Kitabı okuyan arkadaşlar kitabımda bir sıkıntı olduğundan yeniden yükledim.
İyi okumalar❤
⏳
Hayatta ki başarılarınla gurur duyan bir ailen yoksa, aslında başarılarında pek bir anlam ifade etmez. Yakın sandığın hedefler o zaman uzaklaşır bir bir senden. Yetmiyordu! Yetmiyordu tek başına verdiğin savaşta galip olmak, mutluluğunu paylaşamadığın insanların arasında yakınlık bulmak. Acı değildi aslında hissettiğim, sadece bu anlamsız hayatın sebebini sorgulamaktan geçiyordu aklıma yer ettiğim bu düşüncelerim. Gariplikle garipsemek arasında ki fark neydi biliyor musunuz? Gariplik hayatımda anlamsızlaştırdığım zamanın adı, garipsemekse hayatımda hiç yaşamadığım anları özlemekti. Başka bir tanım konulamıyordu bu yaşadığıma.
Garipsememi kalbime gömüyordum. Çünkü ne gelip soran var ne de ne soracağını bilen. Açmazdım söylemezdim kimseye. Birini kalbime alsam bile, kalbimden geçenleri ona söylemezdim, söyleyemiyordum. Geçmiş sadece aklını karıştırıyor, sana yol göstermiyor. Bu yüzden artık sadece önüme bakmak istiyorum. Mutlu bir hayat geçirmek istiyorum sanki yeniden doğmuşum gibi.
"Simge beni duyuyor musun, daldın gittin." Yanımdaki Efserden ses gelince başımı ona çevirdim. Yurttan arkadaşım, kardeşim dediğim.
Ona tebessüm ederek, " Dalmışım ne demiştin ki?" Bana tek kaşı yukarıda beni anlamak istercesine bakıyordu. Ama halbuki ondan sakladığım hiçbir şeyim yoktu. Omuzlarımı ve kaşlarımı kaldırıp, 'Ne! Ne diye öyle bakıyorsun.' Diye bedenimi hareket ettirdiğimde, benim ne dediğimi anlıyordu. İkimiz sadece yaptığımız hareketlerin ne anlama geldiğini anlıyorduk. Derin bir nefes alan sırma saçlı kardeşim, yeşil gözlerini endişesini saklamadan."Biliyorum ne yaşadığını, ama onlar bizi geride bırakıp kendi yollarına baktılar. Biz niye onları düşünüyoruz. Bunu kendime defalarca hatırlattım. benim senden başka bir ailem yoktu, bu saatten sonra olacağını da zannetmiyorum." Dediğinde onunda benim gibi yalnız hissettiğini ama sonrada kendini ayakta tutmaya çalıştığını anlamıştım. Benim kardeşim yıkılmayı sevmezdi, bende kandırılmayı. Efsere başımı sallamakla yetindim. Çünkü elini omzumda hissedince bana hem anne hemde baba olmaya çalıştığını görebiliyordum. Biz ikimiz sadece birbirimizin ailesi olmaya karar vermiştik, tâ küçüklükten...Hani düşünsenize hiç tanımadığın, yabancı olduğun insanların ve neresi bile olduğunu bilmediğin insanların arasında, yere diz çöküp ağlıyorsun. Çünkü kaçmak için bir yolun kalmamıştı. Yolunu bulmaman için seni karanlığa hapsettiler ve sen daha çocuksun. Bir çocuk karanlığı sevmez, çünkü karanlığın içindekiler onun için korkunçtur. Korkmak iliklerine kadar hissedebileceğin bir duygu, hiçbir zaman korkusuz değilsindir. Bazen büyüksün diye korkunu saklıyorsun diye... korkmadığını mı düşünüyorsun?! Aksini söylemek gerekirse korkmak öyle gelip de hemen gidebilecek bir duygu değildi. Yani ben öyle düşünüyorum. Çünkü karanlık seni hapsettiği an ağlamıyorsan, çokça karanlığa maruz kaldığındandır. Bir süre ışıklar açılınca gözlerin yanar ya, benim ışıklarım hiç yanmadı ama canım hep yandı.
Efsere gözlerim dolu bakarak gülümsedim. Bu halime sanki yüreğinden bir parça kopuyormuş gibi derin bir nefes aldı."Ayakta kalacağız, ne olursa olsun." Diyerek serçe parmağını bana uzattı. Söz verecektik, sözleri yerine getirme gibi bir huyum var. Sanki yapmassam yanımda olan herkes de gidecekmiş gibi, ya da bana kırılacaklarmış gibi... mecbur kalmak zordu. Hiçbir zaman özgür olmadığını düşünmek, kalbe zarardı. Çünkü için kan ağlarken, ayakta kalmaya çalışarak, arkadaşlarının ailesine gülümsüyorsun. Onların çocuklarına nasıl ilgiyle baktıklarına şahit oluyorsun. Arkadaşın seni onlarla tanıştırıyor ama onlar diyor ki, "Maşallah pek efendi bu kızımız, kimlerdesin canım?" Bu gibi sorularla karşılaşmak aslında daha iyi bir maske takmama neden oluyordu. Ustalıkla gülümseyerek başımı önüme eğip, kızının annesine kısık bir sesle,"Anne arkaşımın ailesi yok ki? Neden böyle bir şey söylemek zorundasın ki?" Diye fısıldaşmalarını uzaktan yapmak isteyen kız, annesine nazaran iyiydi. Beni kızının yanından uzaklaştırmak için samimiyetsiz yüzüyle bakan kadın, hiç utanıyor gibi görünmüyordu. Sanki kızını yiyecektim de! Bana bir Efser yeterdi. O benim annem, babam en önemliside kardeşimdi. Zaten kardeş dediğin arkadaş değil miydi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman'ın Kızı
Teen FictionÇok tuhaf değil mi? Düşünmeyi bıraktığın birini hayal etmek.. *** Cadde de yürürken ansızın gelen bir kurşun, ondan kardeşini almışken ruhu intikam ateşiyle dolup taşmıştı. Harlanan o ateşe barut fırlatılmıştı. Yalnızlığına gece şahit olurken, sessi...