2 Bölüm

150 9 0
                                    

Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak hakikat-i keşfedemezsin.

Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.

Kalp ruha der ki: Ben severim aşık olurum; ama acısını nedense hep sen çekersin.

Ruh da cevap verir: Sen Yeter ki sev.

İşte ilk o an hissettim, Ruhunun ruhuma dokunduğunu...

Yorgunluktan heryerim ezilmiş gibi hissediyordum. Salaklıgıma doymayan benim, gene herşey üst üste geliyordu. Zor olmayacağını düşündüğün herşey beni çıkmaza sokuyordu sanki.

"Napacagız biz bugün burası hayatta bitmez Umay. Nasıl yetişecek bütün bunlar yarın ki açılışa?"

Kafeye Instagram hesabı, açarak kafemizin konumunu ve yarın büyük açılışın olduğunu duyurduk.
Daha yeni olduğumuz için fazla kişinin açılışa geleceğini sanmıyordum. Ama gene yetiştirmemiz gerekiyordu.

Tek bir sorun vardı, mekanın tadilat işi uzatmıştı bize bir hafta dendiği halde iki hafta sürmüştü. Kafamı sağa sola sallayarak elimi saçımı çekiştiriyordum. Mideme gene ağrı girdiğini hisseterek cebimden çıkarttığım plastik kutuyu açarak ağzıma bir tane beyaz renkli haptan attım.

Etrafa bakınıp iç çekiyordum, yarın sabah'a kadar hazır olması gereken bir açılış vardı ve biz hayla yerimizde sayıyorduk. Hazırlık yapmalıydım birde O sorun vardı tabi ama mekan böyleyken nasıl yapacaktım?

Yer yer birbirine girmişti.

Buraya gelene kadar ' yarına yetiştiririz ' düşünürken, suan ki olay beni çileden çıkartıyordu. Tanrı aşkına baba bana beddua mı ettin acaba?

Aslında, beni izlediğini biliyorum şimdi bana ' Bunu bile beceremedin sana kalkıp Fransa'da restorant mı açayım' diyerek kahkaha atıgını hisseder gibiydim. Büyük bir hıçkırık sesi çıkarttığımda gözlerimi devirdim. ' Ölmedim ayaktayım baba asla sözümden dönmeyeceğim' Gözümü kısarak içimden mırıldandım.

"Umay, Orda dikilmiş napıyorsun? İki saattir sana sesleniyorum. Diyorum ki açılışı ertelememiz gerek."

"Hmm. Öyle yapalım"

Egemen, kafasını anlamış gibi sallayarak dudaklarını büzmüstü. Kuzenim ile Ayrılmaz ikili oluşumuz beni sevindiriyordu. Babam ve benim iddaa uğruna hayatımı degistirdigim an teyzemler bizim evde akşam yemeği yiyordu. Bu olay olduğunda Egemen benim tarafımı tutdugu için aynı kaderin iki mahkumu olduk. Ama o gene şanslıydı eve gidebiliyor ailesinden parada alabiliyor ben ise eve yürüyerek gidip geliyordum. Eve giderken dişlerim birbirine giriyordu havanın buz gibi oluşu bile sanki bana garezi varmış gibiydi. Sitemlerime bile alışmıştı hava 'Sağol gökyüzü, sende arkanı dön bana!'Diyerek geçirdiğim bu Mardin'in taşlı Mahallesi'nde iki hafta olmuştu bile.

Oflayarak çöp poşetlerini yerden toplamaya başladım. Bir yerden başlamak gerekiyordu böyle durarak zaman kaybediyordum.

Çöp konteynarı dışarıda olduğu için alabildiğim kadar poşeti aldım elime, git-gel yapmamak için.

Kapıdan dışarı çıktım.

"Bak Öyle değil aslanım. Hep, burda hata yapıyorsun! Eğer üstünde üç tane nokta olsaydı 'şin' olurdu ama yukarısında yok yani 'sin' diye genizden uzatarak okunuyor. Bu detaylara dikkat etmelisin anladın mı."

"Anladım, teşekkür ederim reis abi."

Ne anlattı hakkında hiçbir fikrim yoktu ama gözlerimi kısarak elinde tuttuğu kitabın kapağını okumaya çalıştığımda, ' elif-bâ' yazısını gördüm. O kitap da ne öyle? Değişik türdendi.

REİS BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin