"İşte geldin."
Çalan kapıyla Taehyung derin bir nefes almış, mutfakta hazırladığı çilek tabağını bırakıp ellerini yıkayarak hızla kurulamıştı. Mırıltısıyla yutkunup kapıya doğru ilerledi.
Üzerinde siyah bir şort, beyaz sırtı desenli tişört varken her zamanki ev haliyleydi. Siyah dalgalı saçları alnına ve boynuna uzanıyordu. Gözleri her zamanki gibi bayıkken dudak içini ısırıp kapıyı açtı.
Bir ayağını hızla arka arkaya yere vuran mavi dar bir jean, siyah tişört giyen saçları arkasında at kuyruğu olan, her stresli olduğunda yaptığı gibi alt dudağını kemiren Jungkook kendisini gördüğü gibi iterek içeriye girmişti.
Ve ilk işi kapıyı kendisi kapattığı gibi kendisine dönen Taehyung'a yumruk atmaktı.
Beklediği yumruk şaşırtmazken acıyan dudağıyla geriye sendeleyen Taehyung dudakları arasından sert bir nefesle gülerken dik pozisyonuna gelmiş, göğsünü şişiren derin nefes sonrası dudağını baş parmağıyla yavaşça silerek kaşları çatık duran Jungkook'a bakmıştı.
Yatak arkadaşı olan Jungkook.
"Hoşgeldin güzelim."
Boğuk sesini ve cümlesini duyduğu an Jungkook'a yeni bir sinir gelirken dudaklarını birbirine bastırmış ve Taehyung'un yakasına yapıştığı gibi kendisine çekmişti onu.
"Öldürürüm seni. Ağzını yüzünü dağıtırım."
Jungkook dişleri arasından sinirle konuştuğunda Taehyung bir elini ince bele sarmış ve sanki çok normal bir an içerisindelermiş gibi eğilerek dudaklarını birleştirmişti.
Jungkook irkilirken geriye çekilmeye çalıştı ama ne dudakları ne Taehyung izin vermedi buna. Sesli yavaş bir öpücüğün içerisine çekildiler. Taehyung'un diğer eli de Jungkook'un yanağına tutunup aşinası olduğu bedeni daha da kendine çekerken dudaklarındaki ıslaklık sus çizgilerine taşıyordu.
Dudakları yavaşça ayrıldığında Jungkook'un elleri sinirden öte tutunma ihtiyacıyla asılıydı artık Taehyung'un yakasında. Dokunuşları altında yumuşuyordu ve bu çok... Can sıkıcıydı.
Artık kavgalarının bir öpücükle bitmesi çok ama çok can sıkıcıydı.
Taehyung ellerini kalçası üzerinden uyluklarına kaydırarak bir hamlede kucağına aldığında da can sıkıcıydı. Kayan dudaklarıyla birbirlerine bakarlarken Jungkook, Taehyung'a daha da üstten omuzlarına sıkarak bakıyordu.
"Nefret ediyorum senden."
Mırıltısıyla Taehyung bir kez daha gülerken gözlerini devirmişti. Beline sarılan bacaklarla elleri Jungkook'un kalçasını destekliyordu şimdi. Nereye gitmesi gerektiğini düşündü bir an.
"Gelmeyeceksin sandım ama dayanamadın yine bana değil mi? Gece yarısını geçmesine rağmen geldin."
Jungkook düşmemek için kollarını Taehyung'un boynuna sarıp kafasını geriye eğerek kapattığı gözleriyle ofladığında Taehyung koltuğa kucağındaki bedenle beraber yayılarak oturmuştu bile.
"Gelmeyecektim. Sonra sana yumruk atmadan rahat edemeyeceğimi fark ettim."
Gözleri kendi eseri olup kanı -öpüştüklerinden olsa gerek- duran kırmızı dudağa kaymıştı. Öpüşürken kan tadını da almıştı biraz. Rahatlamış mıydı? Eh, idare eder.
Gerçekten gelmeyecekti. Taehyung'la sevişecek bir havası zaten hiç yokken bir de gördüğü 'orospu' muamelesiyle sinirliydi. Arkadaşlarıyla içerken düşündüğü tek şey ona dersini vermekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
who is he |taekook
FanficJungkook yatak arkadaşı Taehyung'a olmayacak bir zamanda başkasının adıyla inler, işler ve hisler çıkılmaz bir hale gelir.