Antimadde

50 3 0
                                    


Jungkook ölmeye karar verişinden beş saat önce eve doğru yürümeye başladığında elindeki telefon titreşti. Jieun olabilirdi. Belki de Suga abisine onu aramasını söylemişti.

Ama hayır.

"Ah, selam, Doreen."

Gergin bir ses. "Neredeydin sen?" Jungkook tamamen unutmuştu. Saat kaç?

"Cidden berbat bir gündü. Çok özür dilerim."

"Tam bir saat evin önünde bekledik."

"Leo'nun dersini hâlâ yapabiliriz. Beş dakikaya oradayım."

"Çok geç. Şimdi üç gün babasında kalacak."

"Of, özür dilerim. Çok özür dilerim."

Jungkook bir özür çağlayanına dönüştü. Kendi özürlerinin içinde boğulacaktı.

"Doğruyu söylemem gerekirse, Jungkook, zaten bırakmayı düşünüyordu."

"Ama çok yetenekli."

"O da çok seviyor. Ama çok da meşgul. Sınavları, arkadaşları, futbol. Bir şeyden de fedakârlık etmesi gerek..."

"Gerçekten çok yetenekli. Şu an Chopin bile çalabiliyor. Lütfen-" Derin, çok derin bir iç çekiş.

"Hoşça kal, Jungkook."

Jungkook yerin yarıldığını, litosferden aşağı düştüğünü ve iç çekirdeğe gelinceye kadar kesintisiz devam eden mantonun tekrar birleşerek sert ve duygusuz bir metale dönüştüğünü hayal etti.

Ölmeye karar verişinden dört saat önce, Jungkook yaşlı komşusu Bay Banerjee'nin yanından geçti. Bay Banerjee seksen dört yaşındaydı. Güçten düşmüştü ama kalça ameliyatından sonra biraz biraz hareketlenmişti.

"Hava berbat, değil mi?"

"Evet," diye mırıldandı Jungkook.

Bay Banerjee çiçek tarhına şöyle bir baktı. "Süsenler açmış ama." Jungkook yüzünde zoraki bir tebessümle, nasıl bir avuntu verebileceklerini anlayamadan, o mor çiçek öbeklerine baktı.

Bay Banerjee'nin gözlük camlarının ardındaki gözleri yorgundu. Kapısında durmuş anahtarlarını aranıyordu. Poşetteki bir şişe sütü bile taşımakta zorlanır gibiydi. Evden çıktığı pek görülmezdi.
Jungkook oraya taşındığı ay o eve bir kez, internetten market alışverişi için hesap açmasına yardım etmek amacıyla girmişti.

"Ha," dedi Bay Banerjee bu kez. "İyi bir haberim var. İlaçlarımı almana gerek kalmadı. Eczanedeki çocuk yakın bir yere taşınmış, ben getiririm dedi."

Jungkook yanıt vermeyi denedi ama sözcükleri ağzından çıkaramadı. Başını sallamakla yetindi.

Bay Banerjee sonunda kapıyı açmayı becerdi, sonra da kapayıp ölen sevgili karısı için yaptığı mabede çekildi. Buraya kadardı işte. Artık kimsenin ona ihtiyacı yoktu. Jungkook evren için gereksiz bir detaydı.

Jungkook eve girince, sessizlik gürültüyü bastırdı. Kedi mamasının kokusu. Voltaire'in yarısını bıraktığı mamayla dolu kap hâlâ orada duruyordu.

Biraz su alıp iki antidepresan yuttuktan sonra kalan haplara bakarak düşüncelere daldı.

Ölmeye karar verişinden üç saat önce, zihnindeki umutsuzluk gövdesine ve kollarıyla bacaklarına da sirayet etmiş gibi, bütün benliği pişmanlık ve acı içindeydi. Umutsuzluğu her bir zerresini sömürgeleştirmiş gibi.

Kendisi olmasa, herkesin daha iyi olacağı düşüncesini hatırladı. Kara deliklere fazla yaklaşırsanız, yerçekimi kuvvetiyle sizi kendi karanlık, kasvetli gerçekliklerinin içine çekerler.

Gece Yarısı Kütüphanesi | TKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin