Silahlı dedektiflik ajansı içerisinde yaşanan küçük çaplı hayalet sorununun nedenini hiçkimse bilemiyordu.
Yosano bu sabah bir değişiklik yapıp ajansa ilk gelen kişi olmuştu. Karşısında yarı saydam bir Dazai görmeyi o da beklemiyordu tabii.
İlk başta hayal gördüğünü sandı. Sonuçta ölü birisinin halüsinasyonunu görmek çokta anormal birşey değildi. Kafaya takmayıp görmezden geldi. Revire girip aletlerini temizlemeye başladı.
Ancak duyduğu küçük çaplı çığlıkla yerinden sıçrayıp ofise koştu. Bu Atsushi idi. Karşılarındaki Dazai silüeti ise onlara şaşkınlıkla bakıyordu.
•••
"Ben mi?"
Atsushi-kun parmağı ile Yosano-sensei'ye beni işaret ediyor. İkiside dehşet içinde görünüyorlar.
Kısa süre sonrasında ajanstaki herkes gelmiş, başıma toplanmışlardı. Anlaşılam Ranpo-san bile bunu beklemiyordu.
Onlara söyledim. Sürekli söylüyorum. Hatırlamadığımı söylüyorum. Ama başımda bana bağırıp neden yaptın diyorlar. İnsanları anlayamıyorum. Neden beni dinlemiyorlar?
Sadece ruhsuz bir ifade ile onlara baktım.
Sanırım hâlâ hayattayım.
Kalkıp ağlayan Atsushi ve Kyouka'nın yanından geçtim. Ajanstan çıktığımda herkes öyle şaşkındı ki beni durdurmaya cesaret edemedi.
Sadece evime gidip dinlenmek istiyorum. Son zamanlarda olan olaylar hakkında hiçbir fikrim yok. Kafaya takmamaya çalışıyorum ama bu çok zor.
Eve gittikten bir süre sonra Atsushi kapımı çaldı. Kapıyı hafifçe açıp aralıktan ona baktım.
İlk işi eve girip bana uzunca sarılmak oldu. Ne yapacağımı bilemedim. Ne yapmaya çalışıyor?
Sanırım karşılık vermeliyim.
Elimi başına koyup bembeyaz saçlarını okşadım. Kafasını kaldırıp bana baktı.
"Gerçekten hiçbirşey hatırlamıyor musun Dazai-san?"
"Hayır."
Kısa ve net bir cevap.
"Bir gün önce cenazenize gittim Dazai-san. Sen ölmüştün."
"Sorun yok Atsushi-kun. Bende bir an öyle sandım. Ama bak buradayım işte."
"O zaman ölen kişi kimdi? Otopsini bile yaptılar. Senin hayatta olman imkansızdı. Cesedini gördüm. Parçalara ayrılmıştın."
Bunları söylerken yine ağlamaya başladı. Neden ağladığına dair hiçbir fikrim yok. Arkamdan birileri belki üzülebilir. Ama benim gibi birisi ölünce ağlayacak birilerinin olacağını düşünmezdim.
"Haklısın. Ben de gördüm. Parçalara ayrılmış bedenimi dışarıdan gördüm. O günden beri dolanıyorum ama birkaç saat öncesine kadar kimse beni göremedi."
Atsushi şu anda bir koltukta oturuyor. Karşısındaki koltuğa oturdum ve onunla olan konuşmama devam ettim. Bir süre sonrasında Kunikida-kun ve Yosano-sensei de yanımıza gelmişti.
Benim karanlık ve dağınık evim yerine bir kafeye gitmeye karar verdik ve Uzumaki Kafe'ye doğru yola çıktık.
Cam kenarındaki boş masalardan birisini seçtik ve oraya oturduk. Garson yanımıza geldi. İlk önce Atsushi-kun dan sonra Tanizaki-kun dan daha sonrasında ise Yosano-sensei den siparişleri aldı ve gitti.
Neden bana sormadı?
Şu anda hepimizin kafasındaki tek soru buydu.
"Belkide garson artık çifte intihar teklifinizden sıkıldığı için sizinle konuşmaktan çekinmiştir."
Tanizaki-kun'un bu yorumu keşke doğru olsa diye geçirdim içimden. Ama bu oldukça mantıksız. Garson benden çekinse bile işini yapmak zorunda.
Tek bir ihtimal kalıyor.
"O beni göremiyor."
(DÜZENLENDİ - 10/11/23)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D.E.A.D. | Bungou Stray Dogs
FanfictionSanırım kendimi öldürdüm. Yerde duran cesede bakıyorum. Üstündeki bandajlar tamamen kırmızıya boyanmış. Yüzü tanınamayacak halde. Bu... Benim bedenim mi? __________________ 🥀Kesinlikle ship kitabı değildir 🥃Dazai Osamu~ 💉Kan, intihar, kendine zar...