6. Seviye

60 3 3
                                    

Bölüm biraz gecikti, kusura bakmayın. İyi okumalarrr!

...

"insanın karakteri, en çok neye güldüğünden belli olur."

Johann Wolfgang von Goethe

...

Yazardan...

"Hayatları karartılar, adını şaka koyarlar. Gülüşünüzü çalar, gülüşü kendilerine saklarlar."

Sene 2009.

Kurucu adını alacağından haberi olmayan genç derin bir nefes alarak düşünmeye başladı. Annesi onu ofisine çağırdığında 15'ti yaşı. Titrek dizleriyle yavaş yavaş annesinin ofisine doğru yürüyordu. Hayatta en korktuğu ama örnek aldığı annesinin yanında durmak bile ürkütüyordu onu. Gelecekte onun gibi olmak istiyordu.

Genç adam kapıya geldiğinde korkuyla yutkundu. Kapıyı iki kere tıklatırken nefesini tutmuştu.

"Gel oğlum." diye neşeli bir ses duydu genç. Gözlerini kırpıştırdı. Gülmesi daha da korkunçtu. Bu hastalıklı bir neşeydi. Bu neşeye kanmak aptallık olurdu, genç bunu iyi biliyordu.

"Anne, beni çağırmışsın?" Adam sorusunu oldukça sert sormaya özen gösterdi. Herkesin annesi çocuğunu tek bakışından tanırdı. Şanslıydı ki, annesi onu tanıyabilecek kadar çok zaman geçirmemişti onunla.

"Buraya gel." dediğinde gülümsemesi kulaklarına varacaktı. Adam kararlı adımlarla annesinin kurulduğu yönetici masasının önündeki iki sandalyeden sağdakini seçti ve yerleşti.

"Bir sorun mu var?" diye tek kaşını kaldırarak sordu genç adam. Kadın daha çok gülümsedi. Genç her saniye daha fazla gerilmeye başlıyordu.

"Normalde bunları sana 18 yaşında anlatmalıydım ama," dedi ve gülüşünü bozmadan önündeki kağıtlara kısaca göz attı. "Artık bilmende bir sakınca görmüyorum." adam tepkisizce annesin izlemeye devam etti. "Senelerce büyükbaban ve ben bir proje üstünde çalıştık ama bu projeyi hayata geçirmek sana düşüyor. Proje için bütün hazırlıkları ben hallettim, büyükbaban da bunun planını oluşturdu. Sıra sende ve hayata geçirme görevi de." Genç adam devam etmesine izin vermeden sözünü kesti.

"İstemiyorum."

Genç annesiyle çok zaman geçirmemiş olabilirdi, lakin genç annesini iyi gözlemlemişti. Her şeyde başarılıydı ama en önemli şeyde değildi, aklı kalbine karşı gelmiyordu. Genç kendi kalbini bile öldüremeyecek kadar duygusaldı. Duygusallık iyiydi lakin alacağı önemli makam için duygu kelimesi bile zehir gibiydi.

"Ne?" Kadın şokla sesini yükseltti. Bunu fark ederek boğazını temizleyip daha sakin bir tonda devam etti. "Neden?"

"İstemiyorum." diye tekrar etti genç daha kararlı bir sesle. Annesi ılımlı olmaya çalışarak gözlerini yumdu. Ilımlı oluşları sadece genç adama istediğini kabul ettirene kadar sürecekti ve genç bunu iyi biliyordu.

"Bende istememiştim tatlım." diyerek oturduğu yerden kalktı annesi. Gülüşünü bozmamak için kendini fazlasıyla zorluyordu ve yine anlıyordu bunu genç, adam annesini iyi tanıyordu. Gerilmeye başlasa da sesini çıkarmadı genç. Kadın oğlunun önündeki sandalyeye oturdu. "Bak bana," dedi gözlerini oğlundan bir saniye olsun çekmeden.

Genç adam sesini çıkarmadan annesine bakmaya devam etti. Cevabı belliydi, hayır.

"Bende istemedim ama zorundaydım. Sevdim sonra bu işi. İnan bana sende seveceksin." Kadın cevap alamayınca gülüşünü hızla bozdu ve oğluna saf bir nefretle baktı. "Eğer kabul etmezsen sıra kardeşine geçecek ve sıranın ona geçmesi için bir abisi olmamalı. Her zaman sıra en büyük çocuğa geçer ve o da sensin. Kabul etmezsen senin var olmaman gerekiyor. Seçim senin." Kadının ima ettiği şey çok açıktı. Sıranın kardeşine geçmesi için ölmesi gerekiyordu. Kardeşi onu öldürecekti. Ölmek istemiyordu. Kabul edecekti. Yutkundu sertçe ve annesi dediği kadını iğrenerek süzdü.

HayatbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin