36. Bölüm

4.1K 356 221
                                    

"Hoş geldiniz." Büyük binanın görkemli kapısı karşılarında açılırken Luhan ve Baekhyun burayı ilk defa görmenin verdiği şaşkınlıkla etrafını inceliyordu.

Öyle ki karşılarında onları sıcak bir gülümsemeyle selamlayan kişinin farkına bile varamamışlardı.

"Luhan?" Kendi ismini duymasıyla ilgisini nihayet içeriye yönlendirebilmişti. Jongin onun şaşkınlığını sevecen bir şekilde izlerken aynı zamanda onu diğerleriyle tanıştıracağı için heyecanlıydı.

Luhan karşısındaki kişiyi tanımadığı için çekingence başını eğerek selamlamayı tercih etmişti. Baekhyun ise kapıdakinin gerisinde kalan gösterişli koridoru inceliyordu.

Eski bir köşk gibiydi burası. Terk edilmiş ancak yıllar sonra kapısını açan insanlarla birlikte yeniden hayat bulmuş...

Hafif kasvetli havası ise karşılarındaki adamın gülümsemesiyle dağıtılmış gibiydi.

"Merhaba, ben senin bundan sonraki danışmanın ve yardımcın Suho."

Luhan anlayamayarak onay beklercesine hemen yanındaki Jongin'e bakmıştı. Jongin gülümseyerek başını salladığında Luhan hafifçe eğilip onu selamlamıştı. Bu zamana kadar hep Jongin'in yardımıyla devam etmişti her şeye, şimdi başka birisinin varlığı ona garip hissettirmişti.

"Hadi burada beklemeyip salona geçelim. Seninle tanışmak için diğerleri can atıyor." Suho onlara öncülük ederek duvardaki küçük fenerlerin aydınlatmasına rağmen gölgelerin hakim olduğu koridorda ilerlemeye başladı.

Eğer sadece görüntüye bakılacak olursa bu koridor ürkütücü ve kasvetli gelebilirdi. Ancak elini tutan Jongin'in varlığıyla hiç böyle bir düşünceye kapılmamıştı Luhan.

Hatta burasının diğerlerinden sığınmak için kullanılan sıcak ve güvenli bir yer olduğunu kolaylıkla anlayabiliyordu.

"Burasını karşıtların oluşturduğu bir yönetim binası olarak düşün. Burada birazdan göreceğin kişiler meclis yetkilileri ve sen de onların başında olacaksın."

Suho'nun tok ancak inceliğini kaybetmemiş olan sesi koridor duvarlarında yankılanırken Luhan gerçekten gerilmiş hissediyordu.

Jongin bu sefer gizlemeyip planlarını ve burada yapması gereken şeyleri yolda teker teker anlatırken bu kadar huzursuz hissetmemişti. Ancak bu binaya adım atıp o beklenti dolu havayı içine çekerken gerçekten heyecanlanmış ve gerilmişti.

Onu bekleyen ve onun önderliğinde düzeni değiştirmek isteyen insanlar vardı. Buna kendini nasıl hazır hissetmesi gerektiğini bilmiyordu ama kendine güvenmek istiyordu. Çünkü Jongin başta olmak üzere ona güvenen pek çok kişi vardı.

Yapabileceği çok bir şey yoktu belki, hiçbir şey bilmeyen, pek çok yönden eksik olan biriydi ve böyle bir durumla ilk defa karşı karşıya gelmişti. Ancak içinden, bir yerlerden yapabileceğine dair bir his besliyordu.

Bunu kaybettiği sevdikleri için başarabilirdi, ırkı için başarabilirdi, bir şeylerin artık değişmesini isteyen, dünyada varlığını sürdürmeye çalışan melezler için başarabilirdi.

Diğerlerinin desteği olmadan bir hiç olmasına rağmen, diğerlerinin arkasında ona vereceği destekle birlikte dünyanın düzenlerini yeniden oluşturabilirdi.

Jongin'in gözlerine baktığında gördüğü o minik, sönmeye hazır olan umut ışığı için bile yapabilirdi.

Jongin'i tanıyordu, Jongin'i hissediyordu. Bu hislerine dayanacak olursa bu iş için en fazla beklentisi olan Jongin'den başkası değildi.

The Last HumanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin