***
Sabah az da olsa dinç bir şekilde uyandım. Saate baktığımda saatin çalmasına 1 saat vardı. Yatağımda oturdum. Aynı vaziyette beklerken arkamdan ses geldi.
''Günaydın sevgilim.''
Avazım çıktığı kadar bağırırken ayağa kalktım. Eliyle ağzımı kapattı ve kendine doğru çevirdi beni. Karşımdakini görünce şok oldum.
''Sakın ses çıkarma. Eğer ses çıkarırsan olacaklardan ben sorumlu değilim.''
Başımı tamam anlamında aşağı yukarı salladım. Elini ağzımdan çekti ve bağırmaya başladım. ''Buğraaa!''
''Efendim sevgilim.'' dedi yüzsüzce.
''Senin burada ne işin var? Ayrıca bana sevgilim demeyi de bırak. Odama nasıl geldiysen şimdi çek git.''
''O nasıl söz sevgilim. Sevgiline böyle mi davranıyorsun?''
Şaşkınlığımdan sıyrılıp ''SEVGİLİM'' kelimesine takılmıştım.
''Buğra bana sevgilim demeyi bırak artık. Ben senin sevgilin felan değilim. Her şey aylar önce bitti. Şimdi çek git evden. Seni görmek istemiyorum.'' dedim parmağımla kapıyı göstererek.
''Şimdi sevgilini evden mi kovuyorsun?'' dedi ve kahkaha attı.
''Komik bir şey mi var? Seni evden kovmam komikse buyur gül.''
Hala karşımda ukala bir şekilde gülüyordu. Sinirlerim bozuktu zaten şimdi ise gitgide bozulmaya başlamıştı. Buğra'nın sinir bozucu gülüşüne mi yoksa evime girdiğine mi sinirleneyim bilmiyorum.
''Ya senin gururunda mı yok? Seni evden kovuyorum anlamıyorsun herhalde. Git evimden git!'' diye bağırırken parmağımla hala kapıyı gösteriyordum.
Eliyle elimi indirdi ve üzerime yürümeye başladı. Bende geri geri adımlar atmaya başladım O üzerime yürüdükçe. O, bir adım atıyordu ben üç adım atıyordum geriye doğru. Kaç adım attığımı bilmiyorum. Kendimi en son duvar ile Buğra arasında kalmışken buldum. Buğrayla aramda sadece bir adım vardı. Buğra son bir adım daha attı. Vücutlarımız birbirine değiyordu artık. Çok küçük bir adım atıp beni duvarla kendi arasına tam olarak sıkıştırdı. Kollarını da duvara yasladı. Kaçamazdım şu andan itibaren. Çok korkuyordum. Ellerimle Buğra'yı itiyordum ancak yerinden bile kımıldamıyordu. Çok güçlüydü. Aylar öncesi gibi...
''Buğra bırak beni bıraaaak!''
Yüzü boynuma doğru geliyordu. Gözlerim dolmaya başlamıştı çoktan. Kendimi ağlamamak için zorluyordum ama yapamıyordum. Yüzü ile boynum arasında çok az mesafe kalmıştı ki gözyaşlarım benden bağımsız akmaya başladı.
Çiğdem: Buğra yapmaaaa!
Buğra kafasını kaldırıp bana baktı. Ağladığımı görünce bir adım geri çekildi.
''Buğra yalvarırım yapmaa, yapmaaa!'' derken yere oturdum.Başımı ellerimin arasına aldım. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Buğra tam karşımda ayakta dikiliyordu. Başımı kaldırıp Buğra'nın yüzüne baktığımda yüzü ifadesizce bana bakıyordu boş gözlerle. Kendini toparlayıp yanıma oturdu. Ben ise ağlamayı sürdürüyordum durmaksızın.
Biraz bekledikten sonra kafamı Buğra'ya doğru çevirdim. Gözleri kapalı bir şekilde kafasını duvara yaslamıştı. O'na baktığımın farkında bile değildi.
Sessizce yerimden doğrulup koşmaya başladım. Odam çok büyüktü. Yatağın etrafından dolanırsam Buğra beni daha çabuk yakalardı. Bende yatağın üstünden geçmeye karar verdim.Yatağa çıkıp 2 adım atmıştım ki Buğra ayağımdan tutup beni yüz üstü yatağa düşürdü. 2 adımla koskoca yatağın yarısına gelememiştim bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELKİ DE HAYAT BÖYLEYDİ
Ficção AdolescenteAğlamamak için kendimi zor tutuyordum. En sonunda dayanamayıp gözyaşlarımı serbest bırakmıştım. Ne kadar bağırırsam bağırayım kimse beni duymuyordu. Karanlık bir odanın içindeydim. Nereye gelmiştim bilmiyorum. En son hatırladığım şey kafama sert bir...