(4) Nefretin Esiri

95 6 1
                                    

Atlas Gizay
Kapının yumruklanmasıyla yerimden kalktım. Saat daha erken sayılırdı. Bu saatte kızlar gelemeyeceğine göre abim ve Kaya kardeşler evde olduğundan elime silahımı aldım. Eğer bir düşmansa öldürmeyecek fakat ona zarar verecek bir atış yapacağım. Kapıyı açacağım sıra Evren benden hızlı davranıp kapıyı açtı. “Siz! Ne istiyorsunuz?” Evrenin sesi öfkeli çıkmıştı. Gelenler kimdi? “Gizay’ı buraya çağır yoksa kafana sıkmaktan çekinmem Kaya!” Bu ses Baran Dinçer’e aitti. Neden buraya gelmişlerdi ki? “Size inanmıyorum, ne istediğinizi söyleyin.” Evren ve İzem Kaya küçüklüğümüz den beri bizimleler. Evren kendi abime nazaran beni daha çok koruyordu. Abime göre daha iyi abi diyebilirim.

“Gizay’ı istiyoruz, eğer onu çağırmazsan kafana sıkar gidip içeriden zorla çıkartırım onu! Sabrımı sınama Kaya!” Baran fazla öfkeliydi anlaşılan. Beni istemelerine bulabildiğim mantıklı cevap ya Elzem’e verdiğim mektubu onlar okudu ya da Elzem okuyup beni istedi. Evren’in koluna dokunup bana dönmesini sağladım. Baran dengesizin tekiydi. Eğer Evren istediğini yapmazsa onu vurmaktan çekinmez. “Ben hallederim, sen abime bir şey söyleme yoksa Baran değil ben seni vururum!” Abime gidip Dinçerlerin beni kendi isteğimle alıp götürdüklerini söylerse abim öfkelenip Dinçerlerin evine saldırabilirdi. Ağzını kapatmazsa bana olacak bir şey yoktu Dinçerlere olacaktı fakat artık bizim yüzümüzden Elzem’in zarar görmesini istemiyorum. Evren ağzını kapalı tutsa yeter.

Evren kenara çekilince kapıya ben çıktım. Atilla da Baran’ın yanında gelmişti. Anlaşılan verdiğim notu okuyan Elzem. Yine de ikisinin gelmiş olması hiç güven vermiyor. “Baran, Atilla? Siz ikinizin burada ne işi var?” Baran sorulardan sıkılmıştı anlaşılan baş ve işaret parmağı ile burun kemerlerini sıktı. Atilla’ya bakıp konuşmasını istedi. “Bizimle geleceksin Han!” Omuz silktim. Gideceğim onlarla fakat ikisini de süründürmeden olmaz. Sonuçta ben öldürmem, süründürürüm!

“Sizinle neden geleceğim Atilla?” Baran her an üzerime atlayabilirdi. Aklıma gelenlerle dudaklarım kıvrıldı. “Ne istiyorsun Han?” Atilla bunalmış bir halde sorduğu soru ile daha çok sırıttım. “Elzem’in telefon numarasını vermenizi istiyorum, birde beni neden götürdüğünüzü söylerseniz sevinirim.” Baran sinirle yakama yapıştı. “Bana bak hergele bize zorluk çıkarma ve yürü!” Kendimi Baran’dan kurtarıp üzerimi düzelttim. “Soruma cevap ve Elzem’in numarası olmadan bir yere gitmem hatta abimi çağırmamı ister misin Dinçer?” Baran öfkeyle bana bakıyordu. Sanırım abimden korkuyor. İçeride abim olmasa bende onlardan korkabilirdim. Elzeme nazaran ben kendi abime o kadar güvenmiyorum. Bunları görse ve ben o sırada vurulmuş olsam gözü beni yine görmezdi.

“Atilla şu pisliğe istediği şeyi ver sorunun cevabını da!” Baran fazla öfkelenmişti. Ben istediğim olmadan bir yere gitmem. Atilla Elzem’in numarasını verip meraklı gözlerle bana bakıyordu. Kardeşini ufak bir korkutacağım o kadar. “Elzem çağırdı seni, eğer biz gelmeseydik o gelecekti.” Tam da tahmin ettiğim gibi Elzem mektubu okumuş ve beni çağırıyordu. Mektupta gerçeklerin yazmadığını gördüğünde eminim sinirlenmiştir.

“O kadar da açmana gerek yok Atilla!” Atilla homurdanarak arabaya doğru gittiğinde Baranın gözleri üzerimdeydi. Onlara hâlâ güvenmiyorum! “Önden ben giderim, kendi arabamla!” diyerek garajdan arabamı çıkarıp yola koyulduk. Yol uzundu Dinçerlerin evi ile bizim evimiz arasında uzun bir yol. Bu yol bitse de Elzem’in bana olan o bakışları nedense hiç değişmiyor. Elzem’i düşüncelerimin derinliklerine iterek arabaya odaklandım. Elzem beni çağırmışken kaza yapmak istemem.

Elzem Elis Dinçer                                                                                                                                                                                                                                                      Bir saatin ardından araba sesleri ile cama çıktım. Gelmişlerdi! Aşağı kata indiğimde abimler ve Atlas içeri yeni girmişti. Atlas’ın kolundan tutup yukarı doğru sürüklerken Baran abimin sesini duydum. “Seni bu hale getiren birini ayaklarına getirdiğime inanamıyorum!” Beni en çok kendisi yıpratıyorken söyledikleri gereksiz duyardı. Abime döndüm. “Beni bu hale bir defa getiren Atlas’a kızdığın gibi defalarca bu halde sebep olan kendine de kızabilsen.” Yukarı çıkmaya devam ediyorduk ki abim tekrardan konuştu. Bir sus artık abi! “Burada konuş kardeşim, yoksa sana ceza vermek zorunda kalırım.” Sinirle abime bakarak omuz silktim. Ceza ile beni fikrimden vazgeçiremezdi.

İntikam Ateşi (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin