Selam .d
İyi okumalar ❤️
*************************************
"Ya ben artık çok yoruldum, günlerdir yaptığım tek şey spor. Yemek bile yiyemiyorum. İnsafsız herif!"
Söylenerek kendini yere atan Efe ile gülümsedim. İki aydır her gün spor yapması için anlaştığım spor salonuna zorla getirip duruyorum.
Yemin ederim, Efe'yi getirtmek spor yapmaktan daha zor oluyordu.
"Sızlanmayı bıraksan mı artık Efe Bey? Vücudun spora yeterince alıştı, eskisi kadar yorulmuyorsun artık." deyip ben de yanına çöktüm.
Ben de yorulmuştum.
"İstemediğim halde zorla beni getiriyorsun. Zayıflamamı neden bu kadar çok istiyorsun?" dediğinde iç çektim.
Çünkü senin değişmen, benim kurtulmam olacak.
"Seninle dalga geçen herkese haddini bildireceğiz. İkimiz beraber." dedim.
Gülümsedi. İçten gülümsediğini görünce gözlerimi kaçırdım.
Ben onun gülümsediği zamanı hiç yazmamıştım. İçimde oluşan garip his yüzünden kafamı iki yana sallayıp ayağa kalktım. "Neyse, artık eve gidelim ben de çok yoruldum." dedim.
Arkamdan geldiğini anladığımda hızla aşağı indim.
Efe mızmızlansa bile her gün aynı hırs ile kilo vermeye çalışıyor. Bir aralar yemek yemeyi bile bırakmıştı. Sonra bayılınca ağzına sıçıp zorla yemek yedirmeye başlamıştım.
Tam bir çocuk gibiydi. Benim yazdığım Efeden farklıydı, hem de çok.
"Ne düşünüyorsun?" gelen soru ile ona döndüm. Bakışları çok yorgun duruyordu.
"Hayatın birdenbire değişti. Hiç şikayet etmiyor musun?" dedim.
"Ediyorum. Çocukluğumdan beridir yaşadığım her şeyi tanrıya şikayet ediyorum ama görüyorsun... bazen alışmak gerekiyor. Ve ben çoktan alıştım." dediğinde gözlerimi kaçırdım.
Onu bu hayatın içine ben atmıştım. Bilmeden bunu yapmıştım.
Eğer, durumun böyle olacağını bilseydim onu asla böyle yazmazdım.
"Onur, seni okulun ilk günü gördüğümde çok tuhaf hissetmiştim. Varlığın vardı ama sesin yoktu. Çok dikkatli bir şekilde insanlara bakıp uzaktan uzaktan bir şeyler yazıp duruyordun. Çok dikkat çekiciyordun ama kimse sana yaklaşamıyordu. Bir keresinde yanına gelecektim, tanışmak için." deyip durdu. "Sonra birdenbire ortalıktan kayboldun." diye devam etti. Aklına bir şey gelmiş olacak ki durdu.
"Sahi, nasıl hemen ışık hızında kaybolabiliyordun?" dedi.
Güldüm. "Ben aslında buradan değilim. O yüzden." dedim. O da güldü.
Derin nefes alıp önünde durduğumuz arabaya ilerledim. Şoför koltuğuna oturup Efe'nin binmesini bekledim.
"Çok değişik birisin. Seni tanıyamıyorum." dedi gülerek. Ona bakıp güldüm ve arabayı çalıştırdım.
"Tanımasan daha iyi, bana alışmanı istemem." dedim arabayı sürerken.
Kafasını sallayıp önüne döndü. Bir süre sonra gözlerini kapattığını fark ettim.
Çok yorulmuştu, çok yoruluyordu.
Evin önüne geldiğimizde arabayı durdurup bana dönük bir şekilde uyuyan Efe'ye baktım. Baya kilo vermişti. Yüzü daha zayıf bir hale gelmişti. Vücudu spor yaparak çalıştığı için baya kaslı duruyordu.
Elimi kaldırıp saçlarına götürdüm. Terləmisti.
Çok güzel biriydi. Ben nasıl bu güzelliğe acı çektirdim ki?
Dayan Efe, yarından sonra her şeyi değiştireceğiz. İkimiz beraber.
************
Selam.
Geç geldi ve kısa oldu biliyorum üzgünüm. Ama sınavlarım vardı. Ve bölüm geç gelebilir. Çünkü yarın belgesel çekimi olacak, sonra final ödevim için de kısa film çekeceğiz. Offf hiç müsait olamicam.
Bu yazdığım senaryoyu kısa filme mi cevirsem diye düşündüm.
Neyse seviyorum sizi 🫀
İris.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ KİŞİ BXB
FantasyYazdığı kitabın sonunda beklenmedik şekilde gelişen bir olay yüzünden kendini kitabın içinde bulan ünlü yazar, kitabın başrol karakteri olan güçsüz ve çelimsiz çocuk. O iki kişiydi. Bir; onu güçsüz bir karakter olarak yaratan ve hayatını mahveden...