Geçirdiğim basit bir hastalık değil. Tanrı beni öldürdü, sonra önceki halimden tamamiyle değişik bir insan yarattıktan sonra tekrar canlandırdı
~•~
Garip gelebilir, ama bazen kendimi bir nehirdeki su damlası gibi hissediyorum. Her şey akıp giderken ben sadece onlarla birlikte sürükleniyorum. Nereye gideceğim veya ne olacağı belli değil. Ama son kavramı artık benim için bir anlam ifade etmiyor.
Aklımı kaybettiğimi hissediyorum...
Aylardır evimden dışarı çıkmadım. Hatta odamdan çıktığım zamanlar bile sayılı olabilir. İnsanların arasına adım atacak cesarete sahip değilim. Tüm günümü penceremden aşağı bakıp yukarıda dönen parlak küreleri, aşağıda dans eden korkunç insancıkları ve onların canavarlıklarını izleyerek geçiriyorum.
Sadece merak ediyorum, bu insanların yaptığı canavarca şeyler, benim insanken yaptıklarımı geçebilir mi? Gün boyu küçük odamın camından görünen yüzlerce insana bakıyorum. Geçen her çocuğun, her kadının ve erkeğin gözlerindeki parlaklık dikkatimi çekiyor. Hepsinin yüzünden okunan bir duygu ifadesi var. Hepsi insan olduklarını düşünen canavarlar.
"Dazai-san, bir yere gitmek istemez misin?"
Çocuk bana endişe ile bakıyor. Her zamanki saf hali. Ölmeden önce ona bu kadar saf olmamayı öğretmem gerekiyordu...
"Ayrılmaya ihtiyacım yok."
"Biraz dışarı çıkmaya ihtiyacın var. Hem Kenji-kun'da bizimle gelir. Lütfen Dazai-san..."
Bana solgun kedi gözleri ile bakıyor. Orada en küçük bir umut parıltısını görebiliyorum. Son umudu. Sadece benim iyi olmamı istiyor. Her ne kadar en azından yaşamda yalnız olmadığımı düşünüp az da olsa kendimi teselli edebilmek için benim gibi boş gözlere sahip bir çocuk arasam da, bu çocuğu umudunu yitirmesine izin vermem, veremem.
Bu çocuk olmaz...
-. . -.. . -. / .... . .-. / -.-- . .-. / -.- .. .-. -- .. --.. .. ..--..
"Sadece kısa bir süreliğine."
"Gerçekten mi Dazai-san! Hemen Kenji-kun'u çağırıyorum!"
Atsushi-kun'un heyecanlı tavırları beni neredeyse gülümsetecekti. Her ne kadar benim hayatım utanç dolu ve acı bir son bulmuş olsa da, onun benim sayemde böyle gülümseyebildiğini düşünmek o soğuk boşluğu biraz da olsa ısıtıyor.
"Tamam, tamam. Git hadi."
Koşarak odadan ve ardından evden çıkıp daha küçük olan çocuğu çağırmaya gitti. Sonuçta Kenji-kun hâlâ telefonların nasıl çalıştığını kavrayamadığı için onun yanına gitmeden haber veremez.
-.-.. --- -.- / ..-. .- --.. .-.. .- / -.- .. .-. -- .. --.. ..
Bunu fazla sorgulamayacağım. Yani sanırım...
Uzun süre sonra sahip olduğum 'karanlık' odadan çıktığımda evimin diğer odalarını yeniden keşfetme ihtiyacı duydum. Etraf tamamen düzenliydi. En küçük toz tanesi bile görünmüyordu. Bunun Kunikida-kun'un işi olduğu açıkça belli.
Çakıofzaımzklrı
Neler oluyor?
Yerdeki kanlar hep burada mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D.E.A.D. | Bungou Stray Dogs
FanfictionSanırım kendimi öldürdüm. Yerde duran cesede bakıyorum. Üstündeki bandajlar tamamen kırmızıya boyanmış. Yüzü tanınamayacak halde. Bu... Benim bedenim mi? __________________ 🥀Kesinlikle ship kitabı değildir 🥃Dazai Osamu~ 💉Kan, intihar, kendine zar...