"25.000 Won."
Taehyung keyifsizliğinin yansıdığı yüzüyle fiyatı söyleyen ve ilgiyle kendisine bakan kasiyer kıza ufacık bile bakmadan elini deri ceketinin cebine sokmuş, cüzdanını çıkarmıştı.
Çıkardığı cüzdanını da açtı, kredi kartını çıkardı ve kızın hazırladığı post cihazına tuttu. Onaylanan ses birden açılan market kapısı ve içeriye doluşan bir grup insanın kahkahalarıyla duyulmazken Taehyung cüzdanını geri cebine koyarak derin bir nefes aldı.
Başkasının yaptığı gayet normal eskiden gözüne batmayan ufacık şeylere bile katlanamıyordu artık. Şimdi içeriye giren görmediği grubun gülüşme sesleri gibi.
Dudak içini ısırıp elini poşete geçirdi ve kıza hiçbir şey demeden kabalığını umursamayıp marketten çıktı. Sertçe yutkunup etrafına bakınmaya başladı. Arabası karşısındaydı. Yanında bir araba daha vardı. Bir yere gidesi yoktu ama. Bundan ki gözü market duvarının köşesine takıldı.
İçmek için gayet güzel bir yere benziyordu.
İki adımla ilerledi, siyah üstünün batmasını umursamadan yere çöküp sırtını market duvarına dayadı. Bir bacağını kendine çekip kolunu sarkıtırken kafasını da arkaya yasladı ve karşısındaki yoldan geçen arabaları izlemek istemediğinden gözlerini kapattı.
Nasıl gelmişlerdi buraya kadar? Aslına bakarsan nasıl gelmişti buraya kadar? Her şey iyiydi. Her şey çok ama çok iyiydi.
Jungkook onunlaydı. Kolları arasındaydı. Kıkır kıkır gülüyor, saçlarını okşuyor, kucağına çöküp dudaklarını öpüyordu. Şimdiyse... Koca bir boşluktu.
Bu düşünceler istemsizce gözlerinin dolmasını sağladığında poşetteki ilk içkisini çıkardı ve açtığı gibi birkaç yudumda yarısına geldi. Yüzü buruşurken dudaklarını birbirine bastırıp çatılı kaşlarıyla derin bir nefes aldı.
Son zamanlarda yoktu bunların hiçbiri.
Her şey beş ay önce aldığı bir mesajla başlamıştı. Mesaj arada takıldığı, arkadaşının kardeşinin grubunda olan hukuk okuyan çocuktandı.
Daha doğrusu onlarla her takıldığında gözünü üzerine dikip bazı hareketleriyle dikkatini ve ilgisini çekmeye çalışan çocuktan.
Adının yazıldığı mesaja cevap verirken işlerin bu raddeye geleceğini, canını sıkıp kendisine çekinmeden karşılık veren çocuğun canını bu kadar yakacağını bilmiyordu mesela.
Hoş, Jungkook'a bu kadar tutulacağını da bilmiyordu.
Jungkook'un teklifi kendisini şok etmişti. Başta reddetse bile aynı ortama girmeye devam ettikleri süreçte Jungkook ve fiziği daha çok dikkatini çekmiş, bazı kurallar sonucu ise kabul etmişti. İkisi de koymuştu kuralları ama belki Taehyung daha fazlaydı.
İlk ayın iki haftası sıkıntısızdı. Taehyung gerçekten de her kuralı harfiyen yerine getiriyor, cinsellik dışında bakmıyordu Jungkook'a ki bu da Jungkook'u başka düşüncelerle kendisine saldırmaya itmişti o her şey yolunda sanarken. Haklıydı. İkisi de bir şeyler yapıyorlarsa Taehyung daha kibar olmalıydı. Olmuştu da.
İkinci ay. İlk kez kuralların yıkılmaya başladığı, birbirlerine daha da çok alıştıkları o ay ikinci ayda işte. İlk kez sarılmış bir şekilde beraber uyandıkları, Taehyung'un ilk kez Jungkook'a yemek yaptığı, birbirlerini tanımaya başladıkları, aralarındaki temelin ve çekimin daha da oturduğu o ay.
Üçüncü ay. Taehyung'un tam olarak Jungkook'un ufak bir sırıtışına bile mutlu olduğu, sinemaya gittikleri, birbirlerinin evlerinde sevişmek harici vakit geçirdikleri o ay. Taehyung o zamanlar kabullenmişti aslında bir şeyleri. Kurallar da umrunda değildi artık ama yine de söylememişti Jungkook'a.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
who is he |taekook
FanfictionJungkook yatak arkadaşı Taehyung'a olmayacak bir zamanda başkasının adıyla inler, işler ve hisler çıkılmaz bir hale gelir.