1. Bölüm

561 78 17
                                    

"Sayın yolcularımız, uçağımız inişe geçecektir. Lütfen kemerlerinizin takılı olduğundan emin olunuz."

Uçakta inişe geçileceğine dair anons edilirken kemerimi takıp İstanbul'a camdan baktım. Özlemiş miydim?

Bilmiyorum.

Seneler önce özler miyim diye düşünülmeden gönderilmiştim. Şimdi ise özleyip özlemediğimi ben de bilmiyordum. 21 yaşıma geldim ve hâlâ neden gönderildiğimi bile bilmiyordum. Henüz 10 yaşındayken babam beni İtalya'ya göndermişti. Ölmüş annemin mezarını, canımdan çok sevdiğim abimi geride bırakıp daha 10 yaşındayken İtalya'ya gelmiştim. Abim nadiren yanıma gelirdi. Ama ben İstanbul'a o zamandan beri hiç gelmemiştim.

Peki şimdi beni İstanbul'a getiren neydi?

Babamın hastanede, ölüm döşeğinde olduğunu öğrenmem. Abim bilmiyordu geldiğimi. Hatta babamın hastanede olduğunu bildiğimi de bilmiyordu. Ben evin sağ kolu Bekir abi sayesinde öğrenmiştim. Daha doğrusu o da ağzından kaçırmıştı. Hayır, babama bayıldığım için dönmemiştim. Aksine onun ölümüne şahit olmak istiyordum. Öğrendiğim kadarıyla durumu kötüydü. Bir kere bile babalığına şahit olmadığım adamın ölüm döşeğinde olması da pek etkilememişti beni.

İnen uçakla birlikte ben de yerimden kalktım. Bavulumu alarak bekleyen şoförün yanına vardım. Bekir abi şoför göndermişti Allah'tan. Yoksa bavulla uğraşamazdım. Şoför bavulumu alıp bagaja koyarken ben de arabaya bindim. Bir süre sonra şoför de binmişti. "Eve mi efendim?"

"Hayır. Önce hastaneye gitmek istiyorum."

"Emredersiniz."

Çalışan arabayla birlikte akıp giden yolları izliyordum. Kararımı vermiştim. Ben İstanbul'u değil ama annemin mezarını, abimin kollarını özlemiştim. Keşke babam bunları elimden alırken mantıklı bir sebep sunsaydı bana. Senelerce ne o bir sebep vermişti ne de ben isteme cesaretinde bulunmuştum. Korkuyordum... Babamdan kimseden korkmadığım kadar çok korkuyordum.

Annem ben yedi yaşındayken vefat etmişti. Babam zaten sinirli bir adamdı. O ölünce hıncını tamamen benden çıkarır olmuştu. Zaten üç sene sonra da İtalya'ya yolladı. Abim Kağan. Hep bir eli üzerimdeydi. Asla bağını koparmadı benden. Babamdan gizleyebildiği zamanlar yanıma da geliyordu. Ama iki senedir hiç görüşememiştik.

Hastanenin önünde durduğumuzda yavaşça indim. Şoför de bana eşlik ederek yolu gösteriyordu. Üzerime şöyle bir baktım. Beyaz takımımla yine babama layık olmaya çalışarak gelmiştim. 

İtalya'da dahi olsam giyim kuşamımdan her daim haberdardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İtalya'da dahi olsam giyim kuşamımdan her daim haberdardı. Her şeyim onun kararlarıyla oluyordu.

Bindiğimiz asansörden inerken koridora döndük. Abim ve onun yaşlarında bir topluluk vardı koridor sonunda. Topuk sesime bakışlar beni bulmuştu. Yanına yaklaşırken abim şoktaydı. Önünde durduğumda bir süre öylece baktı. "Mahinur?"

MahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin