4.BÖLÜM

2.6K 238 103
                                    

4.BÖLÜM

Selam herkesee, bölümlerimiz uzuyor artık :)

Keyifli okumalar...

🥀

Gücüm bir sabun gibi eriyordu belki de. Düşen her damlada kaderin bir harfi siliniyor ve ruha adım adım sızıyordu. Acıya dolan her harf kalbi de içine alarak zifir bir soğukta nem alıyordu.

Biri var, demişti.

İlk defa duyduğum bu sözler beni bir yerimden bıçaklayıp üç yerimden diriltmişti. Hissettiğim o güveni yok sayamazdım çünkü son bir buçuk saattir o sözlerin ve yeşil gözlerin etkisinde çalışıyordum.

Elimdeki tabletten hallettiğim işleri bitirince tabletin ekranını tepesindeki noktadan kapatıp başımı oturduğum rahat koltuğun arkasına yasladım. Saçlarım etrafa dağılırken yukarıdan Kılıç Beyin hiç sesi çıkmıyordu.

Derince nefeslendim. Saat sekize geliyordu ve midem artık açlıktan burkuluyordu.

Kararsızlıkla solumda kalan mutfak kapısına bir bakış attım. Kılıç Bey asıl böyle aç aç oturduğumu görürse sinirlenirdi, artık onu az çok tanıyordum.

Kucağımdaki tableti bırakıp mutfağa yöneldiğimde bir yandan da saçlarımı gevşekçe ensemde topluyordum. İlk defa birinin evinde bu kadar rahat hissedip rahatça nefes alıyordum ayrıca.

Dolapta hazır kesilmiş et parçalarına bakarken bunun bugün yenmek üzere konduğunu tahmin ederek çıkardım. Birkaç dolaba bakınıp tavayı ve kapağını buldum. Ardından doğrulup ocağı yakacağım sırada kapıdan gelen adım sesleriyle aniden irkildim ve omuzumun üzerinden kapıya döndüm.

Kılıç Bey duraksamış bir şekilde yeşillerini kısarak bana bakıyordu.

"Kılıç Bey," dedim ona doğru dönerek hızlıca. "Ben çok acıktım. Sizin de acıkacağınızı düşünerek bir şeyler yapmak istedim. Umarım yanlış bir şey yapmamışımdır."

Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrılırken hoş bir tebessüm sundu bana. Bana doğru adımlayarak tamamen mutfağa girdiğinde gözlerimi kırpıştırdım.

"Sakin ol, çok iyi düşünmüşsün," dedi ve çıkardığım ete baktı. "Ama-"

"Et mi yemiyorsunuz?" Diyerek sözünü kestiğimde dudaklarını birbirine bastırıp tam önümde durdu. Fazla yakın sayılmazdık. Dudaklarımı bükerek başka bir tahmin yaptım. "Yemek mi yemeyeceksiniz?"

"Öncelikle, öyle bir şey söylemeyecektim." Üstten bana baktı. "Ben yemeyecek olsam bile sen acıktıysan evdeki istediğin her şeyi kullanabilirsin." Bir adımla tezgaha doğru yaklaştı, dolayısıyla da bana. Üstten bakışları nefesimi kesti bir an için. "Bugün yemeği ben yapmayı planlıyordum."

"Ben-" diyecektim ki bu sefer o benim sözümü keserek amerikan mutfak modelindeki tezgahın yanında duran yüksek sandalyeleri işaret etti çenesiyle. "Lütfen oturun, Narin Hanım."

Muzip bir şekilde gülüşünü gördüğümde dudaklarımı birbirine bastırıp tebessüm ettim. Adımlarım sandalyeyi bulduğunda ona doğru dönüp dirseklerimi masaya yasladım ve dikkatle ona baktım.

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin