3|Neden bu kadar güzelsin?
Bir kaç saat sonra bahsettiği malikâne uzaktan görünmüştü. Ormanın içerisindeydi. Etrafta ağaçlar dışında başka birşey yoktu. Ne kadar güzel olsada akşamları öyle olduğunu pek sanmıyordum. Tıpkı kendisi gibi bir yerde yaşıyordu. Korkutucu.
Araba evin- pardon düzeltiyorum malikânenin önünde durduğunda kapıyı açmak için yönelmiştim ki ulaşamadan biri benden önce davrandı. Muhtemelen korumalardan biri diye düşündüm ancak kafamı kaldırdığımda gördüğüm şeyle şaşkına döndüm.
Esmer adam benim için kapıyı açmıştı.
Şaşkınlığımı bir kenara bırakıp arabadan indim ve sonra esmer adama döndüm.
"Evinize gelen herkese arabanın kapısını açıyor musunuz?"
Evet kabul ediyorum. Sorduğum bu soru aşırı saçmaydı. Ama sadece bana mı böyleydi? Onu öğrenmeye çalışıyordum.
"Ne o güzelim kıskandın mı?"
Güzelim kelimesini duyunca gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Utandım. Hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Tam kapıya varmışken korumalardan birinin kıkırdadığını duydum. Başımı kaldırıp baktım. Bay Kim gibi biri, neden böyle kısa boylu, kedi suratlı ve sırıtınca diş etleri gözüken birini koruma olarak tutar ki? Çünkü tatlı biriydi tam Jimin'in tipi.
Kapıya vardığımda ne yapacağımı bilemedim. Tanımadığım birinin evine "dan" diye giremezdim ya.
Ben ne yapacağımı düşünürken arkamda bir gölge belirdi. Kim olduğunu tahmin etmek çokta zor değildi açıkçası. Arkama dönmek istedim ama sanki birşey engel oluyordu.
Bir süre öyle kaldıktan sonra nefesini ensemde hissetim. Bu ürpermeme neden olmuştu. Esmer adamın nefesi ensemdeydi. Tam sakinleşmişken ensemde sıcak birşey hissettim.
SİKTİR! Resmen beni ensemden öpmüştü.
Ben çekilmeden, kendisi çekildi. Çok şaşkındım. Ona doğru döndüm ve göz göze geldik. Ardından yavaşça kulağıma doğru eğildi. Hadi ama ya! Ne yaşıyordum ben şuan? Bu adama güvenmem tam bir hataydı.
Kulağıma fısıldadı.
"Şeftali gibi kokuyosun. Jung Hoseok, kokun deli etti beni. Neden bu kadar güzelsin?"
Hayatımda duyduğum tüm güzel sözleri toplasam bu adamın ağzından çıkan üç cümle etmezdi. Utangaçlığımı önemsemeyi bırakıp geriye doğru bir adım attım. Esmer adam hala aynı pozisyonda ama gözleri kapalı bir şekilde duruyodu. Fazla öyle durmadı. O da doğrulup bana doğru yürüdü. Hayır birini daha kaldıramam derken sağa doğru eğilip omuzumun üstünden zile bastı. Tanrıya şükürler ediyordum.
Kendime geldim ve kapıya doğru döndüm. Biraz bekledikten sonra bir kız açtı kapıyı. Hizmetçiye benzemiyordu. Esmer adam benden önce girdi. Sonra arkasını döndü ve eliyle içeriyi işaret etti. Hala kapının önünde durduğumu yeni idrak edebilmiştim. Hemen içeri girdim, girdiğim an kocaman bir salonla karşılaştım.
Bulunduğum yeri incelerken bir müzede gibi hissettim. Her tarafta ünlü ressamların tabloları, ünlü heykeltıraşların heykelleri vardı. Sanata düşkündü anlaşılan.
Ben dalmış bir şekilde etrafı incelerken az önce kapıyı açan kız adımla seslendi.
"Hoşgeldin Hoseok."
Aniden ona doğru döndüm. Tanrı aşkına neden hayatımda yüzlerini ilk defa gördüğüm insanlar adımı biliyordu?
"Adımı nerden biliyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
orphanage | namseok
Fanfiction❗ARA VERİLDİ!!❗ Yetimhanede büyüyen Jung Hoseok, müdürünü ikna etmeye çalıştığı sırada borcu için orada olan Kim Namjoon'un dikkatini fazlasıyla çekmişti. Ancak bu adamın, hayatını değiştireceğini nerden bilebilirdi? Düz yazı Texting 07.04.2023