Yazarın anlatımıyla...“of yoongi ya.”
Taehyung yoongi'ye saatlerdir sitem ediyordu. Bu artık Yoongi'nin sinirine gitmişti.
“noluyo olum ya? Sabahtan beri oflayıp pufluyorsun.”
“ya ne bilim bu yaptığımız biraz ağırdı sanki.”
Adam derin bir nefes alıp konuştu:
“bilmiyorum taehyung ya!”
“bence sende şuan pişmansın.”
Yoongi cevap vermedi. Ne düşünüceğini, ne cevap vereceğini bilemiyordu. Bir yanı pişman, bir yarı ise daha fazlasını yapmak istiyordu.
Ve taehyung konuşmaya devam etti
“hatta kızma ama sen ondan hoşlanıyor gibisin?”
Yoongi hızla gözlerini taehyung'un gözlerine dikti. Ve ciddi bir sesle sert bir cevap verdi
“saçmalamayı kes taehyung.”
Tae kollarını göğsünde birleştirip arkasına yaşlandı. Kantindeki konuşma seslerini tekrar görmezden gelerek konuştu
“ona sabah bahçede nasıl baktığını gördüm yoongi. Gerçi bu Jimin'in umrunda bile olmadı.”
“sen yanlış anlamışsın.”
Taehyung gözlerini devirdi.
Yoongi saatlerdir içinde tuttuğu o soruyu sonunda sordu“peki şimdi jimin nerde?”
“Çatıdaki terasta kenarda oturarak ağlıyor diyolardı. hadi git özür dile?”
Yoongi yine sinirlenmişti.
“asla! Tamam bu yaptığım biraz ağırdı ama o hakediyor. Benim en büyük aşkımı, mutluluğumu aldı elimden. Bunu Unutma.”
Taehyung yoongi'ye biraz yaklaşarak onu yumuşatacak bir ses tonuyla konuştu
“bak yoongi belki herşey bir yanlış anlaşılmadır? Yani Jimin'de aldatılmıştır?”
Adam daha çok sinirlenmişti. Arkadaşına ne olmuştu böyle? Bu onu sinirlendirmişti. Ve emindi biri onun aklına giriyordu.
“taehyung kes saçmalamayı! Sen kimin tarafındasın? Kim dolduruyor senin aklını jungkook denen aptal mı?!”
“of tabiki senin tarafındayım ayrıca kimse aklımı doldurmuyor. Ben sınıfa gidiyorum.”
Taehyung sözlerinden sonra masadan kalkıp gitti.
Yoongi'nin aklı çok doluydu. Önceden Jimin'e yaptığı hiç birşeye pişmanlık duymamıştı. Bunada pek duymuyor değildi. Ya da o şekilde kendini kandırıyordu? Yoongi Jimin'e acımak istemiyordu. Onun gibi bir insana acımamalıydı.
O sırada masaya elinde iki kahve olan gunwoo oturdu. Evet Gunwoo bahçede Jimin'e video'yu izleten, Jimin'i dövdüren, en büyük zorbalarından biriydi. Aynı zaman bu sabahki olan planları kuran kişiydi.
“Çocuklar videoları heryere paylaştılar bile, Çok eğlenceli ya izleyip izleyip duruyorum.”
Ardından gunwo gülmeye başladı.
“bu biraz fazla ağır olmadı mı?”
Gunwoo, yoongi'ye şaşkın gözlerle baktı. O bakışların dibindeki sinsilikleri kim bilebilirdi ki?
“yoongi ne diyorsun bu az bile.” Dedi ve devam etti “bak yoongi o çocuk sana daha ağırını yaptı. Sen ne yaparsan yap asla onun yaptığıyla denk olmaz. O seni çok üzdü. Hemen unuttun mu yataktan bile çıkamaz olduğun halleri? Hem bak o bukadar üzülmemiş terasta gülerken duymuşlar.”
Yoongi'nin içinde olan o küçük merhamet silinip süpürülmüştü. Ona olan nefreti iyice fazlalaşmıştı. İçindeki alev çoğaldı. Bu çocuk kesinlikle daha fazlasını hakediyordu.
Yoongi kafasını yana yatırıp dilini içerden yanağına baskı yaptı. Bu Gunwoo'nun hoşuna gitmiş olmalı ki dudağının kenarı hafif kıvrılmıştı.
“demek hala canını acıtamadım öyle mi?”
Gunwoo kafasını olumla anlamda salladı.
Jimin'den
Canım yanıyordu. Hemde hiç olmadığı kadar. Güvenip, bütün bu yaşananlara son verilip, mutlu olacağımıza okadar çok inanmıştım ki sanki sevdiğinizin yoğun bakımda olup doktorların “o yaşayacak.” diyip 5 dakika sonra “başınız sağ olsun.” denmesi gibiydi.
Asla anlatamıyorum, bağırıp çağıramıyor, bana bunu yaşatanlara hesap soramıyordum. Sanki içimde öyle büyük bir boşluk vardı ki o boşlukta kaybolmam an meselesiydi.
Ona neden hemen güvenmiştim ki? Nasıl kanmıştım ona nasıl?! Kendimden de nefret ediyordum fazlasıyla.
Terasta, kenarda, başımın kollarının arasına almış ağlıyordum. Sonra ayak sesleri geldi. Kafamı kaldırıp bakma gereksimi bile görmemiştim.
Ayak sesleri iyice yaklaştı.
Ve önümde durdu. “jimin.” bu ses benim iyice ağlamama sebep olurken önümdeki Yoongi'nin dizlerinin önüne çöktüğünü seslerden anlamıştım.“defol git!” diye bağırdım hıçkırıklarım arasında. “yok ya tokat atıp gitmenin hesabını sorucam ben daha sana.” dediğinde dişlerimi sıktım. Cidden bu yüzden mi gelmişti? Belki bir ihtimal pişman olmuştur diye düşünmüştüm.
Parmaklarını saçlarımın arasına geçirip, saçlarımı çekerek kafamı kaldırdı. Şişmiş gözlerle ona bakarken onun yüzünde hiçbir ifade Yoktu. “yoongi yapma rahat bırak artık beni lütfen.”
“görende çok üzüldüğünü sanar daha yeni kahkaha atıyormuşsun jimin.”
Yine yalanlamışlardı anlaşılan çünkü benden ağlama sesleri dışında hiçbir ses gelmiyordu.
“ya ne kahkası! Ben burda saatlerdir ölürcesine ağlıyorum. Ya yoongi beni ne zaman rahat bırakıcaksın? Bende diğer öğrenciler gibi mutlu rahat yaşamak istiyorum. Ben artık sürekli acaba şunu yapsam bana bişey yaparlarmı? Buda bir tuzakmıdır? Burdan geçsem beni sıkıştırırlarmı? Acaba bugün bana ne yapıcaklar diye düşünmekten bıktım! Anlıyor musun bıktım! Bu düşüncelerim ve bana yaptıklarınız beni ölüme sürüklüyor görmüyor musun?! Beni öldürüyorsunuz yoongi ben ölüyorum. Duygularım, hislerim, anılarım ölüyor! Ben artık ölmek için tanrıya dua ediyorum! Beni öyle sıkıştırdın ki bu siktiğimin okulundan kurtulamıyorum! Tek yolu intihar etmek. Ve siz hergün yaşamak için dua eden kişiyi, hergün ölmek için dua eden birine dönüştürdünüz... Ben yaşamak istiyordum. Peki Beni kim kurtarıcak?”
Hıçkırıklarla ağlamaya devam ettim. Yoongi'nin gözleri dolmuş gibiydi. Saçlarımdaki elleri yavaşça gevşemişti. Yüzündeki o hüzünü görmek beni şaşırtmıştı. Yüzünü daha fazla incelememe izin vermeden hızla ayağı kalkıp uzaklaştı.
Orada ağlamaya devam ettim.
____________
Bölüm sonu
Bu ficdeki herkesin amk
Bide okulun amk.
Evet maalesef bölüm kısa 😢
Şu gunwoo varya o çok şerefsiz ilerde de anlicaksiniz zaten
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tyrant of betrayal /// yoonmin
Randomyoongi exinin onu jimin ile aldattığını öğrenmişti. bu yüzden yoongi, Jimin'e yapabildiği en kötü zorbalıkları yapmaya kararlıydı fakat bazı şeyler ters gitmeye başlamıştı... "hepsi senin yüzünden!" "hepsi onun yüzünden..."