(15) Sis Bulutu

35 2 0
                                    

t.A.T.u - All The Things She Said

Atlas dönüş yolunda çıtını bile çıkarmamıştı. Eve geldiğimizde yüzüme bile bakmadan eve girdi. Susması benim için daha iyi olmuştu. Atlas içeri girdiğinde Atilla abim yanıma geldi. "Afacan? Ne yaptın çocuğa suratı beş karış." Bir şey yapmamıştım. Omuz silktim. Yukarı çıktım abimde peşimden geliyordu. Odama girip yatağıma oturduk. "Neyi var bilmiyorum abi teslimatı yaptığımızdan beri ağzını bıçak açmıyor." Söylediklerim ile abim sırıttı. Bunda gülecek ne vardı?

"Ondan hoşlanıyor musun?" Sorusu ile tiksinerek yüzüne baktım. "Hayır abi bu imkansız ben aşık olmam, olamam!" Kararlı şekilde söylediklerim abimi yine güldürdü. "Bu lafı sana yedirmeyi çok istiyorum afacan." Yüzümü ekşittim. "Saçmalama abi. O bağımlı hoşlantı listemde dahi olamaz!" Abim tekrar güldüğünde somurttum. "Onada böyle söyledin değil mi?" Sorduğu soru ile afalladım. Bunu nerden bile bilirdi ki? "Abi bunu nasıl anladın?"Sorun ile yine güldü. Bunu anlamış olmasının imkanı yoktu.

"Olayı baştan anlat afacan." Dediğini yapıp olayı baştan anlattım. "İyi de abi böyle demem ile ne alakası var, ne yani benden mi hoşlanıyor?" Bir dakika ne, dediğime üzülmesinin tek sebebi bu olamazdı herhalde, hadi canım bu bir şaka olmalı? "Belkide hoşlanıyordur Elis. İnsanlara zehirini yaymayı bırakıp etrafındakilerin seni sevmesine izin verebilirsin, insanları sevebilirsin." Son noktayı koyup odamdan çıkıp gitti. Hadi ama neden herkes bana zehirli olduğumu söyleyip duruyor ki? Sanki ben bir yılanım etrafımdaki herkesi sokarak öldürüyorum. Pes doğrusu ben öyle biri değilim. Abim çıktıktan sonra Feriz'in verdiği hançeri koleksiyonumun içine yerleştirdim. Çıkardığım kıyafetleri tekrar giydim. Atlas'ın kıyafetleriydi. Kendi kıyafetlerim ile zaman kaybedemezdim. Odadan çıktım ve Atlas'ın odasına girdim.

"Ne var Elis?" Atlas genelde beni sinirlendirmek için Elis derdi fakat bu sefer kendisi sinirliydi. Zayıflık mı bilmem ama onun bana Elis demesimi sevmediğimi bildiği halde böyle seslenmesi bana karşı kullanabileceği anlamına gelmiyordu. Yaptığı büyük bir hata! "Ne zamandan beri Elis diyorsun bana, ölmemi mi istiyorsun?"

"Evet, bazen!" Sinirden bağırdığında göz devirip tekrar ona döndüm. Ben de ölmek istiyordum, ama bana izin vermiyorlar. Düşmanım bile. "Üzgün olduğumu söylemek için geldim." Alayla sırıttı. "Sen üzgünsün öyle mi? Güldürme beni! Kalp kırmayı seviyorsun, kendi hayatın gibi etrafında ki kişilerinde acı çekmesi hoşuna gidiyor!" Hiçbir şeyden haberi yoktu. Ne söylediğini bilmiyordu bile. Kimsenin kalbini kırmak niyetinde değilim, etrafımda ki kimsenin!

"Üzgün olmamın neresi yanlış Atlas?" Alayla güldü. Neye bu kadar öfkeliydi bilmiyorum ama öfke problemi yaşadığı ortadaydı. Sinirli olmadığıma dua etsin, eğer bende öfkelenirsem burada mağdur yine Atlas olurdu. "Üzgün olman, kırılan bir kalbi tamir etmez!"

Ama benden bunu duymak istiyordu. Üzgün olduğumu. Benim de üzülebileceğimin farkında olmalıydı. "Kalbini kırdığım için üzgünüm Atlas. Neden bu kadar sinirlendiğini anlamıyorum?"

"Anlamazsın sen, kalpsiz, duygusuz, hiç bir şey hissetmeyen bir insansın! Acıyor musun? Sırf beni üzdüğün için bana mı acıdın? Asıl kime acıman lazım biliyor musun? Lanet olası bu hayatına Eli-" Öfkeliydi ve bana istediği şekilde hakaret edebilirdi fakat zayıflıklarımı bana karşı iki defa kullanarak hata ediyordu.

"Bir daha zayıflıklarımı üzerimde kullanayım deme Atlas Gizay! Kendine gel, ayağına özür dilemeye geliyorum, üzgün olduğumu söylüyorum. Seninle kavga etmeye gelmedim ben!" Bağırdığımda kendisine gelmiş olacak ki hızla yatağa oturdu. Öfkeliyken onu sakinleştirirdim fakat öfkesini benden çıkarmasına katlanamam. Bunu zaten çok defa yaşadım.

İntikam Ateşi (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin