4. BÖLÜM

2.3K 84 26
                                    

Trabzonspor deplasmanından galibiyetle ayrılmış ve 3 puanı almıştık. Şampiyonluk yolunda önemli bir puan almak, şu son bir kaç gündür solgun olan takımı kendine getirmişti ve biz şu anda takımca çok mutluyduk.

Maç sonu her zamanki gibi taraftar - takım kenetlenmesi olduktan sonra, üstümüzü değiştirip tesisten ayrılmak için uzun alanda yürüdük. O sırada, kulağımdaki kulaklığı iyice bastırarak kulağıma yerleştirdim. takım otobüsüne girdik ve havaalanına gitmek için yola çıktık.

Yol devam ederken mert hakan müzik açıp oynamaya başlayınca, tüm gözler ona dönmüştü. Cidden, bu adamında beyin nöronlarını kontrol ettirmek lazımdı... ben hayretle onları izlerken, bütün takım oynamaya başladı. Ben takımı izlerken, başımı hafifçe eğerek öne baktım. Arda, başını cama yaslayarak dışarıyı izliyordu.

Bu çocuğun nesi vardı amına koyayım?

Havaalanına geldiğimizde herkes çok yorgundu. Uçak yolculuğundan sonra tesise varmıştık ve herkes hiçbir şey yapmadan direkt odalarına çekilmişti. Yarın sabah antrenman olmadığı için herkes sabah evlerine gidecekti.

Tam benim için hazırlanan odaya girecekken Arda'yı gördüm. odamın hemen yanında kalıyordu. O da odasına girmek için kapının üstündeki siyah yere kartı okuttu ve kafasını çevirip bana baktığında göz göze geldik. Bir anda gülümseyip, "iyi geceler." Dedi ve gitti.

Cevap verememiştim...

Yüzümdeki sırıtma kaybolmadan odama girip Üstüme Fenerbahçe eşofman takımını giydim ve yatağıma yattım. Arda'yı düşünmeden duramıyordum. Hayal gibi geliyordu tüm bunlar.

Ya ne anlatıyon zıbarsana artık.

Gözlerimi kapattığımda sıkıntılı bir nefes verdim. Şu hayatta istediğim hiç bir şey olmuyordu ancak elimden geleni yapıyordum, olması için her şeyle uğraşıyordum. Gözlerimi yine Arda'yı düşünerek kapattım ve bu durum beni üzüyordu..

Arda'nın anlatımıyla:

Trabzonspor'u 3-0 yenmemizin ardından uzun bir yolculukla tesise gelmiştik. Yorgunluktan herkes odalarına çekilmişti ve yatmıştı. Odama girecekken yeni gelen tercüman kızla karşılaşmam beni güldürmüştü. Garipti. Sürekli konuşuyordu.

Sesi, melodisi güzel olan bir müzikten farksızdı.

Maç sırasına ona göz gezdirdiğimde her paslaşmamızda heyecanla yerinden zıplıyordu. O hallerini düşünürken sırıttığımı fark ettim. ellerim kafamın arkasında yatakta yatıyordum ve içimden bir ses, bu kızla işimin zor olacağını söylüyordu...

                                            ~~~

Sabah gözlerimi açtım ve antrenman olmadığı için direk eve gitmek için hazırlandım. Mert abi arabasıyla beni evime bırakıp gittiğinde ve bende eve girdiğimde evdekilere selam verdim ve odama geçtim. Yarın yine antrenman vardı o yüzden evde kalmayacaktım.

Evde yaklaşık iki üç saat dinlendikten sonra Eşyalarımı aldım ve evden çıktım. Babam arabayla beni tesise bırakmıştı ve vedalaşmıştık. Vedalaşmıştık çünkü önümüzdeki maçlar çok önemliydi ve çok çalışmamız gerekiyordu. Bu yüzden de Jesus hoca tesiste kalıp çalışmamızı söylemişti.

Babam arabayla uzaklaşınca, demir kapıya kartı okutarak içeri girdim. İçeriye girdiğimde, Arden bahçede görevli bir kadınla konuşuyordu. Beni bu halde görmemesi ve yorgun olduğum için hemen tesisteki odama girip duş aldım. Öğle yemeği için aşağı indiğimde tüm takım ordaydı. Hemen tabağıma bir şeyler koydum ve mert abinin yanına oturdum. Diğer yanımda da irfan abi vardı ve altay abiyle konuşuyordu.

İçeri arden girdiğinde gözlerim hemen onun kahverengi, güzel gözleriyle buluştu. Arden yanında Jesus hocayla konuşarak içeri girdi ve boş bir yer bulup oturdu. Güzeldi, kabul. Ama, onda, onu diğer kızlardan ayıran bir şeyler vardı...

Allah işte yaratmış...

Haklı söze ne denirdi ki? O çok güzeldi cidden, öok güzeldi.

Arden'in anlatımıyla:

Yemekhane'ye girdiğimden beri göz göze geldiğim Arda, ruhumu delip geçerken, bakışları çok yoğundu. Cidden, farklı bakıyordu.

Yemeğimizi yedikten sonra herkes odalarına çekildi. Yorgun olmadığım için futbol oynamaya karar verdim ve Fenerbahçe forma şort takımımı giydikten sonra top alıp sahaya girdim. Kendi kendime top oynamayı hep çok sevmişimdir.

Topu frikik kullandığımız yerlerden birine koydum ve biraz gerildim. Topa hızlı adımlarla yaklaştım sertçe şut çektim. Öyle sert çekmiştim ki, top havada süzülerek fileleri delercesine bir ses yükseldi. Saçlarımı alnımdan çekerken. Yorgunca kendimi yere bıraktım.

"Hep tek mi takılırsın," sese doğru döndüğümde Ferdi'yi görmek, son beklediğim şeydi. Kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?" Dedim, dediğini anlamadığımı belirterek. "Seni ne zaman görsem teksin ondan sordum," gelip yanıma oturmasını beklemiyordum.

"Tek olmayı seviyorum." Dedim gülerek. Yalan değildi. Her zaman bir şeyleri tek yapmaktan zevk alırdım. Elbette bunun geçmişte tek yaşamamla, duygularımı ifade edemememle de ilgisi vardı. Gülümseyerek bir elini omuzuma bir kaç kez vurdu, ardından geri çekti.

"Bana çok benziyorsun. Bende tek çalışmayı severim." Gülerek söyledikleri aramızdaki sohbeti genişletmişti. Ferdi, Uzunca sohbet edebileceğimiz, güvenilir, iyi bir insandı. Genişçe sohbetimizi ettikten sonra gitmek için ayağa kalktı ve elini uzatarak beni kaldırdı. "Teşekkürler," dedim gülerek. Gülümsememe karşılık verip gitti.

Buraya geleli 4 hafta olmuştu ve gerçekten oyuncularla aram çok iyidi. Emre bana abilik taslıyordu, mert ve irfan beni sürekli güldürüyordu, ferdi benimle sohbet ediyordu, ve diğerleri de bana gerçekten yakın davranıyordu. Tabii ki şikayetçi değildim.

Kısa sürede nefret ettiğim, 'olmayan' ailemin o iğrenç hissini bastırmışlardı...

Ben yaralı, ailesi yetmezmiş gibi birde kendisiyle savaşan bir kızdım. Ailesi tarafından bir oyuncak gibi terk edilen, o acıyı dışarı yansıtmamaya çalışan biriydim, ve bu canımı çok yakıyordu. Kimsenin beni anlamaması canımı çok yakıyordu.

Ailem ben çok küçükken dayımın bana taciz etmesinin ardından, o küçücük yaşımda bile dediklerime inanmayıp dayımı da alıp gitmişlerdi. Beni de sokağa atmışlardı. Sokaklarda büyürken aynı yaşlarda bir kızla tanıştım sokakta. Onunda ailesi onu terk etmişti. Ebru bu hayattaki tek destekçimdi ve şansımdı. Onu çok seviyordum, gerçekten çok...

Üzgün bir şekilde bahçede yürürken Arda'yı gördüm. Elindeki suyu kafasına dikip bir kenara attığında, nefesimi yine otomatik olarak tutmuştum. Top oynuyordu. Az önce Ferdi'yle oturduğumuz yerde antrenman yapması, Déjà vu'yaişaretti?

Şu anda cidden, kafayı yiyecektim. Düşündüğüm şeylere bakar mısınız, cidden artık ağlayanzi.

Ayrıca, şu anda yelkenlerim ölüme çok yaklaşmıştı.Sebebi ise, karşımdaki bu dehşet-ûl vahşet arkadaşımızın, alnına yapışan saçları suyla düzeltmesiydi.

Seksi çocuğum...


Eveeet bir bölümün daha sonuna geldikkkk

Bölümü nasıl buldunuzzz?

İyi ve kötü yorumlarınızı bekliyorummm💗💬

Sahalardaki Aşk *FENERBAHÇE*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin