Bölüm 7

693 63 28
                                    

Harry yediği lanetin üstünden 3 gün geçmesine rağmen hâlâ kemikleri sızlıyordu.

Bir anda öldüren lanet atmasını, deli bir karanlık lordda olsa, beklemiyordu.

O günden beri Voldemortun onu çağırmasını beklemişti. Şimdiye kadar yaptıkları tüm konuşmalar biraz eksikti. Harry lordun onu her sorusuna cevap alacağı bir konuşma için çağıracağına emindi.

Ne zaman olur bilmiyordu ama bir zaman olacağı kesindi.

Söyleyeceği her yalan hazırdı. Aklına gelenlerle ağız dolusuyla bir kahkaha attı. Kurduğu senaryo o kadar eğlenceliydi ki. Voldemortun bile şok olacağına emindi.

Yataktan çıkıp banyoya yöneldi. Üç gündür duş alamamıştı. Su onu biraz daha rahatlatabilirdi.

Ama daha giremeden kapısı pat diye açıldı. Lucius Malfoy küçümseyerek odaya bakıyordu. Gözlerinin odağı sonunda ona geldiğinde "Lord seni çağırıyor. Çalışma odasında." Dedi ve başka bir şey demeden odadan çıktı.

Harry hızla koridora fırladı ve arkasından bağırdı" Hey, Malfoy"

Lucius görmezden gelmek istedi ama yapmadı. Ne yapacağı belli olmazdı. Gözünün önünde ölüp dirilen birini küçümseyemezdi.

Arkasını döndü ve sorarcasına ona baktı. Çocuk yine neşeli bir gülümsemeyle ona bakıyordu " Çalışma odasının nerede olduğunu bilmiyorum." Dedi ve omuzlarını silkti.

Göz devirdi Malfoy ve " Bir evcini gönderirim. Yarım saate hazır ol. Mümkünse duş al." Burnunu kötü bir koku almış gibi buruşturdu.

Harry odasına geri döndüğünde ilk işi hızlıca duşa girmek oldu. Çıktığında bir ev cini odasındaydı. Ev cini Harryi görür görmez neredeyse burnu yere değecek kadar eğildi.

Harry umursamadan gardıroba ilerledi. Voldemortun karşısında bornozla durunca bir iki parça kıyafet koyabilmeyi akıl edebilmişlerdi.

Siyah kumaş pantalon ve beyaz kolalı bir gömlek giydi. Siyah, parlak rugan ayakkabıları uzatan ev cinine teşekkür etti.

Gardırobun üstündeki aynaya bakıp nemli saçlarını düzeltmeye başladı. Bir teşekkür duyduğu için şaşıran, aynaya yansımış ev cini suratını tamamen görmezden geldi.

Saçıyla işi bittiğinde topuğunun üzerinde ev cinine döndü " Nasıl görünüyorum" dedi gülümseyerek.

Şaşkınlıktan dilini yutmak üzere gibi görünen ev cini hemen başını sallayarak " Harika görünüyorsunuz efendim" dedi. Harrynin "Tabiki harika görünüyorum " dediğini duymadı.

Harry kapıya yöneldi ve koridora çıktı. Yürümeye başladığında ev cini onu takip ediyordu.

Harry durup cine baktı. Cinde ona baktı. Karşılıklı birkaç saniye bakıştıktan sonra ev cini yeni aklına gelmiş gibi hemen Harrynin önüne geçip yolu göstermeye başladı.

Harry ve cin karmaşık koridorları geçince çalışma odasına ulaştılar. Yol o kadar karmaşıktı ki, Harry üç büyücü turnuvasındaki labirentin daha kolay olduğunu bile düşündü bir an.

Kapının önünde durunca ev cini bir saniye daha burada durmak istemiyor gibi hemen yok oldu.

Kapıyı hafifçe tıklattı ve gel sesini duyunca içeri girdi. Voldemort sandalyesinden kalktı ve Harrye doğru birkaç adım attı. " Geç kaldın Potter." Sesinde herhangi bir duygu yoktu.

"Sizin karşınıza en iyi halimle çıkmak istedim lordum."

Voldemort kafasını kurcalayan çok şey varmış gibi ağırca başını salladı. Ardından eliyle koltuğu gösterdi. Harry hemen oturdu.

Ağır adımlarla Harrynin karşısına oturdu. Şimdi yüz yüze bakıyorlardı.

Bir an sonra konuştu " Pekala Harry, seninle pek çok konuşma yaptık. Pek çok soru sordum ve hepsine bir cevap aldım. Ama her cevabında benzer bir cümle vardı. Her konuşmanda; gelecekte ikimiz arasındaki ilişkinin bir Efendi ve köleden farklı olduğunu söyledin. Eğer beni biraz olsun tanıyorsan arkadaş edinmeye pek de yatkın olmadığımı biliyorsundur."

Harry tam da beklediği soru geldiği için sevindi. Her şeye hazır olduğunu düşünsede karşısında gelmiş geçmiş en zeki büyücülerden biri vardı. Ne soracağı, ne yapacağı hiç belli olmazdı.

Harry onaylarcasına kafasını salladı. " Evet efendim. Gerçekten arkadaş edinmeyi pek sevmiyorsunuz. Arkadaş edinmenin zayıflık olduğu gibi saçma bir görüşten değil hem de. Sadece kimsenin bu konuma layık olmadığı görüşündesiniz. Eh, haksız değilsiniz. Zaten bizde arkadaş değildik."

İşte şimdi voldemort gerçekten şaşırmıştı. Çocuğun cümlelerinden yaptığı çıkarım arkadaş oldukları yönündeydi. O yanılmazdı. Yanılamazdı. O Lord Voldemorttu.

Artık en azından on yedi yaşında gibi görünen genç ayağa kalktı. Koltuk kolçaklarından tutarak lorda doğru eğildi. Bu haraketi sonucu lord belki de hayatı boyunca bu kadar şaşıramayacağını düşündü. Ta ki genç adam konuşana kadar.

" Ah efendim, sözleriniz , yüzünüz , sihriniz ve tabi dokunuşlarınız. Ölüm yiyenlere emir verirkenki otoriteniz. Her zaman sığınabileceğim bir liman oldunuz. Biz arkadaş değildik, evet, biz sevgiliydik."

Ve karanlık lordun dudaklarına yapıştı.

Hemen sonra itildi. Karnından yediği darbe onu karşı duvara fırlattı. Kafasını duvara çarpınca bilincini kaybetti.

Hızlı hızlı nefes alan Lord, gözlerini kocaman açmış, duvara fırlattığı bedene bakıyordu. Az önce o, Lord Voldemort, tacize mi uğramıştı? Evet, öyle olmuştu. Derin bir soluk verip, kahkaha attı.

Kahkahası kesilince bir ev cini çağırdı. Kafasıyla duvar dibindeki baygın bedeni gösterdi ve " Onu odasına götür." Dedi.

Bitkinlikle yerine daha da gömüldü. Eğer çocuk doğruyu söylüyorsa , ki bunun için hiçbir güvence yoktu, esmer seviyor demekti. Ah birde ya gaydi ya bisexüel.

Aslında o genç adam ona yaraşır biri olabilirdi. Zekiydi, yakışıklıydı ve güçlüydü. Ama yinede deliydi sonuçta. İki deli bi araya gelseler pek de sağlıklı bir ilişki olmaz gibiydi.

Voldemort düşüncelere dalmışken bir elinin dudağında olduğunun farkında değildi...



***

Harry uyandığında kafasında bir sızlama hissetti. Ama onun ardından gelen anılarla yüzü asıldı. Onu dudaklarıyla şereflendirmiş olmasına rağmen onu itmişti. Lord Voldemort düşündüğünden daha deli olmalıydı. Ya da belki de aptal.

Kim Harry potterın öpücüğüne karşılık vermezdi ki. Deli bir karanlık lord dışında, kimse elbette!

DARKNESSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin