7 bölüm: Yoongi

317 30 5
                                    

Günler süren yorucu yolculuğun ardından sonunda batıya ulaşmışlardı. Namjoon'un sahip olduğu topraklara girdiklerinde çok kalabalık bir ahali onları karşılamak için bekliyordu.

Namjoon'un halkı tarafından sevildiği aşikardı. Hem güçlü hem de korkusuz bir liderdi. Kazandığı savaşlar servetine servet katıyor, elde ettiği ganimetlerle halkını iyi geçindiriyordu. Sürekli tutsak ettiği esirler köle pazarlarında oldukça rehavet görüyordu.

Uzaktan atı gözükür gözükmez kopan sevinç çığlıkları ve alkışlar Yoongi'yi korkutmuştu.
Namjoon ise ona küstah bir şekilde "efendilerin ile tanışmaya hazır mısın? Sen artık sarayımın bir kölesisin. Ve bu topraklarda yaşayan her bir insanın emrine amede olacaksın." dedi.

Yoongi cevap vermedi. Etrafını dikkatle incelemek ile meşguldü. Batı hakkında çok korkunç şeyler duymuştu, fakat gözlemlediği kadarı ile aralarında çok da büyük bir fark yoktu. İnsanların evleri biraz daha sağlam, giyimleri kuşamları biraz daha kaliteli duruyordu sadece.
Namjoon'un toprakları belli ki oldukça zengindi.

Saraya giden yolda salına salına ilerliyordu kafile. Askerler oldukça gururluydular. Hem liderlerinin intikamını almışlardı hem de neredeyse hiç kayıp vermemişlerdi. Böylesi bir zafer günlerce kutlanmalıydı.

Namjoon Yoongi'yi kucağında bir ganimet gezdirir gibi köylülerin önünde sergiliyordu.
"Size söz verdiğim gibi, Min ailesinden her şeylerini aldım. Bana ait olan, halkıma ait olan her şey artık bizim!" Namjoon'un gür sesi kulaklarında yankılanırken her cümlesinden sonra kopan tezahüratlar Yoongi'nin başının ağrımasına sebep oluyordu.

"İşte Min ailesinin küçük prensi. Artık benim malım. Hak ettiği gibi bir köle!"
Yine alkışlar koparken bu sefer beraberinde Yoongi'yi küçük düşürmek için kahkahalar ile yükselmişti.

"Güney adalarının halkını size köle olarak getirdim!"

İnsanlar Namjoon'a taparcasına seslenirken Yoongi gözlerini kapattı ve bütün bu kabusun sonunu diledi. Namjoon birden atını durdurdu.

"Sana söylediklerimi hatırlıyor musun?" diye sordu.

Yoongi titreyerek "hayır" diye mırıldanabildi sadece.

"Sana cehennemin kapılarını açıyorum prensim. Gazabımdan ilk yudumunu burada alacaksın."

Yoongi'yi kolundan tutup, bir paçavrayı atarcasına atından aşağı indirdi.

Yoongi o kadar sert bir şekilde itilmişti ki günlerce at üzerinde olmanın verdiği yorgunluk ile tekrar düşecek gibi olmuştu.

Namjoon askerlerinden birine seslendi.

"Bir köpeği bağlarmış gibi bağlayın şunu."

Genç omega karşı koymaya bile çalışmayacaktı. Biliyordu ki hiç bir kurtuluş şansı yoktu. Daha fazla hırpalanmamak için onu itip kakmalarına izin verdi.
Elleri bileklerinden sıkıca bağlandığında yüzü buruştu. Yoongi'nin bileklerini bağlayan uzan ipi Namjoon'un avuçlarına uzattılar. Tasmalı bir köpeği gezdirir gibi atını yürütmeye başlayan adam Yoongi'yi de sarsak adımlarla peşinde sürüklüyordu.

Namjoon tekrar halkına seslendi.

"Sizi hor gören bu aşağılıklara gösterin büyüklüğünüzü! Alın intikamınızı! Size verdiğim sözü tutuyorum halkım!"

Yoongi yükselen seslere ilk önce anlam veremedi. Sonra üzerine yağmur gibi yağan şeylerle ne olduğunu anlamaya başladı. Gözlerine, yüzüne, bedeninin neredeyse her bir zerresine halk domates, yumurta ve hatta taş atıyordu. Taş attıklarını ellerinin kanamasıyla fark etmişti. Bir yandan hızlanmaya başlayan ata ayak uydurmaya çalışırken düşüp yerlerde sürüklenmek istemiyordu, bir yandan da üzerine yağmur gibi yağan maddeler ve kulaklarından beynine kazınan küfürler dengesini şaşırmasına sebep oluyordu. Duyduğu binlerce hakaretlerin arasında kendisi ile birlikte sürülen esirlerin de acı dolu çığlıklarını seçebilmişti.

Tutsak Prens +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin