Sıradan ~Nova~

51 2 0
                                    

"Lucy!
Hey Lucy! Sanırım biraz hava almaya ihtiyacım var. "

Ah Tanrım! Bu yüksek seste ve kalabalıkta Lucy'nin beni duyması bir mucize olurdu. Atmosfer ilk bakışta eğlenceli gibi gözüküyordu. Sürekli dans eden bir kitle vardı. Garsonların elindeki tepsiler bir dakikadan fazla dolu kalmıyordu. Kulağımda rahatsız edici bir uğultu oluşturan müzik, aynı zamanda beni harekete geçirmek için tetikliyordu. Sol tarafta krem rengi deri koltuklarda bir saati aşkın süredir öpüşen sevgililerden hiç bahsetmiyorum. Kesinlikle mide bulandırıcılar.

Lucy ile konuşamayacağımı anlayınca o kendini çoktan müziğin cezbeden ritmine bırakmıştı. Ben ise kendimi çevresini eleştiri yağmuruna tutan yanımı bir kenara bırakıp çıkış kapısını aramaya koyuldum. Burasının büyük ve pahalı bir yer olduğunu resmen içerideki kalabalık hiç konuşmadan bağırıyor gibiydiler. Çıkış kapısını bulunca yüzümde bilinçsizce bir gülümseme belirdi.

Ellerimi göğsümde buluşturup ara sokaklardaki o karanlık başı boş çöp konteynerlarını izlemeye koyuldum. Şehir büyük ve dikkat çekiciydi. Gökdelenlerin, mağazaların ışıkları gökyüzündeki yıldızları görmemi engelliyordu. Soğuğun etkisiyle nefeslerim buhara dönüşüyor ve şehrin pis havasına karışıp gidiyordu. Ben şehiri ilk defa görüyormuşum gibi incelerken, içeriden çıkan kişilerin parfüm kokusundan erkek oldukları anlaşılıyordu. Kokuyu daha iyi alabilmek için derin bir nefes aldığım sıra soğuk hava içime beton etkisi yaratmıştı bile. Koku her dakika yoğunlaştığında bana doğru geldiğini anlamıș olmalıyım ki refleks olarak aniden arkamı döndüm. Aramızda bir adım dahi olmayan o muhteşem kokunun sahibinle gözgöze geldiğimizde kulağımda birden çok şarkı çalmaya başladı.

"Gözleri" diye geçirdim içimden. "Ne kadarda etkileyici"

Renkli degillerdi. Sıradan kahverengi fakat parlak ve dikkat çekici gözleri vardı. Benden 9 veya 10 santim uzun olmalıydı. Koyu dalgalı saçlarını bir yana doğru atmıştı. Yapılı bir vücudu olduğu üstüne ne giyerse giysin gözden kaçmıyordu.

Ben onu büyülü bir edayla izlemeye dalmışken ellerini göğsünde buruşturup;

"Önümden çekilecek misin? diye sormasıyla kendime geldim. "Bütün gece burda bekleyemem!" Yüzüme şaşkın bir ifade takınıp "Aferdersin. Sadece dalgınım." demeyle yetindim.

Agresif tavırlarıyla içeride kötü birşey yaşamış olabileceğini düşündüm.
Belkide kız arkadaşının aslında azılı bir seri katil olduğunu öğrenmiştir. Yada en sevdiği dizi sezon finaline girmiştir. Yanımdan öylece yürüyüp geçerken kafamı onun gittiği yöne çevirdim. Deri ceketinin cebindeki sigarayı ve gecenin bu kör karanlığında bile parlayan metal çakmağını çıkarttı.
Dumanı içine çektiğinde ayrı bir havaya bürünüyordu.

Aniden adımın anılmasıyla irkildim. Lucy arkamdan seslenip dikkatimi onun üstüne çekmişti. "Burada ne yapıyorsun Nova?"
"Hava almaya çıktım" diye yanıtladım. Ve geç olduğunu gitmek istediğimi belirttim. Lucy çantasını almak için içeri girdiğinde, adını bilmediğim o mistik gözlere sahip çocuğa doğru bir kez daha daldım. Bu kadar etkilenmemin sebebi sadece gözlerimiydi? Onu bana çeken ne vardı?
Ben içimdeki sorulara dalmışken koluma girip beni taksiye yönelten Lucy'e baktım. Mide bulandırıcak kadar bira içmişti. Parfüm kokusunu bastırıp üstüne çıkmıştı.

Sabah uyandığımda gecenin uğultulu gürültüsünden oluşan baş ağrıma merhaba dedim. Kalkıp elimi yüzümü soğuk suyla yıkadıktan sonra perdeyi aralayıp dışarıya bir göz attım. Bayan Under yine bu sabah balkonundaki kedisini beslemekle başlamıştı güne. Caddeye bir göz attıktan sonra birşeyler atıştırmak için mutfağa gittim. Bir bardak süt ve birkaç kurabiyeyi atıştırırken gazetedeki iş ilanlarına bakmayıda ihmal etmedim.

Ailem ben çok küçükken evde çıkan bir yangından dolayı ölmüştü. Beni 5 yaşından itibaren büyük teyzem Cristina büyütmüştü. Fakat üniversiteye geçince artık kendi başıma yaşayabileceğimi düşünüp Manhattan'a taşınmıştım. 2 senedir Cristina teyzemin bana gönderdiği paralarla kiramı ödüyor, yemek ihtiyacımı karşılıyor ve bazen Lucy'nin zoruyla alışverişe gidiyordum.

Elimdeki gazeteyi tekrar masanın üzerine bırakıp üstüme düzgün birşeyler giymek için odama doğru yöneldim. Akşamdan kalmış makyajım, yüzüme bakınca bende cadılar bayramına hazırlanmış hissi yaratmıştı. Yüzümü yıkarken anidem telefonumun garip zil sesiyle irkildim. Elimdeki havluyla alel acele içeriye gittiğimde arayanın Patch olduğunu gördüm. Telefonu açtığımda efendim dememi bile beklemeden Patch konuya atıldı. "Haftasonu 1 haftalığına kamp yapmaya gidiyoruz. Ve sende geliyorsun itiraz kabul etmiyorum Nova." Bu çocuğun emir verir gibi konuşması sürekli boyundan daha büyük olan egosuna bağlıydı. İtiraz etme gereği duymadan nerde buluşacağımızı ve saati konuşup telefonu kapattım. 1 haftalık hava değişimi banada iyi gelebilir diye düşündüm. Hayatım monotonluğundan ödün vermiyordu. İyice asosyalleşmekte istemiyordum.

Merhaba hikayenin çok sıradan gittiğinin farkındayım. Fakat daha başlardayız. Karakterlerin kişiliklerini tam oturtmaya çalışıyorum. Bidaha ki bölümde artık olayların içine giriyoruz.
Medyada Nova var. Nova için oyuncuyu Baja Miller olarak uygun gördüm. Okurken küçük bir yorum bırakmayı ihmal etmeyin. Şimdiden teşekkürler :))

NOVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin