7. Seviye

51 3 2
                                    

"Öylesine güzel seviyorum ki seni. Öylesine saf, öylesine derin ve öylesine değil."

Özdemir Asaf

...

"Omuzundan kan akıyor," diye fısıldadı derin bir sesle, Koray.

Hayır akmıyor, o kan değil. Kan bu değil, kan... kan acıtır. Kanlar hep acıtır. Kanın kendisi acıtmaz, kan akması için yaranın açılması gerekir. Yara da acıtmaz ki, yaranın açılışı acıtır. Hayır! Hayır... kendimi kandırmamalıyım, yaranın açılışı bile acıtmaz aslında, yarayı açan acıtır, o kişiye duyulan güven acıtır. Aslında hep, her şey güvene bağlıdır.

Güven; olmazsa olmaz olan ve hiç var olamayan o duygu.

Güven de acıtmaz aslında... İnsanın canını acıtan kendi değil midir aslında? Kendi canını kendine ait düşünceler yakar. O düşünceleri sende uyandıran kişi sanırsın canını yakan lakin senin duyguların seni yakar, seni mahveder. Bu duygular bazen katilin olur ki kanını akıtır, ya da yaşatır ve o acıyı sana hissettirenin ruhunu karartır.

"Evet," diye mırıldandım duyduğundan şüphe ettiğim bir sessizlikte. Nefesim boğazımda kayboluyor ve ciğerlerime sanki bıçak saplıyordu. İyi değildim. Kesinlikle iyi değildim. Kontroller yapmam gerek kendime ama bu durumda hiçbirini yapamazdım. Burada hiç birini yapamazdım.

"Çizik sadece ne abarttın he." diyerek güldüm ve derin bir nefes alarak esnedim. İlk testler bitmiş olmalıydı. Dilimi hafifçe ısırarak ayağa kalktım. "Ortak olduk olmasına da bana karşı hiç bir konuda hak iddia edemezsin?" Elbette ki edemezdi ama gene de aramızda ki çizgileri hatırlatmakta fayda vardı. Ben en son onun koltuğunu almaya çalışıyor gibi davranmıyor muydum ya?

"Elbette," diye mırıldandı.

"Kayla," dedi genzinden gelen tereddütlü bir sesle. Boğazını temizleyip devam etti. "Neden... yardım istedin?" Ne?

"Ne yardımı?" Kaşlarımı çatarak önümdeki adama, Koray'a baktım.

"Harfler..." dedi o da gözlerini daha da açarak. Kaşlarım daha da çatıldı, ondan yardım falan istemedim ki ben!

"Koray, açık konuş, Ne yardımı ya? Senden yardım falan istemedim ben." dedim ve sert bir nefes verip çatık kaşlarımla ona bakmayı sürdürdüm. Koray elini kolunu nereye koyacağını bilemiyor gibi duruyorken bir an duraksadı ve yutkundu. "Haklısın." Diye mırıldandı.

"Koray, bir şey mi içtin sen? Bak ciddiyim." Dedim. Şuan sorsam kesinlikle cevap vermeyecekti. Aklında dönen bir şeyler vardı, ifadesi bunu destekliyordu. Cevabımı elbet alırdım lakin şuan zamanı değildi. Başımda, açlıktan vuran bir ağrı hissettim.

Kusmak üzereymişim gibi hissediyorum. Ama hiç bir yemek yemedim ki ben? Zaten aç karınla duruyorum ancak kan kusabilirim ve karnımdan boğazıma kadar yükselen o keskin acı bunu kanıtlıyordu.

Koray soruma cevap vermedi, hoş cevap bekleyen de yoktu. Söylemeye korktuğu bir şey vardı, belki de bir şeyler... aklıma gelen fikirle sessizce yutkundum.

Dinleniyor olabilir mi?

Koray, dinleniyor olabilir mi?

Dediklerim dinleniyor olabilir miydi?

Koray dinleme ihtimali olacak birçok kişi olsa da beni ürkütmeye yetecek biri vardı. Kurucu.

O kadın Koray'ı dinliyor olsa dahi Koray bunu nereden biliyordu? Biliyorsa neden yazmıyordu? Gözünde çip falan mı vardı? Hayır, hayır ucu açık şeyler vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HayatbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin