böyle küçük anlar...

60 5 8
                                    

Dudaklarımız ayrıldıktan sonra onun sıcak nefesini alnımda hissettim. Kendini biraz geri çekti ve gözlerimin içine bakarak tek bir cümle söyledi:

"Merak etme kimse öğrenmez."

                                                                    6 AY ÖNCE

Deniz o sabah kendini biraz halsiz hissediyordu. Aynanın önüne geçti, sınav senesinin yoğunluğu ve yorgunluğundan şişmiş gözleri, dağılmış siyah küt saçları ve kısaltmayı sürekli ertelediği kâkülüne baktı. Sabahın köründe süslenmeye üşendi ve bu yüzden hava çok soğuk olmamasına rağmen Harry Styles hırkasını üstüne geçirip evden dışarı çıktı. Aşağıda babası onu okula bırakmak için bekliyordu. Babasıyla hemen okula geçtiler. Deniz okulun kapısından içeri girerken belki Işılla karşılaşabilirim diye düşünüp etrafına bakındı ama çok zaman kaybetmeden sınıf defterini almaya gitti. İşte aradığı kız oradaydı. Işıl da sınıf başkanı olduğu için sınıf defterini alıyordu. Deniz onun fark etmesini umursamadan onu süzdü. Işıl kısa, arasında kırmızı renkler olan saçı ve uzun boylu güzel fiziğiyle okul formasında çok güzel görünüyordu. Işıl ve Denizin arasında tuhaf bir çekim vardı. Ne tam anlamıyla flört ediyorlardı ne de birbirlerini görmezden geliyorlardı. Bu yüzden Deniz Işıla bir baş selamı verdi ve odadan defteri alıp çıktı.

Bu aralar okulda liseler arası futbol turnuvası olduğu için okuldaki herkes öğle arasında okuldan kaçıyordu. Deniz de eşyalarını topladı ve  o sırada telefonu çaldı. Marul arıyordu. "Alo dostum gelmiyo musun aşağıdayız seni bekliyoruz kızlarla!!" Marul kıvırcık turuncu saçları ve yüzünde çok şirin duran çiller ile dünya tatlısı bir arkadaştı. "Tamam Ayça merdivenlerdeyim. Dördüncü kattan ışınlanamam ya." Marul "Tamam sana yer tutuyoruz." diyip kapattı.
Otobüsle maçın yapılacağı spor salonuna gittiler. Tüm okul tezahürat ediyordu. Deniz ise sadece Işıl'ı arıyordu. Işıl arkadaşlarıyla birlikte salona girdi. Denizin kalp atışları hızlanmıştı. Ama gidip konuşmaya cesaret edemiyordu çünkü birkaç hafta önce Işılın ona söyledikleri  Denizin yeni bir adım atmasına engel oluyordu. Deniz son sınıftaydı ve Işıl ondan iki dönem küçüktü. Birkaç date sonrası bu dönem farkı Işılın kafasını kurcalamalaya başlamıştı. Deniz üniversite için gittiğinde Işıl bu küçük şehirde yalnız kalacaktı ve Denize çok bağlanmadan bu işi bitirme kararı aldı. Ve o günden sonra bi anda Denizi ghostlamaya başladı. Bazen duygularına yenik düşüp Denizin mesajlarına cevap veriyodu ve o yazıştığı geceler ikisi de çok mutlu oluyordu. Fakat ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorlardı. Deniz bu duruma hala anlam veremiyordu çünkü aralarındaki dönem farkı en başından beri vardı. O zaman neden en başta umut vermişti ki? Maçtan sonra Ayçalarla hamburger yediler ve okula döndüler. Deniz sonrasında etüte gitti ve dalgın dalgın problemler çözmeye başladı.  Sürekli masasının başında duran onlarca test kitabına gözleri dalıyordu. Işıl neden böyleydi? Neden bir sıcak bir soğuk yapıyordu? Sürekli tekrar mesaj atmak geliyordu içinden. Uzun uzun konuştukları eski günler geri gelsin istiyordu. Ama onun yerine Ayçaya yazdı. İçini döktüğünde ona iyi gelen tek kişi Maruldu. Akşam 21.40 olunca gözetmenin "Dağılabilirsiniz!" dediğini duyduktan sonra eve gitti ve yarının bir yenilik getirmeyeceğini bilerek kulaklıklarıyla uyuyakaldı.

Ertesi gün öğle arası müzik kulübü arka bahçedeydi. Bilim fuarında çalacakları parçaları prova ediyorlardı. Ayça Denizi bu provayı dinlemeye davet etti çünkü kendisi de etkinlikte gitar çalacaktı! Müzik öğretmenleri Ebru Hoca'ya da selam verip kulübün çaldıklarını dinlemeye başladı. Çok hoş bir yan flüt sesi duydu bu hoş tınılar ona Işılı hatırlattı. Flütü çalan kişi Ayçanın müzik grubundan arkadaşı Duru'ydu. Duru çok kafa bi kızdı. Ve bi o kadar yetenekli. Ayçanın müzik grubundaki vakit geçirmekten en çok hoşlandığı kişiydi. Onlar birlikte çaladursun Deniz bu hoş melodiyi dinlerken gözleri okulun arka kapısına ilişti. Ayça Denizin yine ışılı görmeye çalıştığını anlayınca üzüldü o sırada birkaç yanlış akor bastı. Çünkü bu Işıl denen kız en iyi arkadaşını hak etmiyordu. Işıl Denizi oyalamaktan başka hiçbir işe yaramıyordu. "Ya sen yine nerelere daldın?" diye sordu ve korktuğu cevabı duydu "Belki Işıl çıkar şu kapıdan, zaten anca böyle küçük anlarda görebiliyorum onu"

Deniz provanın hepsini dinlemeden Ayçaya sarılıp "Dostum ben sınıfa çıkıyorum, Işılı da görmedim zaten" deyip veda etti. Bunu söylerken yanlarında Duru da vardı ama başka bir şeyle ilgileniyordu. Hem Deniz hoşlandığı kişiyi başkalarının bilmesinden çekinmiyordu zaten. Sınıfa çıktı. Sınıftan birkaç çocuk "Seninki nerelerde ya? Hiç uğramıyor artık" diyerek biraz uğraştı Denizle. Deniz sadece omuz silkti. Kafası her gün daha da karışıyordu. Kulaklıklarını takıp müzik dinledi ve o gün de rutinini sürdürdü.

KALP ÇITIRTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin