeden oraya ilerledim.

"Ne oldu?" dedi Minho endişeyle. "Ye-" Jisung yüzünden susmak zorunda kalmıştım. "Bir şey olmadı. Felix abartıyor." gözlerimi devirip yanına oturdum.

you are my savior angelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin