*O iyi biri ama ben , şu an bitik haldeyim*
Gözlerimi açtığımda bir evin içindeydim. Bu ev... bu ev hiç tanımadığım bir evdi. Hafifçe doğruldum. Galiba mutfaktan sesler geliyordu. Bu ev bizimkine oldukça benzer bir evdi. O yüzden mutfağı bulmak zor olmadı . Mutfağa girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum "Y-Yoongi." arkasını döndüğünde gözlerinin kan çanağına dönmüş olduğunu gördüm.
" Günaydın. Neden kalktın ki seslenebilirdin. Gelsene şuraya otur. Sana yemek yaptım bir de...söyleyeceklerim var. "
neden bilmiyorum ama Yoongi'ye güvenmeye başlamıştım. Pilav ve kimchi vardı. Yavaş yavaş yemeğimi yedim. Sonra bulaşıklarımı tam tezgaha koyacak kendi " Sen bırak ben koyarım. " dedi. Tabakları alıp tezgaha koydu. Biraz stres olmuştum ne konuşabilirdi ki benimle? Sakince başlasada sesi titriyordu " Jimin h-hani abin yani hoseok... ameliyata girmiştiya. Onun, onun ölme ihtimali düşüktü fakat... " gerisini getiremedi. Bu bu olamazdı . O geri geleceğine söz vermişti, dönecekti. Dönmek zorundaydı "Y-Yoongi bak ben-beni sevmediğini biliyorum ama bu... Bu çok kötü bir şaka. Hatta it şakası. "Yoongi'nin anlatımıyla:
İnanmak istemiyordu. Gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Malesef bu acıydı ama gerçekti "Jimin bak bu-"
Yüksek ve titreyen sesiyle konuşuyordu "N-neden, NEDEN DİĞERLERİ DEĞİLDE SEN NEDEN! Neden bu haberi senden öğrenmek zorundayım neden. Hiç mi değerim yok? Hiç mi HİÇ Mİ SEVMEDİN HİÇ Mİ ACIMADIN BANA!! " sakın olmaya çalışıyordum. Kıyafetimi yakasını tutup beni kaldırıp yumruklamaya başladı. Amacımız buydu onları ben ikna etmiştim. Eğer onlar söyleseydi; onlara vurmaya kıyamaz , içine atardı. Ama ben söylersem bana vurup rahatlardı içindeki nefreti, öfkeyi dışarı atardı. Şimdi ise sadece bana bakıyordu bana yaklaştı yaklaştı yaklaştı, sarıldı. Ve bir yandan da sayıklıyordu " O öldü. O öldü. O öldü. Sizde gidecekseniz baştan hiç gelmeyin. Sana alışmadım. Çünkü bir gün gideceğini biliyordum ama... artık bırakamam. Yapamam! " şimdi ise hıçkırıklarla birlikte ağlıyordu. Bende ona sarıldım bir süre, sonra kucağıma alıp koltuğa götürdüm ve suratıma bakmasını sağladım " Artık burada yaşıyorsun artık birlikteyiz artık istesende ayrılmayacağız. " kafasını aşağı yukarı salladı. Kafasını göğsüme koyup uykuya daldı. Bende üstümüze örtüyü çekip gözlerimi yavaş yavaş kapattım.Sabah kucağımda bir kıpırdanmalar hissetmiştim gözlerim hafif aralıktı o beni görmese bile ben onu görüyordum. Yüzümü inceliyordu. Bir ara saçkarıma dokunmaya yeltenip sonrasında vazgeçmişti. Uyanıyormuş numarası yapıp hafif kıpırdandığım sırada oda gözlerini kapatmış uyuma numarası yapıyordu. Tanrı şahit o kızarmış yanaklarını ısırmamak için zor tutuyordum kendimi. Tamamen gözlerimi açtım " Uyandığını biliyorum numara yapmana gerek yok ." dediğimde yorganı kafasına kadar çekmiş ve suratını saklamaya çalışmıştı.
(Sen olmasaydın şakasız bölüm baya geçilecekti bir önceki bölümden bu arkadaşa teşekkür edin bence benim tek motivasyon kaynağım ve sizin de iki üç günde bir yeni bölüm okumanızı sağlayan kişi kendisi bizzat teşekkür ediyorum şimdi hikayeye geri dönebiliriz)
Ayaklandı ve örtüyle birlikte yürümeye başladı ve bir anda durdu " Odam neresi? " biraz eğlenmek lazımdı şimdiden başladım " Aynı odada ve aynı yatakta yatacağız. Başka oda ve yatak yok. " yavaşça örtüyü kaldırdı ve kesinlikle gayet sakin bir surat ifadesiyle " Nedemek başka bir oda ve yatak yok lan! Bu koltuk ne güne DURUYOR! " kıkırdayarak ( bugünde imanlıyız lsmosns) " Şaka şaka, şuradaki senin odan. " diyerek parmağımla gösterdim. Oda, odasına girdi.