2~Aşkın Kanı

216 23 63
                                    

Hâlâ karanlıktı,göz gözü görmüyordu.Han o kişinin kim olduğunu, niye burda olduğunu da bilmiyordu.Konuşmak istiyor ama yapamıyordu.Karşısındaki her kimse sâdece nefes seslerini duyuyordu.
Bir süre sonra Han artık bu pozisyondan çok sıkıldı ve hareket etmeyi, geri çekilmeyi denedi.Ama karşısındaki bu sefer de kolundan yakaladı onu.Han iyice titremeye başlamışken o kişi Han'ın kulağına fısıldadı.

"Korkma sevgilim..."

İşte şimdi anlamıştı Han her şeyi.Bu lisede kendisine aşık olmuş,hatta takıntı yapmış Lee Minho'ydu.
Bi' yandan tatlı gibi gözüken ama aslında çok tehlikeli biri olmuştu hep Lee Minho.Han'ın eski sevgilisine ayrılması için tehtid etmiş ayrılmayınca da onu dövdürtmüş biriydi.
Bu yüzden çok korkuyordu Han ondan.Kendisine yapabileceklerini düşününce tedirginliği artıyordu.

Jisung hiçbir şey düşünmeden hızlıca itti Minho'yu.Yakınında gördüğü bir vazoyu eline alıp Minho'ya doğrulttu.

"Siktir git evimden!"

Minho ise vazo tehtidine aldırış etmeden yavaşça üstüne yürümeye başlamıştı Han'ın.
Han geri gidiyor, Minho ise üstüne geliyordu.En sonunda Jisung'un sırtı duvara değince orada sıkışmıştı Jisung.Artık kaçmak için çok geçti çünkü Lee'nin nefesini yüzünde, bakışlarını üstünde hissediyordu.

"E-elimde hâlâ vazo var"

Minho bu uyarı ile bakışlarını yavaşca vazoya indirdi.Tekrar Han'a baktı ve çevik bir hareket ile vazoyu kendi eline alıp,umursamadan yere fırlattı.
Yutkundu Jisung.Ardından derin nefes aldı.Sonunda bakışlarını Minho'ya çevirdi ve burun buruna olduklarını fark etti.Bunun üstüne Lee hiç çekinmeden dudaklarına yapıştı Jisung'un.Ne kadar çabalasa da ayıramadı kendini Lee'den.Sebebi ise onun elinin Jisung'un belinde olması  ve her hareket ettiğinde belini daha da sıkmasıydı.Bu yüzden sonunda pes etmişti Han.
Sonunda kapının çalması ile bu öpüşme son bulmuştu.Lee ilk kapıya ardınan göz bebeğine baktı ve onu kolundan tuttuğu gibi üst kata çıkarıp odaya kilitlediği anda aşağıya indi.
Kapıyı açtığında karşısında Felix'i gördü.Elbette tanıyordu bu ikili birbirlerini.Felix onu karşısında görmesinde endişeye kapıldı ve bütün gücüyle onu yakasından tutup duvara sabitlemişti.

"YA ŞEREFSİZ NERDEN BULDUN BU ÇOCUĞU SEN!"

Her zaman olduğu gibi pis pis sırıtıyordu Felix'in karşısında, Minho.

"Aa geçen sen söyledin ya yerini..."

Bu sefer yakasından daha sert tutup duvara çarptı Felix, Lee'yi.

"NERDEN SÖYLEYECEĞİM BEN SANA BUNU Pİ-"

"Barda.."

Yavaş yavaş sırıtmaya başlamıştı şimdi de Minho.Felix böyle bir şey olduğunu gram hatırlamıyordu ama olmuştu.Çünkü bara gittiğini hatırlıyor,Minho ile konuştuğunu biliyordu.
Aniden gelen sinirle acımadan ayakkabılıkta olan vazoyu kafasına geçirdi Felix, Lee'nin.
Onun bayıldığından emin olup koşarak en üst kata,Han'ın odasına çıktı.

"Han, Han! Burda mısın?!"

İçerden ağlama sesleri sonunda duyulduğunda anlamıştı Felix,orada olduğunu.Tam anahtarı yerden almış kapıyı açmak üzereydi ki ensesindeki eli hissetti arkasına baktığında Minho'yu fark etti.Minho hiç beklemeden yumruğunu geçirdi Felix'e.Yerde buldu kendini Lix.Kaşından akan kanın sıcaklığı ile Minho'nun ayağından tutup onu da yere çekti ve üstüne oturup dayak manyağı yaptı çocuğu.
Bu sefer gerçekten bayıldığından emin olunca biraz soluklandı ve içerdeki Han'ı hatırlayınca kapıyı açtı.
Han yerleri,Lix'in ellerini ve kaşını, Minho'yu öyle görünce şok olmuştu.

"N-naptınız"

Felix bu soruyu umursamadan Han'ın elinden tuttuğu gibi aşağıya indi.

"Telefonun ve şarjın nerde"

"Nereye gidice-"

"Han nerde dedim!"

"M-masadalar"

Felix hızlıca gelip Han'ın telefonu ve şarj aletini alıp.Tekrar Jisung'un yanına geldi ve elinden tutup onu o evden çıkardı.
Kapıda duran taksiye bindiklerinde ilk önce taksici Felix'e üstünde olan kan lekeleri dolayısıyla öyle bir bakış atmıştı ki tarif edilemezdi.

"Abi ne bakıyon adam öldürmedim korkma aa"

Han, Felix'in bu dediği ile ona 'yapmış olabilirsin' der gibi bir bakış atmıştı.
Bunun üzerine Felix bir of çekmiş ve sürücüye adresi söylemişti.Bu belalı akşamı da bir şekilde sonunda sabah etmeyi başarmışlardı...

(...)


Bir gram uyumuş değildi Jisung o gece gördüklerinden, yaşadıklarından sonra.Uykuya daldığı anda kabus görmeye başlıyor,aklına Minho'yu yerde kanlar içinde, Felix'i nefes nefese görünceki an geliyordu.Ne yapsa kafasını toplayamıyordu.En sonunda saate baktığında saat sabah altı olmuştu.Yataktan kalktı ve ayaklarını soğuk zemine değdirdi.
Yataktan kalkıp camı açtı ve derince havayı içine çekti.Sonunda gözlerini kapadı ve göz yaşlarının yanaklarına süzülmesine izin verdi...

Benden bu kadar-
Yeni bölümde görüşmek üzere,
Hatalarım varsa lütfen affedin görüşmek üzere<3


•Birthday Party• | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin