jungkook.

3 2 0
                                    

Hərgün bir bölüm atarak dunyanin en iyi yazarı olma yolunda ilerliyorum.

Hərgün bir bölüm atarak dunyanin en iyi yazarı olma yolunda ilerliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Tutunacak dal kalmayınca, kime sarılır insan.

Yoongi de jimin gibi bu dünyada beni yalnız bırakıp gitmişti.
Ölüsü jiminin yanına konmuştu.

Şimdi jungkook ve taehyung denen çocukla kalıyordum.

Tae ile kook asla birbirinden ayrılmayan ikili. Her yere her işi birlikte yaparlar.
Aslında iyi bir takım çalışmaları var.

Yoongi öleli belki 2 ay oluyordu.
Jungkookla yakınlaşmıstik.
Şuan da ben çalışmasam da jungkook elinden geldiğince bana da yemek veriyordu.

Tabi yoongi öldükten sonra geride bana bıraktığı değerli eşyaları vardı, bildiğim kadarıyla annesinden kalma.
Bu yüzden onlara çok özenli ve güvenli bakıyorum.

Güzel gümüş kolye var, bir tane de tek taş yüzük. Ha bir de ipten bir kırmızı bileklik.
Aslında, kırmızı bilekliğin değerinin diğerlerinden daha çok olduğunu düşünüyorum.
Çünkü sadece kırmızı bir ip, bu pahalı eşyalar arasında olması garip.

Junkook yine komik şakalar yapıyor, kendince eğleniyor hatta bazen kendini yere atıyor.
Ve aslında bana göre çok utanç verici ama jungkook'a göre değil.
Gülerken..osuruyor.
Ve bunu da sorun etmiyor.

Yine akşam üstü, önümüzde ateş var, jungkookla oturmuşuz konuşuyoruz.

"Tahta yesek ne olur?" Demişti. Bende onun bu saçma sorusuna haftalar önce alıştığımnicin sakinlikle karşılık vermiştim.

" Galiba ölürsün, miden eritebilir ama midene gidene kadar zarar verir sivri yerleri."

"Oha lan çok mantıklı... Tahta gibi adamsın namjoon" kendince komik bulduğu için bütün mahalleyi inletecek şekilde gülüyordu.

Jungkook bir özelliği de onda saygı kelimesi yoktu, bana isminle seslenmeyi sorun etmiyor hatta bunu bana sormadı bile.
Benimle direkt saygı ifadeleri olmadan konuşuyordu, ilk yoongi varken öyle değildi, belki de yoongiden korkuyordu emin değilim.

"Namjoon.. üzülüyor musun? Onun öncesinde yakın bir arkadaşını da kaybetmişsin... Eminim canını çok yakıyordur, sadece bilmiyorum ben insanalar fazla duygu yüklemem, bu yüzden acı nedir bilmiyorum. Anlatsana namjoon?"

Derin nefes aldım.
Göğüs kafesin sıkılaşmıştı, kalbim kan pompalamak için değilde, ciğerlerime fazla oksijen alayım diye hızlı atıyor gibiydi.
Belki de şuan tek ihtiyacım nefesti.
Ben iki kez nefessiz kalan biriydim.
Ben iki kez ölen biriydim.

"Kim nereden bilsin namjoon.. bu senin son ölümün olmayacağını, senin ölüm adına yazılmış bir şiir olduğunu kimse bilmiyor.
Bu yüzden sen ölümü tadan birisin.
Azrail sana aşık oldu ama sana aşkını söyleyemeden öldün, bu yüzden sen ölümle görevlendirildin.. üzgünüz.."

7 HarikalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin