2. Bölüm.. Gül Sen Gül

50 18 2
                                    

Evet arkadaşlar yeni bölümü göndererek karşınızda bulunmaktayım.Hemen ileriye bakın,bölümlerin ardına.


Zamanımızı başlatmaya ne dersiniz. Ben kum saatimi çeviriyorum, ya siz?
Oy ve yorumlarınızı eksik etmemek dileğiyle, bölüm sonunda buluşalım. İyi okumalar🙋🏻‍♀️👋🏻


2. Bölüm: Gül Sen Gül

Bir yolcu, yolculuk etmek için trene, otobüse veya uçağa biner. Bir çocuk, hedeflerine ulaşmak için çalışır, kafa yorar, çözer.  Bir insanın da insan olması için  Sabırlı, Affedici ve Karakter sahibi olan saygılı kişi olması gerek. Ama bu üçün de uyan pek çok az kişi bulunur. Sabırlı olan zamanı geldiğinde,Affedici olmaz.
Affedici olan, kimseye zaman vermez ama affeder. Bunun sebebi sevdiklerine yada düşmanlarına yarın, bir gün ölür diye affeder, Çünkü insanların öldüğünde kimsen'in hakkı üzerinde kalmamasını istemediğinden sabırlı değildir, diye düşünüyorum. 
Karakter sahibi olan saygılı insan ise  ya affedici olmaz yada sabırlı olmaz. Ben bu sözleri niye anlatıyorum biliyor musunuz? İlk örneklerini gördüğümde anlatırım.

Simge Vakit: O zaman çek vur bana.

Belalı biri:  Ne diyorsun zamanın kızı, neden?

Simge Vakit: Sen demedin mi? Sana kim karışıyorsa çeker vururum onu. Bana da kalbim karışıyor.

Diye yazdım, ama cevap gelmedi. Adamı şoka uğratarak, iyi bir şey mi yaptım. Evet benim gibi zeki biri, ancak her zekinin içindeki deli gibi oyunlar oynayıp kim olduğumu göstermeye çalışarak, bana bulaşmamasını sağlıyorum. Stratejiler, gözlemler benden sorulur eyvallah. Bekledim... bekledim...bekledim... yine cevap gelmedi. Bu sefer ben yazmaya başladım.

Simge Vakit: Oho bende seni merkezin gözde ajanı zannederdim. Meğerse tezgahta patates soğan satıyormuşsun.

Belalı biri: Ne diyorsun! Düzgün anlatsana anlamıyorum.

Simge Vakit: Zeka meselesi anlamamanız normal tabi. Konumuza gelirsek,diyorum ki sözde ajansınız ama söylediğim bir cümle ile yelkenleri suya indirdiniz.

Belalı biri: Ne münasebet! Merkezden mesaj geldi, ona bakıyordum. Bu arada o sivri dilini keseceğim haberin olsun. Lan susmuyorsun, susmayı bırak ağzın sürekli laf atmak için can atıyor. Uslu dur!

Simge Vakit:  Öyle olsun bakalım.

Sanki ben diyorum gel benimle konuş, ya sabır! Gülümseyerek yatağıma uzandım, bu Yağız denilen adamla işimiz var. Yarın sabah da okula gitmeliyim, böyle devam ederse derslerden hiçbir şey anlamadan kalacağım. Bir süre olmayacak hayaller kurdum, sonra nasıl olduysa uykuya daldım. İmkansız hayaller kurmadan uyuyamayayan insan ben miyim?

(Varsa öyle olanlar,buradayım diye altta yazın.)

Sabah sabah beyzayla uyanmak o kadar güzeldi ki. Müthişti, anlatılmaz yaşanır. Ben o Yağız denilen herifi bir bulursam. Başıma bela etti kız, tahlikeli adamlar beni öldürmeden, o öldürecek. Hayır yani git de diyemeyiz, gerçi desem de gitmez ya! Yolda okula doğru yürürken beyzaya dönüp " Beyza seninle bir oyun oynayalım. Okula kim önce varırsa  diğeri onun bugünlük kölesi olacak." Saçma ve klişe iddalar ama beyzayı göndermek için bana lazım sözler.

Gözlerini kıstı, bu idda'nın içinde bir sinsilik aradı. Ama gerçekten hevesli olduğumu görünce, "Tamam, olur. Hadi başlayalım, üç diyince. Bi-" Sözünü keserek "Üç!" diye bağırdığımda beyza koşmaya başlarken arada bir söyleniyordu. "Ama bari bir ve  ikiyi söyleseydim." dediğinde gülerek "Söylersin söylersin, hadi şimdi koşmaya devam et. İçinden veya dışından bir,iki diye tekrarla eksiklerin tamamlanmış olur." diye alayla gülüyordum. Beyza koşarken ben yerimde duruyordum. Sizler benimde koşacağımı sandınız galiba, asla kendimi yormak istemem.Garip ama beyza her ne kadar Efser gibi olmasada beni eğlendiriyor, benimle gülüyor. Sanki beni teselli etmeye çalışıyor, ki başarıyor da. Ama ben böyle kalmak istiyorum, yalnızlık bana huzur veriyor. O yüzden beni tesselli etmesini istemiyorum, ona da alışmak istemiyorum.

Zaman'ın Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin