Dylan'la Akşam Yemeği

22 1 0
                                    


La Cantina yıllar içinde hiç değişmemişti.

Jungkook bir an yıllar önce, Bedford'a ilk gelişinde Jimin'i oraya götürdüğü geceye gitti. Köşedeki bir masaya oturup bol bol margarita içmiş, ortak geleceklerinden söz etmişlerdi. Jimin doğaya yakın bir yerde pub açma hayalini ilk kez orada anlatmıştı. Bu hayattaki Jungkook'la Dylan gibi, onlar da birlikte yaşamaya karar vermek üzereydi. Şimdi düşününce, Jimin'in garsona bayağı kaba davrandığını, bu yüzden durumu sürekli gülümseyerek telafi etmek zorunda kaldığını hatırladı Jungkook. Hayattaki kurallardan biri de buydu -düşük maaşlı servis personeline bilerek kaba davranan birine asla güvenme- ve Jimin hem bu sınavdan hem de başka birçok sınavdan çakmıştı. Fakat La Cantina'nın tekrar gitmek istediği yerler listesinde ilk sıralarda yer almadığını da itiraf etmesi gerekirdi.

"Burayı seviyorum," dedi Dylan, kalabalık, cafcafli, kırmızı-sarı dekorlara bakarak. Dylan'ın sevmediği ya da sevemeyeceği bir yer var mıydı acaba? Çernobil yakınındaki bir çayırda oturup oradaki güzel manzaraya da hayran hayran bakacak bir tipe benziyordu.

Meksika fasulyeli takolarını yiyerek köpeklerden ve okuldan söz ettiler. Jungkook'tan iki sınıf küçük olan Dylan onu en çok "yüzmede iyi olan çocuk" diye hatırlıyordu. Jungkook'u sahneye çağırip Hazelden Comp'u mükemmelen temsil ettiği icin takdirname verdikleri -Jungkook'un ne zamandır aklına bile getirmemeye çalıştığı- o töreni de atırliyordu. Şimdi bir kez daha düşününce, Jungkook yüzmeden soğumaya o anda başlamıştı galiba. Arkadaşlarıyla birlikte olmakta zorlanmaya başladığı, okul yaşamının çeperleri dışına itildiği anda.

***

"Teneffüslerde seni kütüphanede görürdüm hep, dedi Dylan, geçmişi hatırlayıp gülümseyerek. "Bizim şu kütüphaneciyle satranç oynadığınızı görürdüm..... Adı neydi onun?"

"Bayan Lee," dedi Jungkook.

"Evet! Bayan Lee!"
Bu kez Dylan'ın söylediği şey Jungkook'u şaşırtdı.

"Daha geçen gün gördüm onu."

"Sahi mi?"

"Evet. Shakespeare Caddesi'nde. Yanında üniformalı biri vardı. Hemşire gibi biri. Huzurevinde kalıyordu, yürüyüşe çıkmıştı sanırım. Çok halsiz görünüyordu. Çok yaşlanmış"

Jungkook her nedense Bayan Lee'nin çoktan öldüğünü düşünmüş ve kütüphanede gördüğü Bayan Lee de bu düşüncesini pekiştirmişti çünkü Bayan Lee'nin o versiyonu Jungkook'un hafızasında kehribar içindeki bir sivrisinek misali korunmuş gibi, kütüphanecinin okuldayken gördüğü halinin tıpatıp aynısıydi.

"Hadi ya. Zavallı Bayan Lee. Onu çok severdim."

____
Lots of love,
Sel.

Gece Yarısı Kütüphanesi | TKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin