Merhaba arkadaşlar bu benim ilk hikâyem umarım beğenirsiniz yorum ve beğeni yaparsanız sevinirim öptüm.•••
Dünyanın kanunu bu. Adaleti dengelemeye yarıyan tartıda hep mal varlığı yüksek olan daha ağır basar ve
denge yerine üstünlük kurulur.Biz o tartının üstünlük kurulan tarafıyız. Bu hayatın bize sunduğu yaşam ama bunu değiştirmek bizim elimizde.
Bazen yaşından büyük șeylere kalkışırsın hayatında ve adım atmak için verdiğin kararlar kaderin iplerini eline
almanı sağlar.Cizdiğin yolda yürürsün. Yolun sonu ya karanlıktır, ya da aydınlık.
Etrafa bakınıp alışık olmadığım dükkanın içine bakındım. Fazla büyük değildi ama gene idare ederdi ben kafamda tartaken emlakçının bıkkın sesini duydum.
"En son dükkan, burası başka satılık yer yok."
Emlakcıyı duymamazlıktan gelerek incelemeye devam ettim dükkanı. Gezdigimiz yirmi birinci dükkândı burası oda kendince haklıydı aslında.
Gezdigimiz bütün dükkanlar ya çok küçük, yada mahallesi pek benim içime sinmiyordu. Bir türlü beğenmemiştim hiçbirini biraz fazla seçiciy'dim.Babam ile küçük tartışma ve inat uğruna aslında böyle saçma birşey yapıyordum. Her zaman ayağımın üstünde durmadıgımı söylerdi. Karşısına geçip ben pasta dükkanı açacağım Fransa'da dediğimde bana 'hıh' diyerek gülmüştü. Bu davranışı beni çileden çıkartsa'da sonuna kadar gittim. İsteğim bir şeyi neden yapamıyordum anlamıyorum? Hem bana ' bu yaşına geldin anca gez para ye ne işe yararsın zaten sorun çıkartmaktan başka' diyordu. Ben isteyince böyle saçma bir fikir sunuyordu. Biz zengin değilmiydik acaba? benim şuan burda değil lüks bir Fransız mekanında olmam lazımdı.
Ha, bu arada ben nerede miyim diye soruyorsanız; Mardin'deyim.
Dedemin, deyimiyle anıyla şanıyla Mardin.
Neyse konumuzdan sapmayalım.
Genelde sonradan görme, dediğim için kızıyor bana bizim peder. Dedem olmasa. 'Bok ' CEO olurdu babam'da neyse.
Babam dedemden kalma şirketin sahibi annem lüks bir markanın kurucusuydu.
Dedemin varlığı ile bana hava atıyordu bir nevi babam. Bunu dile getirince bana bağırıp çağırıyordu. Abim yurt dışında büyük işler başarırken ablam ünlü bir moda tasarımcıydı. Üniversite hayatım pek iç açıcı değildi. fransa'da en iyi özel okullardan birine gittiğimde, bir kaç sorun yaşamıştım babam beni temelli İstanbul'a geri getirip kıytırık ama özel bir okulda okuttu.Evet herkez benim hayatımı yaşamak isterdi, altın kaşıkla doğup büyüyen benim hayatımı.
Babamla iddia uğruna böyle birşey yapmam beni bile şaşırtıyordu fazla gaza geldiğim için oluyordu bu bazen kendimi frenlemem lazımdı. Babamın 'Eger dedenin gibi sıfırdan en dipten başlarsan sana Fransa'da en iyi restorant açacağım. Süren altı ay. Ama altı ay dolmayıp baba yapamıyorum dersen şirkette çalışıp hayatını ben yöneteceğim.' Diyerek kahkaha attı. Onun için karlı bir anlaşmaydı. Her istediğimi yapan ben eline güzel bir koz vermiştim. Yapamazsam hayatımı yönetebilecekti. Benim ise param çok azdı ve dedemin gibi sıfırdan başlamak çok zordu dedem Mardin'in tozlu sokaklarında Anlı'nın teriyle para kazanan, en küçük mahallede küçük bir esnaftı ve şuan bende bu mahalleye gelmiş dükkan bakıyordum.
Doğruyu söylemek gerekirse, fazla param yoktu güzel ve geniş mekan, kiralayamazdım. Olsa bile yapamazdım. Böyle bir yerde açmam gerekiyorsa kira değil satın almayı düşündüm böylelikle biraz para kalıyor oluşu içini istediğim gibi tasarlayabilecektim. Bu bir iddia sonucu meydan okumaydı. Herşeyi gizli tutacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REİS BEY
Teen FictionSanki o gözleriyle baktıkça içimdeki serçeler besleniyor.... Onlar ayrı dünyaların iki ayrı insanıydı.Onlar birbirlerine uçsuz bucaksız dağlar kadar uzaktılar. Genç kadın nerden bilebilirdiki zengin gösterişli hayatının tam ortasına düşen büyüleyici...